"Ne demek istiyorsun sen?" diyerek üzerime yürüyen Alev Taşkın elini havaya kaldırdı ve yüzüme inen parmaklar ile başım yana savruldu. Gerçekten mi? Beni böyle yenebileceğini mi sanıyor? Eğer öyleyse çok yazık.
Sırıtarak kafamı kaldırdım ve yanımda ki sandalyelere gözlerimi çevirdim. Batuhan, Burak, Kıvanç, Mert, Yağmur, Mira, Miray ve şu mahzendeki genç çocuğu görebilmek için gözlerimle taradım. Genç çocuk hariç tam kadro buradaydı.
Önümde ki kırmızıya bürünmüş Alev Taşkın' a baktığımda yüzü bembeyaz kesilmiş fakat bakışları oldukça tehlikeliydi. Bakışlarını etrafımızda sandalye de oturan kafalarına siyah bez geçirilmiş olanlardan Yağmur'un yanına yürüdü. Kafasındaki bezi çekip çıkardı ve sarı saçlarından tutup geriye çekti.
"Konuş Su." dedi dişlerini sıkarak.
"İsmimi senin iğrenç ağzına alma
" dedim tek solukla."Dersem ne olur?" Yağmur'un uzun sarı saçlarını bırakıp sandalyesinin önünde durup tokat attı. Gözlerimi kısmak ile yetinmiştim. Yağmur'un gözleri dolmuş ve ağlamamak için büyük bir çaba harcıyordu. Alev, tepkimi ölçmek için döndüğünde omuz silkip bakışlarımı Ceren Işıldar'a çevirdim. Duvara kollarını göğsünde birleştirerek yaslanmış ve gözlerini yerden bir saniye bile ayırmıyordu. Alev Taşkın boğazını temizleyip ikizlerden birinin yanına gitti. Siyah bezi çekip çıkardı ve sandalyenin arkasında ki adama işaret verdi. Adam takım elbisesinin kırışmasını istemiyormuşçasına usulca silahını belinden çıkardı ve ikizin kafasına dayadı.
"Beren Su !" diyerek sesini yükseltti.
Ardından bir işaret daha verdi. Sandalyede gözleri bağlı olan herkesin gözlerindeki bez çıkarıldı. Tüm gözler beni bulduğunda silahın horozundan çıkan ses ile ikize döndük. Yutkundu Mira. Sanırım Mira idi. Gözleri doldu.
"Ne demek istedin?" dedi Alev Taşkın .
"Anlamadın öyle mi? Bu kadar aptal olmamalıydın." dediğimde Alev Taşkın Mira'nın arkasındaki adama onay verdiğinde silah gürültü ile patladı. Mira, sandalyesi ile beraber devrildi. Gözlerimi usulca yumup kafamı çevirdim.
Çığlık...
"Mira!" dedi diğer ikizi. Yutkundum ve mırıldandım.
"Öldü."dediğim de Ceren dayandığı duvarın bir kaç adım önüne gelmiş ağzı açık bir şekilde yeri bulayan kana bakıyordu. Yağmur tuttuğu gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Kıvanç gözlerini yere dikmişti. Burak ise Mira'nın yerdeki cesedine korkusuzca bakıyordu. Mert de gözlerini bana dikmiş dudağını kemiriyordu.
Ölmüştü. Kan! Yalnızlık iyi idi.
Hem de oldukça...
Alev Taşkın önümde durdu ve:
"Sıra kim de olmalı sence?" diyerek çenemi tutup yüzüme baktı.
"Ben de" dedi Miray gözlerini yumarak... Alev, Miray'ın arkasındaki iri adama işaret verdi. Silahın horozunun sesinin duyulmasıyla beraber usulca:
"Öldür. Onu da öldür. Yalnız kalmak istiyorum." cümlesi dudaklarımdan döküldü.
"Bu kadar bencil olmamalısın Beren." dedi gülümseyen Alev Taşkın.
"Oldukça bencilim." Gözüm yerdeki Mira'nın cesedine takıldı. Koyu 'kırmızı' kanın yansımasında kendi yüzümü görüyordum. Kafamı çevirip tetikten çıkan sesi duymayı bekledim. Miray'ın da bedenini görmeyi bekledim. Ama olan sadece benim alnıma dayanan namluydu. Bakışlarımı silahı tutana çevirdim.
Ceren titreyen eline sahip olmaya çalışıyordu. Ama oldukça başarısızdı.
"Onu öldürebilir misin?" dedi alaycı tonda Alev Taşkın.
Gülümseyerek: "Bunu yapamayacak kadar aciz." diyerek Ceren'i kışkırttım.
Horozu çekti ve parmağını tetiğe getirdi.
"Beren." dedi Mert'in sert sesi.
Gözlerimi onu çevirdim ve ağzını araladı.
"Ah ama çok duygusal. Gözlerim yaşardı." dedi Alev Taşkın.
Gözlerim bir an ona takıldı ve geri Mert'e baktım.
Gözleriyle herkese teker baktı, bana bakarak kendini geriye attı ve ağzında "Koruyun kendinizi." döküldü. Bağlı olmayan ayaklarımla Ceren'in karnına tekme atıp sandalyeden geriye düştüm ve odanın içini silah sesleri dolmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...