Tam olarak 20 sayfa... Aksiyonu bol bir bölüme sevinirsiniz, umarım. Yorumlar gelmeye başlasın. MÜLTİMEDİA da da bu bölüm ve diğer bölümler için yapılan bir videomuz var izleyin ;)
Mert'e bir bakış atıp çıplak kolundan tuttum.
"Zevzekliğin yeri değil." Diyerek kapıyı açıp koridora göz attım. Rutubet kokuyordu.
"Ceren bize araç sağlayacak."dediğinde kaşımı kaldırıp,
"Aferin."dedim şaşkınlıkla ve koridorda onu çekelemeye başladım. Birkaç adım sesi duyduğumda bu uzun koridordaki diğer başka bir zindana girmek için hamle yaptım. Fakat Mert kolumu tutup beni başka bir kapıdan içeri sokmuştu bile.
Bu adam beni deli ediyordu. İki adamın ayak sesleri yaklaştıkça artmaya başladı.
Bulunduğumuz odanın önünden geçerlerken:"Gidelim içeridekilere biraz yardım edelim. Çorbada tuzumuz olsun."dedi birisi diğeri ona sesli bir kahkaha atarak cevap verdi.
Mert Aksan'a dönüp baktığımda tek eli demir kapıda iken diğer eli ise benim kolumdaydı. Kolundan kurtulmak için eline dokundum ve elini ittirdim. Bu hareketimle bakışları bana çevrilmişti ve ağzından çıkan saçma soru benim kaşlarımı çatmama neden oldu.
"Üşüyor musun?"dediğinde bakışları ellerime kaydı. Ellerim her zaman soğuk olurdu. Güneşli hava da bile. Ama bunu ona söylemeye niyetim yoktu.
Odanın içerisine daha yeni dönüp bakmıştım ve içeride doktor önlükleri ve dosyalar falan vardı. Bir depoyu anımsatıyordu.
"Beren sana bir soru sordum."dedi Mert Aksan dişlerini sıkarak.
"Evet, duydum."diyerek onu başımdan savmaya çalıştım.
"Sen iflah olmazsın."diyerek odanın içerisine yürüdü ve demir rafların arasından herhangi bir dosyayı seçti.
Ona kaşlarımı çatarak baktım ve önlüklerden birini elime aldım. Hızla üzerime geçirdim.
Saçlarımı önlükten kurtarırken Mert elindeki dosyayı hızlıca yerine koydu ve sırtını o gördüğümde şaşkınlığımı gizlemek için kendimi zor tuttum. Sırtındaki dövme kanımı dondurdu ve ona doğru yönelmemi sağladı. Daha önce görmediğime inanamıyordum.
İki silah ve ikisi de birbirine sırt vermiş durumda... Namlular yukarı bakıyor ve tetiğin hemen oradan kanat var ve bu dövme müthiş gözüküyordu.
Parmağımı kanatlardan birinin üzerinde gezdirdim. Aynı anda Mert'in sırtı kasıldı. Kanadın üzerinde sol işaret parmağımı gezdirip silaha doğru hareket ettirdim. Müthiş güzeldi. Mert hızla hareket etti ve üzerine bir önlük geçirdi.
Önlüğün yakalarını düzeltirken odanın içindeki tek masaya doğru hareketlendim.
Bacağı eğrilmiş masanın üzerindeki kare gözlükleri elime alıp Mert'e uzattım.
"Saçlarımla yüzümü gizleyebilirim. Ama sen kabak gibi ortadasın ve tişörtünde yok, önünü ilikle."dediğimde çarpıkça gülümsedi ve dudaklarını yaladı.
"Kaslarımdan utanmıyorum Beren, sende utanmamalısın."dediğinde gözlerimi kıstım ve: "Mert, o övdüğün kasların da morluklar var ve buradaki herkesin tırnak içinde söylüyorum kıyafetleri var."diyerek uzun bir açıklamada bulundum. Onaylarcasına kafasını salladı ve önünü ilikledi.
Gözlükleri elimden alıp kahverengi irislerine yerleştirdi.
Onun eline raflarda bir dosya uzattığımda elini dosyanın yukarısına uzattı. Dosyayı yukarı kaldırdım ve aynı zamanda o da elini kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...