Mültimedia da kendi ellerimle hazırladığım video sizleri bekliyor.
Leylak kokusu
Ellerini, terden ensesine yapışmış saçlarının arasından geçirdi. Kerem Birlik'e göz ucuyla baktı ve yanına yaklaştı. Adımlarından çıkan ses, sanki dünyada ondan başka bir ses olmadığını hissettiriyordu. Sol dizinin üzerine çöküp silahını Kerem Birlik'in yüzüne dokundurdu. Kerem Birlik soğuk metalle irkildi.
Beren'in dudakları, Kerem Birlik'in kulağına yaklaştı ve önüne düşen saçları yüzünü kapattı.
"Yaşayacaksın."dedim fısıltılı çıkan sesimle. "Kurşun, kemiğine isabet etti."dedim hızla.
"İyileş ve aileni bul."dediğimde öksürdü ve elini yaraya daha da bastırdı.
"Sen inanılmaz zekisin."dediğinde gözlerim kısıldı. Güçlü olacaktım.
Derin bir nefes alıp:"Her şeye yeniden başla."dedim ve doğruldum. Beni dışarıdan izleyen adamlar olduğunu biliyordum. Ahmet Gök'ün peşine düşme sırasıydı şimdi. Odadan çıkarken aşağıda sesler meydana geldi. Adamlardan biri elini kulağına götürüp diğerlerine:
"Ölmüş."dediğinde boğazımı temizleyip son basamağı gürültü ile indim. Elimdeki silah dizime çarpıyor ve bu hala yaşadığımı ispatlıyor gibiydi.
"Cesedi ortadan kaldırmayın."dedim. Bana deliymişim gibi bakmaları ile birlikte:
"Ona söyle bu benim isteğim. Onu ben öldürdüm ve icabına ben bakarım."dediğimde adam cümlelerimi karşıya iletti. Birkaç saniyenin ardından beni onaylayıp dışarı çıkmak için hareketlendiler. Elim titriyordu ve karşımdaki kapıdan Mert Aksan'ı görmem ile gözlerim yanmaya başladı. Silahım parmak uçlarımdan kayıp yere düştüğünde Mert Aksan önümde durdu ve yüzümü incelemeye koyuldu. Elleri ile kollarımı kavrayıp beni ayakta tutmaya çalışıyor gibiydi.
Güçlü olmak, acıyla mümkün değildi. Güçlü olmak, acıya ne kadar dayanabileceğiniz ile ilgiliydi.
Mert Aksan'a bir adım yaklaştı ve burnuma dolan leylak kokusu ile bedenim dikleşti. Kendimi onun kollarının arasında bulmayı hiç düşünmemiştim. Elleri sırtımdaydı, sol kulağım onun ritmik bir şekilde atan kalbini dinliyordu. Tek eli saçlarımı bulduğunda ondan bu şefkati beklemediğimi hissetmiştim.
"Öldü mü?"dedi çatallaşan sesi ile. Bu iki kelimeyi söylemekte zorlanıyor gibiydi. Yutkundum.
"İlk kez birini dinledim."dedim çatlamış dudaklarımın ardından.
"Güçlü insanlar affeder."dedim kulağımı göğsünden çekerek. Elini saçlarımdan indirmek zorunda kaldığında dudaklarımı ıslattım.
"Affettim."dedim kulağına doğru eğilerek. Kısık çıkan sesimle sırtımdaki eli daha da sıkılaştı ve yüzüne tebessüm yerleştirdi. Onu ilk kez içten bir şekilde gülerken görmüştüm. Bu benim geri çekilmemi sağlayıp: "Güçlüydüm, ilk kez."dedim hızla.
"Fakat bu bana inanılmaz bir acı hissettiriyor."dediğimde ellerim titremeye devam ediyordu. Mert Aksan gözlerimle teması kaçırmadan yaklaştı, titreyen ellerime dokundu. Beni kendine doğru çekerken içimdeki anlamsız gelen yoğunluğu dudaklarımda son buldu. Dudaklarım onun ince fakat biçimli dudaklarının üzerindeydi. Karşılığı yoktu. Küçük bir dokunuştu, bir tutkusu yoktu. Geri çekildiğinde:
"Onu buradan çıkarmalıyız."dedi gözlerimi kaçırıp dışarıda çiseleyen yağmur tanelerinin ardından kendi yansımamı gördüm. Dimdik duruyordu vücudum fakat içimdeki harabenin üzerindeki açık yaraları kimse görmüyordu. Sol omzumdaki Anka Kuşu soğukça kanatlarını gerdirdi. Bu dik olan vücuduma bir ağırlık bindirdi. Dudaklarımdaki leylak kokusunu hissediyordum. Küçük bir dokunuşun beni bu kadar etkilemesi gerilememe neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...