Kendinden Kaçmak
Tren garı
Saat: 14.54
"Neden sadece ikisi gidiyor?"diye sordu Yağmur, Batuhan'a doğru ve:"Trenlerden nefret ediyorum. Adamın biri beni rahatlıkla buradan kaçırdı."diyerek sitem etti.
"Bilmiyorum."diye cevapladı Batuhan sesindeki endişe ile. Konuştukları her şeyi duyuyordum ve canımı sıkıyordu. Mert ile gitme sebebimi açıklamıştım. O, bu yolculuğu hak ediyordu. İntikamımı ondan da bu şekilde alacaktım. Tabi onlara bu nedeni söylemiştim. Fakat Mert'in dahi bilmediği bir olay vardı ortada. Fakat bunu ona söyleyerek başına buyruk davranıp beni engellemesine izin veremezdim. Kıvanç yanıma gelip:
"Biliyorsun, senden hoşlanıyorum."dediğinde gözlerimi kıstım. "Ah, hadi ama eskisi kadar öyle bir saplantı ortada yok."diyerek devam etti.
"Beni doğrayacak gibi bakmayı kes."dediğinde çarpıkça gülümsedim ve: "Eğer..."dediğimde boğazımı temizleyerek devam ettim.
"Seni doğramamı istemiyorsan başkasıyla beraber olduğunu bilmem gerek."diyerek bakışlarımı Miray'a çevirdim. Yanındaki abisi ile konuşuyordu ve kavga edecekler gibi görünüyordu.
Kıvanç bana doğru döndü ve:"Sen ne zamandır çöp çatanlık işine giriştin. Nerede bizim ölüm meleğimiz?"diyerek sordu. Onu küçümser gibi baktığımda ellerini ben suçlu değilim gibisinde kaldırıp geri geri yürüdü.
Ceren yanıma geldiğinde bakışlarımı boş tren rayından çevirdim.
"Sadece senden son bir şey istiyorum."dediğimde kafasını onaylarcasına baktım.
"Köpeğime dikkat etmeni senden isteyebilir miyim?"dediğimde gülümseyerek kafasını salladı.
"Orada sizi takip ediyor olacağız. Batuhan, seni korumak için elinden gelenin en iyisini yapacaktır."dediğinde onu onaylarcasına kafamı bir kere salladım.
"Neden Mert ile gidiyorsun?"dedi. Ani sorusunu ne ben ne de kendisi bekliyor gibiydi.
"Bilmen gerekmez."diyerek omuz silktim. Burak hızla yanıma geldi ve sarıldığında hala eski beni gördüğünü biliyordum. Kollarımı ona dolayıp usulca fısıldadım.
"Senin hatan değildi, o yüzden affedildin."diyerek onunda ailesinin gerçek ailesi olmadığına iyice inanmıştım.
"Sonunda be."diyerek rahat bir nefes aldı. Miray arkasından gülümserken geçen hafta Miray ile yaptığım konuşma aklıma geldi.
"Onu özlüyor musun?"diye sordum ani bir şekilde. Miray ise sakinliğini koruyarak seranın mermer yerine oturdu ve camdan dışarı baktı. Eli her zaman taktığı at figürü kolyesindeydi. Bunlardan iki tane olması Mira öldüğünde onun kolyesini vermem ile meydana gelmişti. Kolyelerden birini çıkararak şaha kalkmış at figürünü eliyle okşadı.
"Ölüm."dedi ve yutkundu Miray. "Aslında çok kolay."dediğinde gözlerini bana çevirdi. Onun yanına otururken usulca soludu.
"Ama arkanda bıraktığın insanlar için acıdan başka bir şey değil."diyerek devam etti.
"Onunla çok kavga ederdik. Fakat bunun aksine çok da iyi anlaşırdık. Beren o senin yüzünden ölmedi."diyerek gözlerinin dolmasını engelleyemedi. Sesinin çatallaşması da buna ilave olurken devam etti.
"Yiğit, hak etmişti. Sana bulaşmamalıydı. Fakat kendisi gelmesi gerekirken o bizi sürükledi. Tabi biz de bunun eğlenceli olacağını düşünen iki aptaldan başka bir şey değildik."dedi.
"O ölmeseydi."dedi ve yutkundu ve başını kaldırdı. "Ben asla yabancı birini kardeşi olarak görmeyecektim."dedi ve elindeki kolyeyi bana uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...