"Onu besleyebilirim." Başıyla onaylarken derin bir nefes aldım. Sevgi abla da kocaman gülümsemişti. Ondan güç aldım ve ben de gülümsedim. Gece'yi yavaşça kucağına verdiklerinde bir süre onu izlemişti. "Yine de çok minik." "Bizimle büyüyecek ama." Kokusunu içine çekerken gülümsemişti. Göğsünü açarken gergince Sevgi ablaya bakmıştı. Ondan yardım alırken bebeğimiz onu emmeye başlayınca gerilip onu geri çekti başta. Sonra güldü. "Ağlarken çok komik oluyor." Yeniden onu emzirirken derin bir nefes aldım. "Biraz acıyor." "Çok normal Nisa daha ilk kez emiyor."
"Ama daha çok acıyor şimdi." Nisa'nın elini tutup ona destek oldum. Gece ondan uzaklaşınca gülmüştü. "Bu yine uyudu galiba." "Yeni doğduğu için bol bol uyuyacaktır zaten." Hemşire gerekli bilgileri verirken gözüm Nisa'daydı. Gece'yi koklayıp öpüyordu sürekli. Gülümsedim. Galiba normale dönüyorduk. "Bebeğimiz bizimle kalabilir mi? Çünkü onu Yusuf'a gösterip dalga geçeceğim." Nisa'ya bakarken gülmüştü. "Senden daha güzel diyeceğim. O da ağlasın Barış. Ben çirkin değilim diye ağlasın." "Yusuf'la derdin ne acaba?" "Seninle küsmüştü ben de ona kızdım."
Gece'ye bakarken gülümsedim. Yanağını okşayıp gülümsüyordu. Hemşire de gittiğinde odada üçümüz ve Sevgi abla kalmıştık. Ceketimin cebinden nazar boncuğu çıkarıp Gece'nin yakasına takarken Nisa da gergince bakmıştı bana. Yanağını sıkıp onunda yakasına bir nazar boncuğu taktım. Gece'ye ve bana bakarken güldüm. Her zaman kızımızla yarışacaktı galiba. Saçlarına bir kurdele bağladığımda gülümsemişti. "Onu sevdin mi Barış?" "Çok hem de." "Ben de sevdim. Gerçekten o canavar kızımı bırakmış. Dün çok korkunçtu, gece aklıma geldi ağladım biliyor musun?" "Kıyamam ben sana."
"Çok korkunçtu. Benim minik kızım tatlı. Ben onu çok sevdim Barış. O bizim olsun mu?" "Aşkım o zaten bizim." "Doğru." Nisa onu öperken Sevgi abla da gülümseyerek izliyordu bizi. "Ne güzel oldunuz böyle çocuklarım benim." Kapı tıklayıp Yusuf geldiğinde Nisa Gece'ye bakıp gülümsemişti. "Oh be. Bizimkiler kavuşmuş." "Yusuf bu senden daha güzel. Sen çirkinsin." Yusuf bana bakarken başımı iki yana sallayıp güldüm. "Valla ben bir şey demedim kardeşim." "Neyse ya ben hediye getirmiştim bu iki birbirinden güzel hanıma." "Hii ikimize de mi?" "Tabii ki Nis. Seni unutur muyuz biz?"
Nisa bana bakıp gülümserken ben de gülümsedim. "Bunu da ben demedim. İçinden gelmiş. İyi çocuk bu ya." Yusuf'u yanıma çekip saçlarını dağıtırken Gece'ye bakınca gözleri büyümüştü. "Hii çok güzel bu." Nisa ona gülümserken kısılan gözlerine bakıp huzur buldum. "Gerçekten mi?" "Evet şuna bak. Minicik." "Nazar değmesin de lan. İkisine de." "Aman aman nazar değmesin Barış'ın güzellerine." Nisa bana bakıp gülümserken ben de gülümsedim. Arada hâlâ Gece'ye bakıp onu öpüyordu. "Ben de nazar boncuğu getirmiştim ama ya."
Yusuf bana bakarken güldüm. "Zaten ikisi de fazla güzel tak hadi ikisine de." Yusuf mutlu bir şekilde ikisine de nazar boncuğu takınca gülümsedim. "Artık güzellerime nazar da değmez inşallah." "Gece çok güzel. Barış ona hâlâ nazar değebilir." Nisa'ya bakıp gülümsedim. Nihayet onunla bir bağ kurmaya başlamıştı. "Seni ilk duyduğum gün çok korktum annecim. Ama çok güzel bir aile olduk biz." Nisa'ya bakıp derin bir nefes aldım. "İkimiz çok güçlüyüz ve sırtımızı yaslayabileceğimiz mükemmel, güçlü, yakışıklı, efsane tatlı bir babacığın var."
Ben dikleşip üzerimi düzeltirken bana bakıp gülmüştü. "Onu hiç bırakmak istemiyorum. Ya yine canavar onu ele geçirirse?" "Canavar yok canavar gitti meleğim." "Oo bu uzun varken canavar gelebilir mi hiç?" Nisa Sevgi ablaya bakarken o da gülümsemişti. "Yusuf haklı. Barış yanında oldukça canavar gelemez." "Barış kızımızı tut bakacağım size." Nisa Gece'yi kollarıma bıraktığında derin bir nefes alıp bizi izlemişti. "Yaa minicik kedilerim. Şimdi hanginiz küçük ben ayırt edemem ki." Ona bakıp gülerken gülümsemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Фанфикİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."