57.Bölüm

1.3K 105 1.1K
                                        

Barış gözlerini aralayıp ne yaptığıma bakarken onun getirdiği fille oynuyordum. Ona bakıp gülümsedim. "Çok sıkıldım. Sen hep uyuyorsun." Gözlerini devirip bana bakmıştı. "Tüm gece uyutmadın beni." "Ama..." "Nisa bebeğimiz gizlice kaçarsa diye her saat beni uyandırıp nöbet tutturdun. Biraz insaf lütfen." "O ne demek? Gerçekten bilmiyorum ne demek o?" "Yani acı bana, yazık diyorum." Gözleri yeniden kapanırken gülümsedim.

Elimdekileri bıraktım. "Tamam aşkım haklısın ama beraber uyuyalım." Üzerimdeki tişörtü çıkarıp ona sokuldum ve sırtımı tamamen göğsüne yasladım. Kolunu alıp bedenime dolarken sıkıntıyla bir nefes verdim. "Barış yetmiyor daha da sığınmak istiyorum sana." Bacağının birini bedenime atarken güldüm. "Böyle daha iyi." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "İyi uykular uykucu babişko." "İyi uykular büyük ve küçük bebeklerim." "Ve gelecekteki oğlumuz." "Öyle biri yok." "Ama gelecekte olacak." Bir süre sonra ben de uykuya dalmıştım.

...

Hızla çalan kapı sesiyle uyandım. Barış'ı üstümden itip bir tişört giyerken gidiyordum ki Barış da mırıldanıp gözlerini açmıştı. "Ne oluyor ya?" "Bilmem." "Nisa bekle yalnız açma." Onu başımla onaylarken kapı deliğinden bakmamla Lale'yi gördüm. "Barış'ım sorun yok Lale'ymiş." Kapıyı açmamla beraber Lale'yi ağlarken bulmuştum karşımda. Ona sarıldım hemen sıkıca. "Noluyor birtanem?" Arkasından bağırarak gelen Berkan'ı görünce yutkundum. Lale'yi eve alırken kapıyı kapatacaktım ki Berkan engel olmuştu buna.

"Nisa çekil!" "Bağırma bana!" Lale'yi arkama alırken kapıyı itmeye çalıştım tüm gücümle. Berkan'ın gitmeyeceğini anlayınca derin bir nefes aldım. "Barış!" İsmini seslenmemle o da kısa bir süre sonra gelmişti. Tişörtsüz üstü vücudundaki eski ya da yeni tüm yaraları sergilerken derin bir nefes aldım. "Nisa geçin içeri siz birtanem." Lale'yi alıp biraz daha içeri girerken Barış'ı da dikkatle izliyordum. Bir süre bağırış sesleri gelse de sonunda kapı kapanmıştı. Barış yanımıza gelirken derin bir nefes aldım.

"İyi misin?" Lale sessizce oturup ağlarken Barış da ona bakıp ardından bana dönmüştü. "Sorun yok meleğim tamam mı? Lale sen de korkma kızım." Lale Barış'ın boynuna sıkıca sarıldığında onlara bakıyordum gergince. "Barış özür dilerim. İyi ki varsın." Barış da onu sararken bana bakmıştı. Kocaman gülümsedim ben de. Barış'a bir tişört almak için gidip yanlarına geri döndüğümde Lale hâlâ Barış'a sarılıp ağlıyordu.

Çok korktuğu belliydi. Çünkü o hep narin ve kırılgan bir çocuk olarak büyümüştü. Ve şimdi bu tür tepkiler onu çok korkutuyordu. Barış da onun saçlarını okşarken bir süre sonra sakinleşmişti. "Korkma tamam geçti." "Özür dilerim. Özür dilerim." "Şşş tamam sorun yok." Lale Barış'ın göğsünden uzaklaşıp yüzüne bakarken Lale'ye bakıp burukça gülümsedim. "Çok mu korkuttu seni?" Bana bakarken beni başıyla belli belirsiz onaylamıştı. Barış ondan uzaklaşıp yanıma geldiğinde yüzümü sarmıştı.

"Sen iyi misin? Korktun mu sen de? Kurban olurum sana." "Ben korkmadım. Hiç hem de. Ben Nisa Bölükbaşı Yağcı'yım hiçbir şey korkutamaz beni. Sadece senden yardım almak istedim." Barış beni sıkıca sararken başımı boynuna gömüp kokusunu içime çektim. "Hadi gel tişörtünü giydireyim." Barış benden uzaklaşırken tişörtünü giydirip gülümsedim. Sonra Lale'ye döndüm yeniden. Göz yaşlarını kurulayıp gülümsedim. "Korkma Barış hepimizi korur. O varken bize kimse bir şey yapamaz."

...

"Barış..." "Söyle meleğim." "Ya meleğin miyim? Ya seni yerim ama çok tatlısın! Yanaklara bak. Yaaa Lale şuna bak bu tam bir bebek! Aaaa!" Yanaklarına kocaman öpücükler bıraktığımda gülmüştü. "Bu öptüğüm yanaklar benim bal yanaklarım oh. Canım kocam... Lale'ye kedilerimizi gösterebilir miyim? Lütfen." Ona kedi gibi baktığımda dudağıma minik bir öpücük bırakmıştı. "Kızım her şeyi bana sormana gerek yok ki." "Ama beni özlersin. Özlersin değil mi?" "Çok özlerim." "Yalancı." Boynuma bir öpücük bıraktığında gülümsedim. "Özler misin gerçekten?" "Nisa, özlerim birtanem."

MECZUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin