19.Bölüm

1.3K 111 155
                                        

Nisa'nın Ağzından ||

Yorgun bedenimi yatağa bırakırken gözyaşları içinde uyuyakalmıştım. Gözlerimi açtığımda üşüdüğümü hissettim. Ah tabii üzerimde tişört yoktu. Üzerime hemen yere attığım Barış'ın tişörtünü geçirdim. Çünkü her şeye rağmen onun kokusuna ihtiyacım vardı. Yatağa oturup düşünmeye başladım. Sonra Barış'ın bir kaç saat önce bahsettiği gibi dertlerimi zihnimde oluşturduğum bulutlara hapsedip gökyüzüne yollamaya başladım. Barış'ın gözünde gördüğüm öfkeyle doldurdum gökyüzünü. Yağmur yağmaya başladığında şaşırdım. Bu kadar çabuk mu ya?

Pencereden yağmuru izliyordum. O sırada Sevgi ablayla gelen eli sargıda ve epey yorgun bir Barış görmeyi ise beklemiyordum asla. Elinin sargıda olduğunu görünce ona olan tüm öfkem buhar olup uçmuştu. İçeri girene kadar onu izledim. Gözümü bir an bile ayırmamıştım. Sonrasında tüm her şeyi bir kenara bırakıp onu görmek ve ona sarılmak istediğime karar verdim. Odadan çıktığımda onu beklemeye başladım. Kolidorun başında gördüğüm an içim heyecanla dolmuştu. Gözlerine bakmak istiyordum. O ise asla gözüme bakmıyordu. Bana kızgın mıydı?

Yanına gittim çekingen adımlarla. Önünde durduğumda beni es geçip gitmek istedi ki buna engel oldum. "Nisa gitmeme izin ver." "Barış..." Elimle yüzünü sarmak istedim ama geriye kayıp engel oldu buna. Gözlerim dolmuştu. "Barış yapma böyle..." Barış bir şey demeden yanımdan geçip giderken ona engel olmadım bu kez. Çünkü gerçekten çok yorgun gözüküyordu. "Gitmek istedi." "Ne?" "Başka bir kliniğe gitmek istedi, ona uygun bir yer bulunursa gidecek." "Sevgi abla nasıl gidebilir? Bulamaz değil mi öyle bir yer?"

"Kolayca bulabilir hatta son olanlardan sonra buradan gitmesi çocuk oyuncağı olur." Başımı iki yana salladım. Gözlerim dolmuştu epeyce. "Gidemez... Bırakamaz beni, biz söz verdik Sevgi Abla." "Ah delirmiş gibi kızım. Tek kelime etmedi gitmek istiyorum dışında. Öyle ruh gibi kaldı ortada." "Ben konuşurum onunla, o bana kırgın ben biliyorum." "Ben şimdilik bir form falan göndermedim gitmek istediğine dair. Biraz daha olayın etkisinden çıkınca konuşacağım onunla." Biraz daha rahat bir nefes aldım ve Sevgi Ablayı başımla onaylayıp Barış'ın odasına ilerledim. Kapıyı aralayıp yavaşça içeri göz attım.

Duvarda kan izleri vardı ve bu canımı yakmıştı. İçeri girdiğimde Barış göz ucuyla baktı bana. "Nisa yalnız bırak beni..." Başımı iki yana sallayıp yanına gittim. "Barış... Gitmek istiyorum da ne demek?" "Gitmek istiyorum demek işte. Burada daha fazla kalamam." Ellerim sakallarına gittiğinde yüzünde acı çeker gibi bir ifade belirdi. Gözlerini kapatırken derin bir nefes almıştı ki göğsü şişti. "Çok üzerine geldim bana kızgınsın biliyorum ama..." Gözlerini aralayıp bana baktı. "Sana kızgın değilim. Sen bir şey yapmadın ki..." "Öfkeni kontrol edemediğini bilip üzerine yürümem tam bir saçmalıktı."

Elleri dudaklarımın üzerine geldiğinde susmamı istedi. Ben de onu dinleyip sessizliği sağladım. "Benim kötü biri olmam senin suçun değil." İtiraz edecek oldum dinlememi istediğini belirtecek bir şeyler yaptı sessizce onu dinliyordum. "Sana zarar verdim Nisa ve bu elbette beni kötü biri yapar. Üstelik sırf hayalinden bahsettiğin için bana basit bir soru sorduğun için yaptım bunu." Başımı iki yana salladım. "İsteyerek yapmadın." Bileğimi tuttu bu kez neredeyse hissetmediğim kadar narin bir şekilde. Kızarıklıkların üzerine öpücükler bırakırken dokunuşlarının etkisiyle gözlerimi kapattım.

"Sana zarar verdim. Çok daha kötü bir şey de yapabilirdim. Resmen kendimi kaybetmiştim Nisa." "Barış..." Parmakları yine dudağımı bulduğunda sustum. "Sen tüm bunları hak etmedin. Ben de düşündüm ki buradan gidersem..." "Olmaz, aklından çıkar onu." "Nis..." Bu sefer ben susturdum onu. Elimi ağzının üzerine yerleştirip onu susturdum. Ağlamama engel olamayınca alnımı alnına yasladım. "Senden ayrılamam Barış, bundan sonra bu mümkün değil. Eğer gidersen kendime zarar veririm. Senin vermeyeceğin zararları kat kat kendime veririm. Yemin ederim yaparım bunu."

MECZUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin