42.Bölüm

1.2K 107 331
                                    

"Baroska'm, neredesin sevgilim?" Yatak odasının oradaki balkona oturmuş Berkanların gidişini izliyordu. Yanına gittiğimde kollarımı bedenine sarmamla birlikte ağladığını fark ettim. Yanağına büyük bir öpücük kondurdum. "Eğer Berkan yüzünden ağlıyorsan ağlama Baroska'm... Kurban olurum ağlama." Barış beni kendine çekip dizlerine oturturken yüzünü sardım hemen. "Ağlamaya ihtiyacım var galiba... Öfkemi bu şekilde atıyorum sanırım." Sesi tam bir bebek gibi çıkarken onu sımsıkı sardım. Gözyaşlarını izledim bir süre. "Ama kıyamıyorum sana."

Başını göğsüme yaslarken derin bir nefes aldım. "Kahvaltını bile yapamadın, gel hadi bir şeyler yiyelim beraber. Hem bebek sensiz yemek istemiyor." Barış dudağıma uzun bir öpücük kondurduktan sonra gözlerime bakmıştı. Göz yaşlarını sildim gözlerine bakmayı sürdürürken. "Sesinde gizli bir melodi var sanki... Her dinlediğimde yepyeni bir ezgi dökülüyor o iki dudağının arasından..." Saçlarımdan tokayı kurtarırken saçlarımı elleriyle düzenlemişti. "Gözlerinde gizli bir gökyüzü saklı Nisa... Ama gökyüzü mavi olur diyenlere inat koca gökyüzü ve içindekiler saklanmış o iki minik, kısık göze..."

Ben kızarırken Barış'ın dudağını yanaklarımın alev alev yanan yerinde hissetmemle çölde su bulmuşa döndüm. "Ne güzel konuşuyorsunuz öyle Barış bey." "Hmm minik kedimin hoşuna gitti demek..." Barış boynuma öpücükler bırakırken gülerek kendimi geri çektim. "Yapma gıdıklandım şimdi." "Hmm bunu duymam iyi oldu." Barış burnunu burnuma sürterken hiç beklemediğim bir anda belimden çekip beni kendine yaklaştırmış ve dudaklarımızı birleştirmişti. Ona ayak uydurmaya çalışsam da o kadar heyecanlanmıştım ki zorlanıyordum. En sonunda kontrolü kaybedip kendimi geri çektim.

Alnımızı birbirine yaslarken derin nefesler aldık ikimiz de... Ellerim Barış'ın göğsünde dolanırken gözlerine baktım. "Gece..." Bana bakarken gülümsedim ve dudaklarına minik bir öpücük bıraktım. "Sence hangi renk bir gecelik tercih etmeliyim?" Gözlerini izlerken gözlerine yayılan tutkuyu keşfetmemle beraber memnun bir gülümseme yayılmıştı yüzüme... "Hmm nasıl bir gecelik bu?" "Gösterebilirim istersen hemen... Çok güzel bir kaç geceliğim var..." Barış'ın dudaklarına minik bir öpücük kondurduğumda dudakları arasından minik bir inleme firar etmişti.

Üzerindeki etkimi memnun bir şekilde izleyip gülümsedim. "Nisa..." "Barış..." Dudaklarına uzanıp alt dudağını dilimle gezindiğimde derin bir nefes almıştı. Ondan uzaklaşıp gözlerine bakarken kolumu boynuna doladım. "Hâlâ bir renk seçmedin ama?" "Hepsini görmek istiyorum ama ben..." "Hepsine yetecek günlerimiz var Barış. Ama şimdi..." Barış beni iyice kendine çekerken temasımızı biraz fazla arttırmış olmalıyız ki ikimiz de inledik hafifçe. "Kırmızı ile başlamaya ne dersin?" "Nisa şuan sınırlarımı fena halde zorluyorsun güzelim. Ben bu şekilde bu şartlarda geceyi bekleyemem."

"Ay ışığı yüzüne vurduğunda her şey çok daha heyecanlı oluyor Barış. Tenini ay ışığıyla ve sokak lambasından evimize sızan ışıklarla görmek istiyorum. Ama sen dersen ki... Nisa bebeğimize bir şey olmaz biz.. " "Bebek?" Barış'ın gözlerine baktım ve elini karnıma koydum. "Bebeğimiz var ya Barış." Barış gözlerime bakarken derin bir nefes almıştı. "Var tabii ki. Babası kurban olsun ona da onun dünyalar güzeli annesine de..." Karnıma uzun bir öpücük kondurduğunda gülümsedim. "Bana yok mu?" "Seni tüm gece yemeyi düşünüyorum küçük hanım." Dudaklarıma bıraktığı minik ama tüm dengemi sarsmaya yeterli bir öpücükten sonra toparlamak biraz zor oldu.

Beni kucağına alıp oturma odasına taşırken dudaklarına uzunca bir öpücük kondurdum. "Biz limon yemek istiyoruz." "Limon mu?" "Hıhı." Barış yüzünü ekşitirken güldüm. "Heh işte böyle ekşi bir limon... Ama dilim dilim olsun böyle." "Olsun birtanem. Evde limon olması lazım bir kaç tane." Ellerimle minik bir alkış yaparken Barış da yanağımı hafifçe ısırıp beni koltuğa bırakmıştı. "Babacık bize en ekşi limonları bul." "Yerim ben ama sizi..." Barış mutfağa gittikten kısa bir süre sonra kapıda gözüktü. "Nisa'm bıçakları nereye koyduğunu öğrenebilir miyim acaba?" Yutkundum. "Ben gelip vereyim sana." "Yorulmasaydın..."

MECZUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin