Üzerime hızla atladığında sırtım duvara çarptı. Kolunu boğazıma dayadığı ve sinirli görünen yüzünde bir sırıtma belirdi. Sol elimle boğazını sıkarken o da benim boğazıma baskı yapıyordu. "Hala direnecek misin?" diyerek sordu ve beni duvara daha da yapıştırdı. "Elbette." dilimi dişlerimin üzerinde gezdirip üzerimden ittirdim ve dirseğimi burnuna geçirdim. Yumruğunu akciğerlerime geçirdiğinde her ne kadar nefesim kesilse de hızlı bir tekme savurup dengesini kaybetmesine neden oldum. Telefon sesi evin içine yayılmıştı ve bu sesle dikkatim dağılmıştı.
Kerem Birlik, boynuma kolunu bastırdığında ellerim onun kolunu tutup gevşetmeye çalışıyordu. Konsantre ol, Beren. Beni yere sertçe vurduğunda hızla ayağa kalktım."Bundan emin misin?" diye sordu.
Göz göze gelmiştik ve bana kızgın bir boğa misali bakıyordu. Kırmızı pelerin sallamıyordum halbuki. Zaten boğaların pelerinin rengine hücum ettiği falan da yoktu. Bir düşencesizce karşınızda biri size bir cisim sallıyor ve de o büyük arena da ki uğultu sizi çıldırtmaz mı?
"Oldukça..." diyerek sırıttım.
Kolunu tutup hızla çektim ve ağırlığı hafifleterek yere savurdum. Ayağa kalktı ve kaşıma yumruk attığında hızla toparlandım ve kolunu geriye çekip kırma pozisyonuna getirdim. Tabi elimden kurtulmuştu ve kenarda duran masanın üzerinde ki vazoyu kafama vurmuştu ve ardından bir tekmede duvara yapışmamı sağlamıştı. Ama farklı bir acıydı bu. Sanırım şu içkilerin yer aldığı camdan rafların olduğu duvardı. Üzerimde ki mini etek beni rahat ettirmiyordu. Cekette ayrı bir problem olmakla beraber şu topuklu ayakkabıları Kerem Birlik'e yedirmek istiyordum.
Yerden doğrulmaya çalışırken saçlarımdan kavrandı ve ceketimin ucundan tutarak beni kaldırdı. Sanırım az önce dayak yedim. Geri alalım ben dayak yemem.
Evet şu salonun ortasındaki süs için konulmuş cama doğru beni fırlatmıştı. Saçlarım tokadan kurtulup önümde isyan edercesine yıkılmıştı.
Cam etrafıma yayılmış ve susmak bilmeyen telefon sesi hala evde değerini koruyordu. Yüzümdeki kanı hissedebiliyordum.
Ellerimle yerden destek alacakken telefon sesi durmuş ve Kerem Birlik elindeki silahı şakağıma dayamıştı.
"Seni öldürmemem için bir neden söyle." diye sordu.
"Bence öldür. Öldürmezsen senin zararına olur." diyerek dişlerimi sıktım. Bir eliyle boğazımı sıkıyor diğeri ise tetikte bekliyordu. Uzun olan saçları önüne düşmüştü.
"Öyle mi düşünüyorsun?" dedi sakin ses tonu ile. Elini gevşetmiş ve bunu bilerek yapmış olduğunu sanmıyordum.
Karnına dirseğimi geçirip elleri boğazımdan kaymıştı. Silahı tutup ellerime aldığımda namlunun ucu Kerem Birlik'i gösteriyordu.
"Dediklerini yapmayacağımı bilmelisin ve dediklerimi yapman gerektiğini kavramış olmalısın." Alay kokan sesim beni bile sinir etmişti.
Ellerini havaya kaldıran Kerem Birlik:"Şimdilik sen kazandın." diyerek geriye doğru yürüdü. Ne yaptığını zannediyordu bu adam?
Pencerenin önünde durduğunda ellerine cebine soktuğu ve aynı anda işaret parmağım tetiğe bastı. Kerem Birlik ile birlikte kurşunda gitmişti. Kerem Birlik kendini pencereden dışarıya bırakmıştı.
Öksürmeye başladığımda ne olduğunu anlayamamıştım. Fakat odayı kaplayan duman bacaklarıma emir vermiş ve koşmaya başlamıştım.
Duman genzimi yakıyor bunun ile birlikte nefes aldırmıyordu. Kapıyı ulaştığımda aklıma köpeğim gelmişti. O da evde miydi yoksa? Geri dönüp dumanın içine daldım. En uçtaki odaya girdiğimde buraya daha uğramayan sis tabaka beni sevindirmişti. Köpeğim kuyruğunu sallayarak bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...