42

1K 94 6
                                    


Soluğumu verdiğimde önüme düşen saç tutamı havalandı ve tekrar yüzümün üstüne düştü. Ateş sesi kesilmişti. Sadece tek bir kurşun gelip camdan bilgisayar ekranını bulmuştu. Hızlıca yatak odasına sürünerek gitmeye çalıştım. Pekala köpeğim yanıma gelmiş o da pısmıştı.

"Beni dinle Köpek." gözlerinde bir hüzün vardı. Tasmasını boynuna geçirirken derin nefes alıyordum. İlk kez bu kadar heyecanlanmıştım. Köpeğik şuan olmasa hiçbir şeyi umursamazdım. Hızlıca köpeğimi kucağıma aldım.

Yatak odasında ki balkon küçük bir sokağa bakıyordu. Evler oldukça birbirine yakındı. Diğer balkon ile arada yaklaşık beş-altı metre vardı. Köpeğime baktığımda kapı çaldı ve acele ile diğer balkona köpeğimi geçirirken büyük bir zorluk yaşamıştım.

Kendim oraya asla geçemezdim. Köpeğimin gözlerine bakıp gitmesi için el işareti yaptım. O, zeki bir köpekti. Oturdu ve kapı tekrar gümbürtü ile çaldı. Önceden hazırladığım çantayı kollarıma geçirdim ve balkona çıktım. Silah sesi tekrar geldiğinde hızla balkonun kenarından sarktım ve pervaza tutunarak diğer balkona ulaşmaya çalıştım. Kahverengi binanın kenarlarını tutunurken tırnaklarım acıyordu. Evin içinde gürültü geldiğinde dişlerimi sıkıyordum. Tırnaklarım kiremit geçtiğinde soluğumu tuttum. Gözlerimi yumup içerdeki kırılan ve etrafa saçılan eşyaları duydum. İçerde kalmamamım nedenleri :

-Kaç kişiler bilmiyorum.

-Dışarıdan herhangi bir saldırı olabilir.

-Silahım her ne kadar belimde de olsa da şehrin ortasında susturucu olmadan ateş edemezdim.

-Köpeğim var.

Sesler az aldığında ben de kendimi diğer balkona atmak için hamle yaptım. Büyü bir gürültü koptu. Camlar patladığında da ellerime hücum etti. Ellerim yanıyordu. İçeriye bomba mı atmışlardı? İnanılmaz. Şehrin ortasında? Nefesimi verip kenardaki balkona atladım . Hemen yanında yangın merdiveni yer alıyordu. Bu yangın merdivenleri olmasa halim ne olurdu, bilmiyorum. Ellerime batan camları düşünmeden balkona atladım.  İnsanlar apartmanın dışarısına çıkmış ve korkuyla etrafa bakıyorlardı.

Yangın merdivenlerinden acele ile inip yan apartmana koşmaya başladım. Boş olması işime yaramıştı. Daha yeni yapılmış ve kimse daha oturmuyordu. Hızla merdivenlerden çıkarken köpeğimin havlama sesini duydum. Pekala, o iyi olmalı.

Köpeğimi bulduğumda yerde yatıyordu. Tüylerine bulaşmış kan beni yanına çömeltmiş ve kucağıma çektirmişti. Köpeğimin bacağına cam girmişti. Bulunduğumuz apartmandan sıçrayan cam onu da bulmuştu. Hızla kucağıma alıp ayaklandım. Merdivenleri nasıl çıktıysam öyle inmeye başladım. Kendimi sokağa attığımda polis ve ambulans olay yerindeydi.

Çaresizlik.

Ambulans orada ama gidersem bitebilirim. Gitmezsem köpeğim ölebilir. Ellerim kan olmuş ve sahip olduğum tek şeyde ellerimde can veriyordu. Gözlerini zorlukla açık tutmaya çalışıyor. Tüyleri ıslak kan olmuş ve çok kötü bir yarası vardı. Kolumun kavranmasıyla beni çekiştiren kişinin arkasından gitmem aynı anda oldu. Ayaklarıma yön veremiyordum. Köpeğim ölebilirdi.

Apartman dairesindeydim yine. Kapüşonlu bir çocuk beni buraya getirmişti.

"Onu bana ver." dedi kucağımdaki köpeği göstererek.

Kapüşonlu çocuğun arkasındaki dürbünlü silah benim yaşadığım daireyi gösteriyordu. Kapüşonunu çıkarıp hızlıca yanıma geldi ve bir hamlede onu aldı. Hiçbir şey yapamadım ilk kez. Üstüm kan içinde ve bana ateş edenin yanındaydım. Sanırım bir de şok geçiriyor olmalıydım. Yutkundum ve derin bir nefes aldım. Ellerime bulaşan kanı üzerime silerken kapüşonlu çocuğun peşinden gittim.

"Kal orada Beren. Ona yardım etmeye çalışıyorum. Birazdan anlayacaksın. Sadece beş dakika ver." dedi. Dikleşip apartman dairesindeki keskin nişancı tüfeğine baktım. Aman ne güzel güvenirim ya(!)  Ne yapıyordu ki o paravanın arkasında?

Tam hareketlenecekken arkamda boğazını temizleyen birini duyduğumda topuklarımın üzerinde döndüm ve bana bakan mavi gözler ile yere ayağımın altından kaydı. Sanırım bu kadar acı fazlaydı.

Vücudum sızlıyordu. Sızlanmakla beraber ilk kez uyuşturucu istemişti beynim. Gözlerime sanki bir tabaka daha düşmüştü. Uyanıktım ama vücudumdaki hiçbir şey kontrolümde değil gibiydi. Bu oldukça can yakıcıydı. Fazlası ile. Kalbimin tam üstümde alevler yükselmiş ve genzime kadar ulaşmıştı. Ağzımdan çıkıp her yeri alevlere boğacak gibi. İnanılmaz bir şekilde yanıyordum. Parmak uçlarım alev alevdi. Saç diplerim alev alevdi.

Cehennem ateşim, nefes kesiciydi. Belki de boğazımdan bir haykırış kopmuştu.

Korkmuyordum, sadece düşüncelerimi durduramıyordum.

Ya şimdi ne olacaktı? Artık bir sonu olmalıydı, bu cehennemin. Sanki yok olmak için var olmuştu, bedenim. İzi kaldı ruhumda, alevlerin. Nasır tuttu, bilinmezliklerim.

Benim babam mıydı o adam? Bana ateş eden? O, benim babam mıydı? Mustafa Çetin miydi? O adam...

B.S.ÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin