3 Hafta Sonra Nisa'nın Ağzından ||
Barış ile beraber oturup bir şeyler izliyorduk. Evet evlenmiştik. Harika küçük bir düğünümüz olmuştu. Çok az kişi vardı çünkü ben öyle istemiştim. Lale, Berkan Yusuf, Sevgi Abla ve onun gözetiminde izin alabilen Çağla. Lale benim nikah şahidim olurken Yusuf da Barış'ın nikah şahidi olmuştu. O zamanlar her şey çok güzeldi. Duygusal dengesizliklerim ve mide bulantılarım dışında... Ama artık karnım büyümeye başlamıştı. Beni âdeta çıldırtan mide bulantılarından kurtulmuştum. Artık daha rahat geçiyordu her şey. Bu duygusal dengesizlik bile geçmişti. Bu aralar bebek yokmuş gibi eski Nisa olmuştum.
Barış'a bakıp gülümsedim. O ise karnıma bir öpücük kondurduktan sonra bana bakmamıştı bile. Önce ona nefretle baksam da daha sonra kendimi toparlayıp bakışlarımı çektim ondan. Barış'ı bu aralar sevmiyordum. Daha doğrusu o beni sevmiyordu galiba. Bu aralar sürekli bunu yapıyordu. Bebeğiyle ilgilenip beni bir kenara atıyordu ya da her neyse artık... O yüzden sevmiyordum onu, onun bu hâlini... Bazen kendimi eşyaları taşımak için kullanılan bir kutu gibi hissediyordum. Bir şeyleri taşımak dışında hiçbir işe yaramayan ve işi bitince muhtemelen çöpe atılacak olan... Ya da yarı yolda gücü tükenip mahvolacak olan...
Barış bana baktığında bu kez ben onunla ilgilenmedim. Yanaklarıma kocaman birer öpücük bırakmıştı. "Güzelim benim. Yine neden asıldı o güzel yüzün acaba?" "Asılmadı." Barış bana kedi gibi bakarken ben televizyona odaklandım. Barış televizyonu kapatırken ise sıkıntıyla bir nefes verdim. "İzliyordum ben neden kapattın?" "Seninle ilgilenmek istiyorum. İlgilenmeyeyim mi?" "İlgilenme bebeğinle ilgilen sen. Hep öyle yapıyorsun ya çünkü." Barış ona bakmamı sağladığında derin bir nefes aldım. "Özür dilerim. Ben seninle ilgilenmiyor değilim. Seni seviyorum, seninle ilgilenmeyi de seviyorum."
Başımı iki yana sallarken Barış yanağıma bir öpücük kondurmuştu. "Gerçekten öyle birtanem." Gözlerine baktığımda bana aşık aşık bakıyordu yine. "Kendimi işe yaramaz hissediyorum. Artık sevmiyor musun beni eskisi kadar?" Elimi tutup uzun bir öpücük kondurmuştu. "Eskisinden de çok seviyorum. Özür dilerim bunu sana daha sık göstermeliyim. Beni affeder misin miniğim?" Barış'a sıkıca sarıldığımda o da beni sımsıkı sarmıştı. "Özür dilerim böyle hissetiğin için. Ama seni çok seviyorum. Bebeğimizi de seviyorum. Ve ikinizin arasında o dengeyi sağlamakta zorlanıyorum. Ama söz veriyorum bundan sonra daha dikkatli olacağım."
"Barış." "Söyle benim güzelim." Barış'ın gözlerine bakıp gülümsedim. "Bizim canımız elma istedi." "Elma? Alayım birtanem." "Ama böyle kırmızı olsun boyu da bu kadar olsun." "Özellikle bu kadar mı?" Elimle gösterdiğim şekli taklit ederken onayladım. "Özellikle o kadar istiyoruz. Alır mısın bize?" "Alırım birtanem. Hemen gideyim o zaman ben." Onu başımla onaylarken hızlıca üzerine düzgün bir şeyler giymişti. Kapıdan çıkacakken onu uyardım. "Özellikle bu boyda olsun ama." Barış dudağıma bir öpücük kondurduktan sonra beni onaylamıştı. "Hemen geleceğim istediğin gibi elmalarla."
Barış giderken ben de yatak odasına ilerleyip aynada kendime bakıp gülümsedim. Sonra karnımı okşadım bir süre. Yüzümdeki gülümseme solarken kendime bakmayı sürdürdüm. "Sen gelmeden önce her şey daha güzeldi. Ben de daha güzeldim. Sinirimi bozuyorsun. Sürekli bir şeyler yemek istiyorsun ve senin yüzünden kilolu bir kadın oluyorum. Ben böyle güzel değilim, baban senin yüzünden sevmiyor beni." Aynanın karşısında oturup ağlamaya başladım. "Tam benimle ilgilenecekken hemen araya giriyorsun, sen kıskanç bir bebeksin. Ve annen artık seni sevmiyor."
Karnıma bakarken derin nefesler aldım. "Barış'la aramı bozamazsın ama. O beni çok seviyor. Seni ikimiz de sevmiyoruz, istemiyoruz. Barış bile beni sevdiği için katlanıyor sana. Git içimden istemiyoruz seni." Bir süre orada öylece oturup ağladıktan sonra Barış geleceği için kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Aynadaki kendimi izleyip mutlu bir insan halime döndüm. Kapı çaldığında ise hemen gidip açtım kapıyı. Barış'ı görünce kocaman gülümsedim. Bana uzattığı papatyalar ile daha içten gülümsedim. "Bence papatyalar çok narin ve asiller. O yüzden hayatımda gördüğüm en narin ve en asil kadına papatya almak istedim." Gözlerim ışıltıyla ona baktığında çiçekleri alıp sımsıkı sarıldım ona.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MECZUP
Fiksi Penggemarİki hasta ruh birbirinde tedavi olabilir miydi? Kim bilir belki de her şeyin ilacı bazen zaman değil, seni sevecek bir kişidir. "Bu iyiydi işte. Seninle eğleneceğiz biz bundan eminim artık." "Burada fazla kalacağımı zannetmiyorum."