22

1.8K 119 5
                                    

Ağaçların arasında bir patika yolda ilerliyordum. Sabahın keskin soğuğu vücudumu sızlatıyordu. Toprak zeminin üzerindeki yapraklar ve tozlar havalanıyordu. Patika yoldan anayolu görmüş ve süratimi artırmıştım. Kaskımı takmadığım için saçlarım yerinde durmuyor, havalanıyordu.

Anayola ulaştığımda karşı yoldan geçen ambulanslarla gözlerimi kısarak ilerlemeye başladım.

Ağaçların kenarına park edilmiş üç motosiklet ve bir arabayı görmem ile yolun kenarına park ettim.

Gökhan arabadan indi ve yanıma doğru yürüdü.

"Arabaya bin, konuşalım." dedi etrafını kontrol ederken.

Onaylar şekilde kafamı salladım ve motorumdan inip arabaya yöneldim.

Arabanın arka koltuğuna yerleşirken Gökhan konuşmaya başladı.

"Seni götüreceğiz. Biz paramızı alırız. Sonrası da umurumda değil. Sadece gidene kadar sorun çıkarma."

"Bir şartım var. " diyerek laflarını kestim.

"Nedir?" diye soru sorduğunda kaşlarını kaldırmış ve ellerini dizlerinin üzerine yerleştirmişti.

"Şöyle ki, yanımda bir silah istiyorum ve motorumda orada olacak." dediğimde yüzünü ovaladı ve:

"Tamam. Arabada kal." dediğinde itiraz etmedim.

Arabadan inip motorların yanlarında olanlara emirler verip sürücü koltuğuna oturdum. Arabanın arka camından baktığımda motosikletime biri biniyordu.

Pekâlâ, başlayalım.

Yaklaşık yarım saattir yoldaydık. Şehir değiştireceğimizi anladığım da kaşlarımı çatıp yolu izlemeye devam ettim. Elimdeki kurumuş kanların çıkması için ovalıyordum.

Gökhan :" Birazdan gözlerini ve elini bağlayacağız. Sana yardım ederek bizde başımıza belayı alıyoruz. Anlamamaları gerekli." dediğinde dikiz aynasından bana bakan gözlere bakıp kafamı çevirdim.

Sağa doğru çektiğinde arabayı kapım açılmış ve ellerime ip geçirilmişti.

Gözlerimi bağladıkları siyah bezden dolayı hiçbir şey görmüyordum.

Güvenmek zorunda olmak!

"Şimdi, baygın gibi numara yapacaksın. Seni sürükleyeceğiz."

"Sizi bulacağım." diyerek sırıttım.

Araba tekrar çalıştığında sessizlik devam ediyordu.

... 576, 577, 578, 588

"Geldik." Saniye sayma işini bırakmış ve rolüme bürünmüştüm.

Kapım açıldığında koluma giren iki kol ile sürüklemeye başladım. Havanın esintisi kesildiğinde içeriye girdiğimizi anladık. Yanımdaki adamdan biri belime uzanıp silahımı çekti.

Önümde duran başka biriyse üzerimi aramaya koyuldu.

"TEMİZ!" dediğinde yürümeye devam ettik.

Birkaç dakika sonra ve yüz adım sonra biri belime destek olup belime silahı yerleştirdi ve bir yere uzandı.

Gıcırtı çıkararak bir kapı açılmıştı. İçeride birçok insan olduğunu tahmin ediyordum.

"Bu o mu?" dedi biri. Ona cevap olarak birisi de:
"Evet, bu o. Beren Su Çetin."

"Nasıl yakalamışlar onu?" dedi bu iki sesten daha farklı adam.

B.S.ÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin