70.Bölüm

723 84 134
                                        

"GİT!" Nisa içindeki tüm öfkeyle bana bağırırken derin bir nefes aldım. "ONU AĞLATTIN GİT!" "Ni..." "SUS! GİT! KORKUTTUN KIZIMI!" Bu öfkeyle ikisini yalnız bırakamazdım. Gece ise ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu artık. "Nisa, bağırma bak korkuyor..." Nisa Gece'ye bakarken biraz daha sakinleşmişti. "Canavarlar yok annem. Mis kokulum, cennet kokulum..." Gece'nin yanağını okşayıp yanağına minik öpücükler bırakıyordu. Gece de biraz daha sakinleşmişti. "Sen git onu korkuttun."

Derin bir nefes alıp odadan çıkarken bedenime sarılan kollarla derin bir nefes aldım. "Gece nerede?!" Yatağa baktığımda hemen kucağıma aldım onu. "Nisa o minik aşkım ve yataktan düşebilir." "Benimle ilgilenmiyorsun artık..." Gece'yi yatağına bırakıp yanağına minik bir öpücük kondurdum. "Barışçığın senin o minik gözyaşlarına kurban olur Gece'm..." Oyuncaklarından birini verdiğimde heyecanla ayaklarını sallamıştı. Kapı çaldığında derin bir nefes aldım. "Nisa'mın doktoru gelmiş."

Bedenini saracak olduğumda uzaklaştı benden. "Iy... Dokunma bana." Önden giderken derin bir nefes aldım. Barış o iyi olacak sakin ol. Barış o iyi olacak sakin ol. Derin bir nefes alıp kapıyı açmıştık. "Hoş geldin doktor." Nisa'ya bakıp gülümsedim. O da bana dönüp işaret parmağını sallamıştı. "Gülme sen git!" Parmağına minik bir öpücük kondurdum ve gülümsedim. "Gideyim ben." Parmağına bakıp gülümsemişti. Doktor da içeri girdiğinde Nisa ile ikisini konuşmaları adına yalnız bırakmıştım.

Gece'yi alıp yatağa uzandım ve onu göğsüme yatırdım. "Barış'ın doktoru bile kıskanıyor minik mavi... O minik annen çok tatlı, çok güzel değil mi? Biz onsuz yapamayız ki..." Gece bir şeyler mırıldanırken onu başımla onaylayıp güldüm. O da gülümseyip yüzümü kavramış ve göğsüme yatmıştı. Öyle minik öyle tatlı bir şeydi ki... "Annen senin için çok savaş verdi hâlâ da veriyor. Seni sevmediği için bu halde değil, seni kendinden çok seviyor o." Şaşkınca bana bakarken gülümsedim. "Evet... Seviyor tabii."

Gülümserken onu izleyip derin bir nefes aldım. Bir süre sonra yüzünde kocaman bir gülümsemeyle uyumuştu. Beline minik dokunuşlar bırakıp yanında olduğumu ona hissettirmeye çalışıyordum. O daha minicikti ve bir bebek şiddetle, kavgayla yıpranmayı hak etmiyordu. Tıpkı annesinden uzak kalmayı hak etmediği gibi... Huzursuzca kıpırdanıp başını boynuma yerleştirmişti. Dudaklarını hissedince güldüm. "Hey minik ben annen değilim. Barış'ım ben. Huhu. Kimse diyorum ama."

Onu yanıma yatırdığımda dudakları büzülmüştü. "Oyy oyy özür dilerim. Yeniden eski yerine aldığımda başını boynuma gömüp uyumuştu. Tam bir minik Nisa'ydı. Bir süre sonra Nisa'nın sesiyle Gece'yi yatağına yatırıp hızlıca yanına gittim. Koşup bana sarılmıştı. "Ben bunu sevmedim gitsin bu... Gitsin." "Ne oldu? Ağlama, dur anlat..." "İstemiyorum. Kızımı istiyorum." Nisa kollarımın arasından kurtulup kendini odaya kilitlerken gergince doktorun yanına ilerleyip tam karşısına oturdum.

"Neden ağladı? Ne dedin ona?" "Bakın Barış bey, Nisa iyi değil..." "İyi olsaydı seni çağırmazdık zaten değil mi?" "Tedavi olmak için adım atmıyor. Benimle hiçbir şey paylaşmazsa ona yardımcı olamam." Cüzdanımı çıkarıp bir çek doldurduktan sonra ona uzatmıştım. "Tekrar gelmenize gerek yok o hâlde. Demek ki size güvenmemiş. İyi günler kapı şu tarafta." "Tedavi olması gerek..." "Ve demek ki bunun için yeterli değilsin." "Barış bey bakın ben..." Kapıyı açtığımda sıkıntıyla bir nefes verip evden çıkmıştı.

"Onunla ilgili herhangi bir yerde boş konuştuğunu duyarsam kariyerini bitiririm senin." O giderken kapıyı kapatıp derin nefesler aldım. "Şimdi sakin ol ve o iki güzel kızı bataklıktan kurtar." Mutfağa ilerleyip Nisa için meyveleri kesip odanın kapısına tıkladığımda kapıyı açmıştı. Elimdeki meyveleri gösterince gülümsedim. "Bana eşlik edecek dünyanın en güzel kızının burada olduğunu söylediler?" Boynuma sarılınca gülümsedim.

MECZUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin