5.Bölüm

1.2K 118 213
                                    

        Odaya doğru ilerliyordum ki birden birinin beni kolumdan tutup kenara çekmesiyle beraber irkildim. Gözlerim okyanusu andıran o gözlerle buluştuğunda biraz rahatlayıp derin bir soluk verdim. "Barış napıyorsun aklım çıkıyordu." "Ne bileyim kızım bu kadar korkacağını düşünmemiştim." "Sen niye odanda değilsin?" Umursamaz tavırlarıyla omuz silktiğinde gözlerimi devirdim. "Seni bekledim Nis. Belki bir iyi geceler öpücüğü falan kaparım dedim." Bana göz kırparken başımı iki yana salladım. "Hayal dünyan baya genişmiş biliyor musun?"

        "Beni bozmak hoşuna gidiyor değil mi?" Baş parmağım ve işaret parmağım arasında minik bir boşluk oluşturdum. "Birazcık, şu kadarcık hoşuma gidiyor olabilir." O da benim elimle yaptığım hareketi taklit etmişti. "Benim de birazcık, şu kadarcık sinirimi bozuyor olabilir." Ben gülerken Barış'ın üzerimdeki bakışları heyecanlanmama sebep oluyordu. "Burada konuşmamız yasak biliyorsun değil mi?" "Umurumda değil. Görseler ne olacak sanki? Hiç." "Belki benim umurumdadır?" "Benimle konuşmaktan bu kadar rahatsızsan ben yüreğimi de alır giderim buralardan."

         Barış dönüp ciddi ciddi giderken hızlı adımlarla karşısına geçip durdurdum onu. "Ya sen şakadan anlamaz mısın hiç? Şaka yaptım sadece." "Bu şakaların komik olması gerekmiyor mu ya? Dur ne demiştin bana..? Hah bu esprilerin için burada kalıyorsun galiba." "Barış... Küstün mü ya?" Barış cevap vermeyip bir çocuk hallerine bürünürken gülümsedim. Yanağına yaklaşıp küçük bir öpücük kondurdum. "Affettin mi?" "Bilmem, bir daha mı öpsen acaba?" Omzuna hafifçe vurdum. "Fırsatçılık yapmasak mı acaba?" İkimiz de gülerken kolidorun ucundan yanımıza doğru ilerleyen hemşireyi görünce hafifçe öksürüp toparladık kendimizi...

        "Bir sorun mu var acaba?" Karşımızda çatık kaşlı bir hemşire dururken kendimi tamamen okulda flörtleşirken öğretmene yakalanmış ergenler gibi hissediyordum. "Yoo sorun yok." "Odamıza gidiyorduk da karşılaşınca bir iyi geceler dileyelim dedik. Yoksa o da mı yasaktı? Nisa bak kuralları çiğnemişiz görüyor musun?" Barış alaya alırken gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "Barış, bazı şeyleri biraz ciddiye mi alsan acaba?" "Ama benden çok normal şeyler bekliyorsunuz hanımefendiciğim. Sonuçta ben pek normal değilim değil mi?" Daha fazla dayanamayıp gülerken Barış da bana eşlik etmişti.

        Hemşire de gülerek başını iki yana sallamıştı. "Ben sizi görmedim tamam. Ama siz de başkası gelmeden odalara geçseniz iyi olacak." "Biz zaten odamıza gidiyorduk." Göz kırptığımda Barış'la beraber ayrı yönlere ilerlemeye başlamıştık. Ben ağır adımlarla yürürken hemşire de Barış'a seslenmişti. "Barış, yanlış tarafa gidiyorsun." Ben gülerken Barış da peşimden beni takip etmeye başlamıştı. Oradan biraz uzaklaşırken sessizliği bozdum. "Ben demiştim ama orada konuşmamız yasak diye." "Sonuç olarak senden bir öpücük kaptım ama değil mi?" "Delisin sen biliyorsun değil mi?" "O yüzden buradayım ya zaten."  Sessizce yürümeye devam ederken odamın önüne gelince durdum.

         "Gerçekten bunca zaman orada mı kalıyordun? Nasıl denk gelmedik ki daha önce?" "Sen nerede kalıyorsun ki?" Yanımdaki odayı gösterince her şey anlam kazanmıştı. Zaten Barış'ın öfke kontrol problemi vardı, bunca zaman sinir krizi geçiren de oydu. "Buraların en gürültülü komşusu benim ama..." "Buraların en uykucu komşusu da ben olduğum için sorun yok." Bir süre sessiz kalıp öylece birbirimize baksak da sonrasında ben kendimi toparladım.

          "Yine yakalanmadan girelim mi odalarımıza..?" "Girelim madem... Yarın öğlen yemeğinde kaçmamıza gerek kalmadan konuşuruz değil mi?" "Konuşuruz tabii. O zaman iyi geceler." "Sana da... İyi geceler." Kapıları kapattığımızda derin bir nefes aldım. Enerjisi ile, tavırları ile, olduğu gibi haliyle hayatıma heyecan katmıştı. Kendimi iyi hissetmeme neden oluyordu. Kalbim heyecandan küt küt atarken gülümsedim. Bana böyle hissettiriyor olması normal miydi? Normaldi tabii, böyle hayat dolu birinin yanında tam tersi durumda olmak saçmalık olurdu.

        Aynadaki halime bakınca içim ısındı. Uzun zaman sonra ilk defa böyle mutlu gözüküyordum. Yatağa bedenimi yavaşça bırakırken huzurla kapattım gözlerimi. Hayatımda uzun zamandır en çok yaptığım şeyi yaptım yeniden, yani uyudum... Ama belki de uzun zaman sonra saf bir mutlulukla bırakmıştım kendimi uykunun kollarına... Uyandığımda aradan 5 dakika geçmiş ya da geçmemişti ki kahvaltım da gelmişti. Kahvaltımı yaptıktan sonra öğlen yemeğine kadar biraz pencereden dışarıyı izlemeye karar verdim. Biraz ilerideki deniz, ağaçlar, hayvanlar, gökyüzü... Her şey o kadar güzeldi ki...

       Bakışlarım yandaki pencereye kaydığında pencere pervazına oturmuş bir Barış'la karşılaştım. Sırtını pencerenin pervazına yaslamış beni izliyordu. "Beni mi izliyorsun sen?" "Daha güzel bir manzara bulabilir miydim? Sanmam." Utanıp bakışlarımı kaçırdığımda hala beni izlediğini hissedebiliyordum. "Yaa Barış bakma şöyle." Barış'ın güldüğünü duyunca bakışlarımı ona çevirdim. İstemsizce gülüşü benim de yüzümde bir gülümsemeye sebep olmuştu. "Utanınca daha bir güzel oluyorsun biliyor musun?" Dağınık olan saçlarımı kulağımın arkasına atarken bakışlarımı yeniden kaçırdım Barış'tan.

        Bir süre öylece kalmıştık. Ben daha çekingendim. Arada Barış'a kaçamak bakışlar attığımda onunla göz göze geliyorduk. O anlarda istemsizce küçük bir gülüş yerleşiyordu yüzüme. "Bugün ziyaret günü müydü?" Barış'ın sorusuyla başımı iki yana salladım. "Hayır... Birini mi bekliyorsun yoksa?" "Kimseyi beklemiyorum. Kimse gelmez zaten... Ben sadece bugün seninle ne kadar vakit geçirebiliriz diye düşünüyordum." "Bilerek yapıyorsun değil mi?" "Neyi?" "Bunları işte... Utanmam hoşuna gidiyor." "Utanınca güzel oluyorsun evet. Ama amacım seni utandırmak değil." Derin bir nefes aldığımda kalbim gerçekten hızlı hızlı çarpıyordu.

        Saate baktığımda Barış'a döndüm. "Yemek saati gelmiş beyefendi." "Geliyorum hemen o zaman." Barış saniyesinde gözden kaybolurken güldüm. Odadan çıkmadan önce aynadaki yansımama son bir kez bakıp üstümü başımı düzelttim. Odadan çıktığımda Barış da beni bekliyordu. "Bu ilk randevumuz sayılır mı acaba? Ona göre daha şık bir şeyler giyeceğim de." Güldüm ve başımı iki yana salladım. "Bu bir randevu değil. İki arkadaşın öğle yemeği sadece." "Haklısın aslında güzelim, ben de  ilk randevumuzu daha şık bir mekanda hayal ederdim." Barış'ın sözleri üzerine başımı iki yana sallayıp gülerken beraber yemekhaneye gitmeye başlamıştık bile.

Selam canlarım 🖤

Buraya da bölüm gelsin istedim ve ben sevdim o yüzden harika bir bölüm xbjsakka

Destekleriniz için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız hepinizi çok seviyorum ❤ bol bol yorum bekliyorum ona göre bu arada

Sohbet etme hakkımı yorum yapan şanslı kişilere saklıyorum teşekkürler 😉 ve evet biliyorum çok mütevaziyim :)

MECZUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin