Barış'ın gözlerine bakarken bakışlarımı çekmedim ondan. "O bir canavar ve ben onu istemiyorum. Böyle düşündüğüm için ben de bir canavarım Barış. Ve sen bu konuda hiçbir şey yapamazsın." "Nisa'm sınırlarımı zorlama. Biliyorsun öfkeli bir adam olduğumu..." "Beni kontrol edemiyorsun edemezsin de." Barış'ın öfkelendiğini görünce derin bir nefes aldım. Üzerimden kalkarken benden uzaklaştı. Odaya gidiyordu. "Öyle boş tehditlerle bir şey yapamazsın Barış. Sen busun işte. Beni korkutmuyorsun." "Seni korkutmak istemiyorum zaten Nisa... Seni kontrol etmek de istemiyorum, ben içimdeki o karanlığı kontrol etmek istiyorum sadece. Beni zorlama Nisa."
Sesi öfkeli çıkarken gözyaşlarımı silip yemek masasına ilerledim. Oturup yemek yerken onun sakinleşme çabasını izliyordum sadece. Yanıma gelip oturduğunda ona bakıp gülümsedim. "Yemek harika olmuş Barış." Ben sakin olduğum için bir şey diyemiyordu ama kendisi çok öfkeliydi farkındaydım. "Afiyet olsun sana Nisa." Barış giderken ben de onun tabağını da önüme aldım. Karnımı okşarken gülümsedim. "Ben seninle ilgilenmedim hiç değil mi annecim? Seni yalnız bıraktım. Ama artık sen yalnız değilsin, annen yanında. Artık aramıza kimse giremez."
Yemeğimi yedikten sonra ortalığı toparlayıp koltuğa uzandım. Televizyon açıp izlemeye başladım. Daha doğrusu boş gözlerle ekrana bakmaya... Barış da gelip sessizce otururken olduğum durumu bozmadım. "Nisa konuşalım mı biraz?" "Hayır." "Tamam peki, konuşmayalım." Barış otururken gerginlikten bacaklarını sallıyordu. Televizyonu kapatıp oturur pozisyona geçtim yeniden. "Bebeğimizi istemediğim için bana kızamazsın." "Nisa bebeği istediğini ikimiz de iyi biliyoruz. Ne bu hallerin? Bir toparla artık. Ne istersen iste fazlasıyla yapıyorum değil mi?"
"Bebeği istemiyorum Barış bunun için de bir bok yapamazsın." Yavaş yavaş kontrolü kaybederken ona bakmayı sürdürdüm. Ayağa kalkıp birkaç tur attı sakinleşmek için... Ben ise onun bu çabasını izleyip sadece gülüyordum. Bence çok komikti. "Bebeği istemiyorsun öyle mi?" Karşısına geçip gözlerine baktığımda kontrolü çoktan kaybetmişti zaten. "İstemiyorum. Ama bir bok yapamazsın. Doktora dediğinde..." "İstediğin gerçekten bu mu Nisa?!" "Evet Barış! Ama sen bu konuda hiçbir şey yapamazsın! Geç kaldın, her şeyi geç fark ettin! Sen kötü bir eşsin Barış!"
"Ben alacağım onu senden..." Öfkeyle konuşurken yutkundum. Bileğimi sıkıca kavradığında ise içinde olduğumuz durumun yeni farkına varıyordum. Barış'ı normalden çok daha fazla öfkelendirmiştim. "Barış bırak, napıyorsun?" Beni peşinden sürüklerken mutfağa gelmiştik. Barış'ın elindeki bıçağı görünce yutkundum. "Napıyorsun Barış?! Saçmalama!" "Ben değil sen yapıyorsun! Tut şunu Nisa!" "Ba-Barış saçmalama be-ben..." "Tut Nisa!" Ben tutmak için herhangi bir hamle yapmadığımda elimi hırsla tutup bıçağı kavratmıştı. Elimi sıkıca tutarken bıçağı tutan el benim olsa da kontrol tamamen ondaydı. "Yapma..."
"Bir bok yapamazsın Barış... Bak yapıyorum Nisa! Al onu benden dedin. Al Nisa... Onu kendinden sen al!" Bıçağın sivri ucu karnıma dokununca yutkundum. Barış'ın gözlerine baktım. "Yapmak istemiyorum..." Barış bana bakmayı sürdürürken bıçağı karnımdan uzaklaştırmayı denedim. Ama Barış engel oldu buna. "İSTİYORUM BARIŞ! BEBEĞİ İSTİYORUM EVET!" Yüzüne bir gülümseme yayılırken -ki bu hiç de hoşuma gidecek türden bir gülümseme değildi- bıçağı karnımda uzaklaştırdı. Ama hâlâ elimdeki bıçağı bırakmama izin vermiyordu elimi sıkıca saran eli.
Gözlerine baktığımda yine o zamanki bakışları vardı. Bileğimi sıktığı gün oluşan o korkunç bakışları... Elimi tutup bıçağı kalbine getirirken yutkundum. Gözlerine baktım dolan gözlerimle... "Yapma..." Sesim bir fısıltı gibi çıkarken elimi hafifçe bastırdı göğsüne. Bıçağın tenine temas etmesiyle beraber yeniden baktım gözlerine. "Lütfen yapma... Bırak Barış." "Neden? Öldürmek istemiyor muydun beni de?" Elimi çekmeye çalışsam da sıkıca kavramıştı. Elimi biraz daha bastırırken canının yandığını gözlerinden bile anlamam mümkündü. "Öldür o zaman Nisa."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Fanfictionİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."