Hâlâ düzensiz olarak alıp verdiğimiz nefesler birbirine karışırken dudaklarım daha şimdiden ona yeniden dokunmanın hesabını yapıyordu. Nasıl cesaret edip Barış'ın odasına gelmiştim nasıl işler bu noktaya gelmişti bilmiyorum. Ama şuan bizi kontrol etmek için bir hemşire gelecek olsa içinde olduğumuz durumun bir açıklaması olur muydu emin değilim. Buraya girerken en önemli şart olarak
başka hastaların özel hayatıyla ilgili bilgi paylaşımı olmayacak demişlerdi. Oysa biz, birbirimizin özel hayatı olmuştuk.Buraya gelirken tek hedefi bir an önce iyileşip defolup gitmek olan kızın şu haline bir bakın. Mavi gözlerinde kaybolduğu adamın ona dokunması için nasıl büyük bir arzu duyduğuna bir bakın... Üstelik o adamı henüz tanımıyordum bile... Hakkında bildiğim şeyler bile o kadar sınırlıydı ki derin bir nefes aldım. Bu kez ciğerlerimi rahatlatmak için değil tüm bu gerçekliği hissedebilmek için. Ellerim Barış'ın ensesindeki saçları okşarken o da dudaklarımın üzerinde hafifçe gezdiriyordu parmaklarını...
"Çok güzel olduğunu söylemiş miydim daha önce?" Gülümsedim. "Hem de onlarca kez..." "Olsun yine söylüyorum işte... Çok güzelsin. Ay ışığı kadar ya da gün ışığı... Hoş ikisi bir araya gelse bile yanında sönük." İçimdeki o cesur kız Barış'ın sözleri karşısında utanıp sıkılırken anladım ki Barış benim zayıf noktamdı. "Sen az önce beni öptün değil mi? Yani bu şimdi bizi ne yapar?" "Kalıplara sokmak zorunda mıyız ki?" "Değiliz güzelim." Gülümsedim. Bana güzelim demesi hoşuma gidiyordu ama gözlerimin en derinlerine bakarken demesi daha büyük bir etki yaratmıştı tabii.
"Benim, canım hemşirelerimiz geri dönmeden önce odama dönmem gerek biliyorsun değil mi?" "Keşke seni tam şuramda saklayabilsem..." Elimi tutup kalbine götürdüğünde gülümsedim. "Yine bir yolunu bulup buluruz biz birbirimizi." "Hemen gitme, biraz daha kal." "Bakma öyle, hayır diyemiyorum sana." Ellerim ile gözlerini kapatırken ikimiz de gülmüştük. Elimi tutup avuç içime kocaman bir öpücük kondurmuştu. Derin bir nefes aldım. Sanki kalbimi çıkarıp onun elleri arasına bırakmıştım. "Beni incitmezsin değil mi?" Cevabını biliyordum bu sorunun elbette. Ama korkularım gün yüzüne çıkıyordu sanki...
"Seni kırmamak için elimden geleni yapıyorum, yapacağım. Söz veriyorum. Sen elimi tut beni bırakma yeter ki..." Ellerim sakalları arasında gezinirken derin bir nefes aldım. Öylesine mutluydum ki... Gerçekten mutlu olmayı unutalı çok uzun zaman olmuştu. Ama şimdi yeniden ısınıyordu içim. "Artık gitmem gerek." "Biliyorum... Yine görür müyüm seni bugün? Ama öyle camdan değil." "Bilmem... Zor gibi." Barış derin bir nefes alırken göğsü benim göğsüme çarpmıştı. Gülümsedim. Nefes alışverişlerini hissetmek hoşuma gitmişti. Üzerimden yavaşça kalkarken yanağına da minik bir öpücük kondurmuştum.
Sırtımı yataktan ayırırken Barış'ın yanından ayrılıp boş bir odada duvarlar arasına gitmek canımı sıkıyordu. "Biz neden burada tanışmak zorundaydık sanki." Barış'ın yüzünün düştüğünü görünce yanına gidip yüzünü ellerim arasına aldım. O da belimi sarmıştı hemen. "Dışarıda tanışmış olsak da bütün gün beraber olamayacaktık ki..." "Her şey çok daha güzel olurdu. Canım seni her görmek istediğinde işimi gücümü bırakıp sana koşardım. Gelemesem bile telefonum olurdu arar sesini duyardım. Şimdi ise acaba biri görür mü korkusu olacak içimizde hep."
Dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. "Böyle daha heyecanlı ama." Yüzüne bir gülümseme yayılırken yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu. "Ama şuan sınırları fazla zorluyoruz, benim gerçekten gitmem gerek." "Ne yapalım gülü sevdik dikenine de katlanacağız artık." "Aynen öyle Baroska." Kapının önüne gittiğimde önce hafifçe aralayıp etrafı kontrol ettim. Daha sonra kimsenin olmadığından emin olunca Barış'a dönüp bir öpücük gönderdiğimde odadan çıkmıştım.
Kendi odama girince sırtımı kapıya yaslayıp kendi kendime gülümsedim bir süre. Sonra pencereye yönelirken o kadar emindim ki Barış'ın da orada olacağına. Dışarıya bakar bakmaz göz göze geldik Barış'la. Konuşmuyorduk ikimiz de sadece birbirimize odaklanmıştık. Onu pencerede ilk gördüğüm gün olduğu gibi pencere pervazına oturmuş beni izliyordu. Bu kez ben de onun gözlerinin en derinlerine bakıyordum ama. Barış aniden yerinden sıçrarken düşecek diye korkmadım değil. Ama iyi olduğundan emin olunca rahat bir nefes aldım. Gülerken o da gülmüştü. "Noluyorsun Baroska?" "Bizimkiler kapıya tıkladı, dalmışım işte ya."
Bizimkilerden kastı hemşirelerdi tabii. Barış onlarla konuşmak için uzaklaşırken bir süre gökyüzünü izledim huzurla. "Pişt." Barış'ın sesiyle yeniden ona döndüm. "Ne çabuk geldin öyle ya." "İlaç içeceğim için yemek yemem gerekiyormuş. Onunla ilgili biraz azar işitip geldim." "Haklılar ama. Kaç öğündür yemek yemiyorsun." "Sen sanki farklısın ya Nis..." "Sana gelmek için yemedim ben, sen yemeğe gelseydin ikimiz de aç kalmazdık." "Birbirimize de kavuşamazdık ama." "Doğru..." "O zaman gidiyorum ben. Bu yemek işlerini halledeyim." "E napalım git madem."
Barış pencereden uzaklaşırken ben de odaya girmiştim. Yatağa sırt üstü uzanırken bugünü, bundan sonra olacakları düşünüyordum. Derin bir nefes aldım. Aradan kaç dakika geçmişti bilmiyorum ama kapının açılma sesiyle irkilip doğruldum. Karşımda elinde yemek tepsisiyle Barış'ı görünce hem şaşırıp hem de gülümsedim. "Barış senin ne işin var burada?" "Güzelim şunu tutabilir misin iki dakika?" "Tabii." Elindeki tepsiyi alırken kapıyı kilitlemesiyle gözlerimi büyüttüm. "Ne yapıyorsun Barış?" "Ani baskınlara karşı önlem alıyorum.
Masanın üzerine iki anahtar bıraktığında bana bakıp göz kırptı. "Baroska'nızın biraz başı ağrıyormuş odasına kapanıp uyuyacakmış biraz." "Nisa hep uyur zaten." "Tek kişi olduğum için bir tepsi alabildim ama bence ikimize yeter o ya." Gülümsediğimde Barış da yanıma gelip oturmuştu. "Ben aç değilim zaten sen yiye..." Barış aniden ağzıma bir kaşık sokarken gülmemeye çalışarak ağzımdaki lokmayı yutmuştum. "Barış napıyorsun ya?" "Kendine dikkat etmen gerek." "Senin de aynı şekilde Barış bey." Ben de ona bir kaşık yemek yedirirken ikimiz de gülmüştük.
Yemek yedikten sonra Barış'a baktım. "Hemen gitmeyeceksin değil mi?" "Öyle bakmaya devam edersen gidemeyeceğim." "Gitme... Biraz daha kal." "Tamam akşam yemeğine yakın gitmem gerek ama biliyorsun." "Biliyorum... Keşke gitmek zorunda olmasan." "Keşke güzelim ama bak şimdi yanındayım." "Yanımdasın evet. Senin yanında iyiyim hem de. Baksana tüm gün uyumadım bile. İhtiyacım olmadı çünkü." "Benim yanımda olduğun için değil, o senin kendi gücün sayesinde oldu güzelim. Ben sadece o gücü keşfetmen için bir basamak oldum." "Hayır, bir basamak olmadın. Yol arkadaşı oldun bana."
"Deli bir yol arkadaşı, emin misiniz Nisa hanımcım?" Yanağına minik bir öpücük kondurdum. "Memnunum tabii hem ben de çok akıllı sayılmam." "Sen gördüğüm, görebileceğim en aklı başında insansın. Senin kalbini kırıp kendini güçsüz hissetmene sebep olanlar asıl akıllarıyla sorun yaşayanlar... Böyle güzel kalpli insanları yaralayıp onlara hasta demek yerine keşke asıl ruh hastalarını görüp tedavi edebilseler..." "Seni tanıdığım için öyle şanslıyım ki." "Seni tanıdığım için öyle korkuyorum ki... Kendimi bile görmeyecek hale getiren bu öfkem seni de içine alırsa diye ödüm kopuyor... Ya ona zarar verecek olursam diyorum kendi kendime... Ya kontrolü o kadar kaybedersem?"
Derin bir nefes aldım. "Kontrolü beraber sağlarız biz de. Böylece sen kontrolü kaybedersen bu arabanın uçuruma gitmesine ben izin vermem." "Verme Nisa... Sana zarar verecek olursam bir gün bana izin verme." Dudaklarımız birbirine koşarken kapanan gözlerim ve heyecanla atan kalbim... Hepsi belki de bir yabancıya aitti daha şimdiden. Ondan gelecek her şeye razıydım. Onun bana isteyerek asla zarar vermeyeceğini biliyordum ve bu öfke anları için de elimden geleni yapıp ona destek olacaktım. Ellerim yeniden ensesindeki saçları sıkıca sararken vücudumun her noktası alev alev yanmaya başlamıştı bile...
Merhaba herkese ❤
Size minik kedilerimle güzel ve az hemşireli bir bölüm getirdim 😁☺ umarım kedilerimi seviyorsunuzdur 😘
Destekleriniz için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız hepinizi çok seviyorum 🖤 sayenizde derslere ara verdiğimde kafamı dağıtabileceğim bir meşgalem var 😍
Bol bol yorum bekliyorum ne kadar bol yorum o kadar güzel ve hızlı bölümler demek ;) motive ediyor o yüzden diyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Fanfikceİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."