"Sevgilisi?" Küçümser bir tavırla bana bakarken emin bir şekilde bakışlarımı sürdürdüm. "Evet sevgilisi. Bir sorun mu var?" Barış'ın yanına otururken yüzündeki gülümsemeyle güldüm ben de. Sonra yanağına bir öpücük kondurup eski ciddiyetimle karşımdaki kıza baktım. Barış ise benden rahatsız olmadan konuşmaya devam ediyordu. "Şimdi, bir daha buraya gelme. İstemiyorum seni hayatımda. Ben seni çoktan sildim sen de beni sil artık yeter." Aycan Barış'a yaklaşırken gerilmiştim ben de. "Sen beni silemezsin Barış."
"Ne diyorsun sen ya? Ne kadar yüzsüz bir şeysin sen. Adam seni istemiyorum diyor, git diyor, gelme diyor." "Sanane ya sen ne karışıyorsun? Kimsin ki sen?" Ben cevap verecekken Barış girdi araya. Elimi tutmuştu sımsıkı. "Asıl sen kimsin ya? Kim oluyorsun sen? Nisa bu hayatta benimle ilgili her şeye istediği kadar karışabilir." Barış elimi daha da sıkarken sinirlenmeye başladığını fark etmek zor değildi. Korkuyordum. Barış'ın bir kriz geçirmesinden, hemşirelerin bizi bu şekilde görüp ayırmasından korkuyordum. Ama karşımdaki kızın bakışlarından gram korkmuyordum.
"Peki... Sevgiline(!) bizim nasıl ayrılmadığımızdan, hala aramızda bir şeyler olduğundan bahsettin mi?" "Ne saçmalıyorsun sen?" "Barış'a sor bakalım. O anlatır." Barış'ın gergin olduğunu görünce elini tuttum sıkıca. "Barış bana her şeyi anlatır sen merak etme. Ama senin anlatacak ya da merak edilecek kadar önemli biri olduğunu zannetmiyorum." "Ne tesadüf ben de seni ciddiye alacak biri olarak görmüyorum nedense." Bana meydan okur gibi bakarken Barış da derin nefesler alıyordu.
"Aycan kapa çeneni..!" "Barış ile biz sevgiliyiz. Yani en azından ayrıldığımıza dair bir konuşma yapmadı benimle." "Aycan... Kapa çeneni..!" "Niye üzülür mü yoksa kıymetli sevgilin?" "Defol..! Seni daha fazla dinlemek istemiyorum." "Barış sakin... Tamam." Barış tuttuğu elimi bıraktığında yumruk haline getirmişti. Bana zarar vermek istemiyordu belli ki. Derin bir kaç nefes aldı. "Bak yeniden diyorum. Açık açık söylüyorum. Bitti. Unuttum seni sen de unut beni. Bırak artık yakamı istemiyorum seni." "Barış..." Barış sertçe masaya vurunca sıçradım yerimden. "Sus artık yeter! İstemiyorum seni!"
Herkes bize bakmıştı tabii. Lale de dahildi buna. Lale'ye sorun olmadığını söylerken ayağa kalkıp Barış'ın elini tuttum. Kimseyi ve nerede olduğumuzu umursamadan tuttum elini sıkıca. "Bir daha Barış'a zarar verecek herhangi bir şey yaparsan asıl zararı sana ben veririm." Konuşmasına izin vermeden Barış'ın elinden tutup ilerlemeye başladım. O da peşimden geliyordu tabii. Hemşireler de peşimizden gelirken odanın önünde durup onlara baktım. "Sakinleştiriciye gerek yok. Barış bunu kendi aşabilecek güçte." "Nis..." Odaya girip kapıyı kilitledim. Sonra da sıkıca sarıldım Barış'a.
"Tamam ben yanındayım sakin ol." "Nisa..." "Tamam birtanem. Sakin ol..." Ellerim saçlarında gezinirken sakinleşmesi için elimden ne gelirse yapacaktım. Benden uzaklaşırken derin nefesler alıyordu. Gözleri dolarken fısıldadı. "Nisa git... "Barış..." "Nisa git, yalnız bırak beni." "Bırakmam." "Nisa git!" Başımı iki yana sallarken derin nefesler alıyordu. "NİSA GİT!" Başımı iki yana sallarken inatla yerimi koruyordum. Gözlerimden yaşlar süzülürken Barış'a bakıyordum dikkatle. Eline geçen her ne olursa olsun sinirle fırlatırken korkudan titremek dışında bir şey yapamıyordum. Barış derin nefesler alıyordu.
Karşıma geçip bileğimden kavradığında derin bir nefes aldım. "Nisa git..!" Başımı iki yana sallarken gözyaşlarım teker teker terk ediyordu beni. "Gidemem..." "Sana zarar veririm diye çok korkuyorum lütfen git artık..." Barış yere çöküp gözyaşlarına boğulurken ben de ondan farklı değildim. "Barış... Tamam geçti bak lütfen..." Ona sıkıca sarıldığımda o da sıkıca sarmıştı beni. Uzun bir süre öyle kaldık. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum bile... Barış ağlayarak yorgun düşmüş ve uyuyakalmıştı. Kapının kilidini açtığımda hemşireler gelmişti hemen. "Uyudu..."
"Nisa..." "Sorun yok. Sakinleştirici almasını istemiyorum ben. Ona iyi gelmiyor." "Nisa sen iyi misin canım?" Başımla onayladım onu. "Bugün onunla kalabilir miyim? Uyuyana kadar yanında olsam? Lütfen..." "Nisa biliyorsun kuralla..." "Lütfen sadece bugün?" "Peki sadece bugünlük. Aramızda kalsın ama." "Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim." Ona sımsıkı sarıldığımda o da sarmıştı beni sıkıca. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra Barış'ın yanına gitmiştim. Saçlarını okşuyordum yavaşça. Yanağına ve dudaklarına uzunca öpücükler bıraktım. Gözlerini hafifçe aralığında göz göze geldik ikimiz de... "Nisa'm..."
"Barış'ım... Buradayım sevgilim. Söz verdiğim gibi yanındayım." Beni göğsüne alırken sıkıca sarıldım ona. Boynuna uzunca bir öpücük kondurdum. "Özür dilerim..." "Bir şey yapmadın, özür dileme." "Özür dilerim Nisa... Bağırdım sana. Ama..." "Ama sinirliydin." Bileğimi tutup öpücük kondurdu üzerine. Binlerce kez belki de... "Bileğini tuttum sertçe, canını yaktım. Ben iyi biri değilim Nisa." "Sen mükemmelsin Barış." "Değilim Nisa..." "Barış... Seni seviyorum ben. Ne olursa olsun." Bana sıkıca sarılmıştı. "Aycan'la bu yüzden konuşmuyordum işte. Böyle yapıp beni çıldırtacağını biliyordum..."
Derin bir nefes aldım. "Ne zaman ayrıldınız?" "Bilmiyorum... Dediği gibi oturup net bir şekilde konuşmadık bile..." "Çok mu sevdin onu?" "Hayır... Onunla çok tuhaf gelişti her şey. Gereğinden hızlı başladı, bitmesi gerekenden daha uzun sürdü." "Gerçekten mi?" Derin bir nefes alıp dikleşti yerinde. Yanağımı okşarken fısıldadı. "Sana her şeyi en başından anlatacağım söz veriyorum." "Seni anlayacağım Barış, ben de bunun için söz veriyorum." Bileğimi yeniden tutup uzun uzun baktı. "Çok canını yaktım mı?" "Hayır... Hayır canımı yakmadın." Dudakları tenime değerken derin bir nefes aldım.
"Özür dilerim sevgilim... Öfkesini bile kontrol edemeyen bir aptalın teki olduğum için." "Öyle değilsin." "Öyleyim... Ama söz veriyorum senin sonunun, bizim sonumuzun kötü bitmemesi için çabalayacağım." Dudaklarına uzunca bir öpücük kondurdum. "Sen istediğin sürece her şeyi yapabilecek güce sahipsin. Her şeyi kontrol edebilirsin Barış." "Bana kendimi kaybetmemem konusunda yardım eder misin? Kayboldum desem beraber bulur muyuz yolumuzu?" "Buluruz. Bulacağız. Söz veriyorum." Dudaklarımız birleşirken tutku tüm bedenimizi ele geçiriyordu.
Merhaba 🖤
Biraz beklettim kusura bakmayın ama sonuç olarak geldi bebeğim ☺ umarım bölümü sevmişsinizdir.
Normalde bu bölüm Aycan ile Barış'ın arasında olanları anlatacaktım ama bir sonraki bölüm Barış'ın tüm hayat hikayesini öğreneceğiz ❤ böylesi daha iyi.
Onu kim bu hale getirdi, ailesine ne oldu, babası ile neden görüşmüyor hepsini öğreneceğiz.
Destekleriniz için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız hepinizi çok seviyorum 💙 bol bol yorum bekliyorum ona göre :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Fanfictionİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."