"Güç, bedenin her yerindeki kasılmalar ve yüksek adrenalin. Hissettiği bu. Kollarında yatan bir insan fakat bu sevdiği için bir sarılma değil. Aksine bu vücuduna yapıştırdığı kızı kurtarmak için yaptığı mücadele. Kim demiş, sarılmak her şeye çözüm diye? Ölüme iyi gelebilir mi?
Hayır."
Mert Aksan, üzerine giydiği beyaz gömleği kana bulanırken arabayı hızlı kullanması için Kıvanç'a talimat verdi. Batuhan hemen arka koltukta Mert'in yanında ve Beren'in elini sanki bir yere gidemeyeceği bildirmek istercesine sıkıyordu. Mert ise oldukça soğukkanlı bir şekilde göğüs kafesinin oraya siyah ceketiyle baskı yapıyordu ve bu üç erkeğin de aklından geçenler sadece onun yaşamasıydı, başka hiçbir şey değil. Kıvanç cipini hızlandırırken dikiz aynasıyla Mert'in yüzüne bulaşmış kanı gördü ve bakışlarını Mert'in kucağındaki Beren'e indirdi.
Beren'i elbette seviyordu ama sadece bu bir hayranlıktı. Zekâsına ve bir kadın olarak gücüne hayrandı. Yıkılmaz duruyor ve sert tabakasının çatlaklarında ince ruhunu görebiliyordu. Ama bunu sadece birkaç kere görebilmişti. Batuhan ise gözlerini Beren'den ayırmıyor ve onun elini sıkıyordu. Beren onun yaşama sebebi de denilebilirdi. Uyuşturucu tedavisi olmak asla istemedi fakat bunu sadece Beren için yaptı. Çünkü onu seviyordu. Ama bu ne aşktı ne de tutku. Onu belki canından daha çok seviyor ve bu oyuna onun için girmişti. Bir çıkarı varsa da sadece karşılıklı sevgileriydi.
Sevgi, birden fazla olabilir. Birini sevdiğin için illa âşık olmak zorunda değilsin. Birini sevdiğinde sadece seversin. O olduğu için ve olacağına güvendiğin için. Bir gün o sevdiğin kişi olmazsa yıkılmazsın fakat eksik gelir bazı şeyler. Ama gayette yaşarsın.
Sevgiyi Hak Edene Hak Ettir.
Mert gözlerini Beren'in yüzüne indirdi ve koyu düşüncelerine onun beyazımsı yüzüne bakarken daldı.
'Neden buradayım?' diye düşündü. 'Ondan nefret ediyorum, peki neden kollarım ona sarılı? Neden bunu ben yapıyorum. Batuhan varken bu görev neden benim?' diyerek düşüncelerine devam etti. Kafasında bu soruların cevabını ararken yutkundu ve ağzından nefes aldı. Bu hareket Beren'in canını yaktı ve dudaklarından bir inilti yükseldi. Göğüs kafesi kalbini delercesine batıyordu. Belki de deliyordu.
Mert, onun tiz ve güçsüz çıkan sesini duyduğunda kaşlarını çattı ve nefesini tuttu. Canının yandığını hiç görmemişti. Beren'in korkusuz ve güçlü olduğunu biliyordu. Yeni atılan dikişleri ile motora bindiğini ve o dikişlerle dövüştüğü gözlerinin önüne serildi. Kafes dövüşünde yaptığı tüm hareketleri hayranlıkla izlediği hatırına geldi ve o galibiyeti aldığında Beren'in yüzündeki oluşan çarpık gülümseme ona sorularının cevabını sundu. Mert gözlerini yumdu ve neden onun yanında olduğunu hatırladı. Onun gülümsemesinde ki masumluğu canlandırmak içindi.
Ve gözlerine serilen anılar da başka insanların yanında gülümsememesini istemişti. Çünkü o gülümsediğinde sert, güçlü olan kız yok oluyordu ve narinliğini ortaya koyuyordu. Beren'e zarar gelmesin diye gülümsemesini saklamasını istemişti.
'Evet, Beren Su Çetin güçlü bir kız. Fakat narin güçlülükte....' Diyerek kafasında düşüncelere son verdi.
Kıvanç sonunda bir doktora getirmişti arabayı. Hastaneye gitmek çok tehlikeliydi ve bu yüzden bu ahşap evin önünde duruyorlardı. Mert'in kapısını açan Enes yardım etmek için eğildi. Babasının doktor olması oldukça işe yaramış ve saklanacak bir yer bulmuşlardı.
Mert bakışlarını Enes'in gözlerine dikip havayı delen soğukluğuyla:
"Çekil." Diye emretti. Enes gözlerini kısarak bir adım geri attı. Mert, Enes'ten hoşlanmıyordu ve bunu keskin diliyle belli ediyordu da. Karı delen bot sesiyle Batuhan ahşap evin kapısını açıp hızlı olması için işaret yaptı. Sarı saçları dağılmış ve gözlerinde bir siliklik vardı. Kıvanç ise arabadaki ilk yardım çantasını çıkıyordu. Belki yararı olur diye de içinden geçirmişti. Mert hızlı adım atmak istiyordu fakat her hızlı adım Beren'in canını yakacağından yavaş ve serinkanlı adımlarla hareket etti. Evin içine girdiğin onu kucaklayan sıcaklığı düşünmeden salonun ortasındaki küçük ameliyathanedeki sedyeye onu yatırdı. Üzerinde ki yırtık kumaş eteği çıkardı ve gömleğin düğmelerini açtı. Enes'in babası Halit Bey, Mert'in geri çekilmesi için işaret yaptı ve Mert sadece olduğu yerde durup ellerine Beren'in üzerinden çıkardıklarına sildi ve dişlerini sıkarak ahşap evden dışarı çıktı. Beren'in gömleğini kenara fırlattı ve ameliyatı izleyemeyeceğini düşündü.. Onunla aynı şeyi düşünen Batuhan ve Kıvanç'ta ahşap evin dışına çıkıp Mert'in merdivenlerdeki siluetinin yanına oturdular. Kıvanç elini saçından geçirdi ve sesli bir of çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...