Kadebostany- Castle in the Snow
Kulübenin içerisi serin olmaya başlamıştı. MIT'e yakalanmamak için bu kulübenin içerisinde kalmaya karar vermiştim. Mert Aksan da buna karşı gelmek yerine köşesine çekilmişti. Sigarası kalmadığı için birkaç kere homurdanıp kulübenin içerisinde volta atmıştı. Ayağımdaki ıslak ayakkabıları kenara koyup, çantamın içerisindeki Converse ayakkabıları ayağıma geçirmiştim. Tabi bu üşümüş olmama engel değildi. Yağan yağmur bizi buraya hapis ederken havayı serin bir hale sokmuştu.
Bacaklarıma doladığım kollarım ısınmam için ilk adım sayılırdı. Düşüncelerim beynimin içinde tohumlar bırakıyordu. Mert Aksan sıkıntı ile iç çekti. Konuşmak için ağzını açtığında sigara ile ilgili bir şey söyleyeceğini düşünüyordum.
"Hayatını bana anlatır mısın?"dedi garip bir tınıyla. Ona doğru çevirdiğim başımı önüme doğru tekrar çevirdim.
"Elbette, hayır."dediğimde bağdaş kurduğu bacaklarını uzattı.
Birkaç dakika sonra ellerimi örtmek için çekiştirdiğim polarıma göz attım.
"Hatırlıyor musun?"dedi ona bir bakış attım. Fakat ne demek istediğini anlamadığım için dudaklarımın arasındaki 'Neyi?' sorusu istemsizce çıktı.
"Okulda..."dedi ve boğazını temizledi.
"Kantinde seninle bir konuşma yaşamıştık."dediğin de onu onaylarcasına kafamı sallayıp onayladım."Salak biriydim. Seni babamın yolladığını sandım. Kıvanç ile sorunlarımız vardı. Duygu onun kardeşiydi. Birbirimizden intikam almaya çalışan aptalların tekiydik."dediğinde ona alaylı bir cevap vermek için dudaklarımı araladım. Fakat o devam etti.
"Aptallık, büyük aptallık. Seni babamın gönderdiğini düşünmem tam bir aptallık. Senin gelmenle Kıvanç'ın beni bara çağırması falan kafamı çok karıştırdı."dediğinde bağdaş kurup ona doğru döndüm.
"Hiçbir şeyden haberim yokmuş."dedim kısık çıkan sesimle. Boğazımı temizleyip, ekledim.
"O zaman sadece babanı, Hakan Kaya'yı öldürmek istiyordum. Alev Taşkın'ın bir piyon olduğunu öğrendiğimde ve de Kerem Birlik'in annemi ve abimi öldürdüğünü öğrendiğimde bir yıkım hissettim."dedim.
"Kafamın içi bitmiş durumda."dedi ve bakışlarını yerden çekip gözlerime dikti.
"Bu oyunda neden var olduğumu bile bilmiyorum. Hepimizin birbiri ile bağlantılı olması bile korkunç değil mi?"diye sordu. Kemikli parmaklarıyla şakaklarını ovmaya başladı.
"Nasıl olur? Hala inanamıyorum. Babama inanamıyorum. Bu işin içinde çıkmaza doğru sürüklenmek beni ürkütüyor."dediğin de duygusuz sesim ahşap kulübede ilerledi.
"Kerem Birlik'in ailesini bulup onu haklayalım."dediğim de,
"Sen kimsin ve Beren Su Çetin'e ne yaptın?"diye sordu. Omuz silkip onu cevapladım."Sorun çıkmaması için uğraşıyorum."
"Sence buradan çıkmalı mıyız?"diye sordu. Gözleri kulübenin kırık camından görünen güneşteydi.
"Bu geceyi burada geçirmek istemesem de burada kalacak gibiyiz."dediğimde o da cevap olarak:
"Gece buradan tüymeliyiz."dedi."Tehlikeli."diyerek konuştum.
Aklımdaki çoğu soru cevaplansa da kimse beni büyüten ailemin kimin öldürdüğünü bilmiyordu. Bu da beni başka bir çıkmaza sürüklüyordu. Akciğerlerime dolan hava ile beraber hızla ayağı kalktım.
Gözleri ile beni takip ettiği için el ayasını yere koydu ve doğruldu.
Ona bakışlarımı çevirip hızla konuştum."Dışarıyı kontrol edeceğim. Burada kal."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...