Barın duvarına yaslanmıştım, sağ ayağımın tabanı duvar ile temas ediyordu. Kollarımsa her zaman ki gibi göğsümde bağlı şekilde duruyordu. Mert'in bardan çıkmasını bekliyordum tam olaram yedi dakika kırk üç saniye kadar. Iq seviyeniz yüksekse kafanızda sayılar fing atar ve bunu durduramazsınız. Sürekli saymak istersiniz ve adrenalin yükseldiği zaman kontrol etmesi zorlaşır. Mert burnunu tutarak bardan atıldığında suratıma o alaylı gülümseme yerini aldı. Yanına gitmek yerine etrafa göz atışını seyrettim. Yüzünde fazla hasar yoktu sadece bir burun kanaması ve kaşında oluşan patlamayı saymazsak. Mert kahverengi irislerini gözlerime değdirdiğinde hışımla yanıma geldi ve kolumdan tutup çekmesi beni şaşkına uğrattı. Bazen beklemediğin bir şey olduğunda tepki veremezsiniz işte şuan da bunu yaşıyordum. Arabanın yanına geldiğimizde dişlerini sıktı ve kolumu bıraktı.
Gözlerimi kısarak ve üzerimi düzeltip: "Fazla kibarsın." diyerek arabanın sürücü kısmına geçmek için cipin önünden geçerken o kapıyı açıp binmiş ve benim binmem ile kafasını çevirdi.
"Anahtarlar!" dedim. Elini cebine atıp şıngırdayan anahtarları çıkardı. Vitesinin bulunduğu yere anahtarları fırlatıp önüne döndü. Elime anahtarları alıp 'uyuz' diye söylendim.
Anahtarı kontağa takıp arabayı çalıştırdım. Sessiz yolculuğumuzda "O barda ki çocuktan haz etmedim." diyerek söylendi. Omuz silkerek direksiyonu sıktım. Bu hareketi görünce dişlerini sıktı ve "Aptal." dedi. Dikiz aynasından arkayı kontrol ettiğim de takip edilmemi anlamam saniyenin belki de dörtte birini almamıştı. Emin olamıyorum.
Yan gözle Mert Aksan'a baktım. "Kıvanç'ı ara ve hapörlere ver." dedim. Kaşları çatarak baktıktan sonra telefonu çıkardı.
Aramış olduğunu arabayı dolduran sesle anlamıştım. Telefon açılıp: 'Ne var?" dedi.
"Fotoğraf çekecek olan kız geldi mi? Geldiyse şu an tüm bilgileri duymak istiyorum. Anlıyor musun?" dediğimde telefona bir kız sesi geldi.
"Ben Ebru, Kerem Birlik'in fotoğrafları çektim. Pazartesi, perşembe ve pazar günleri aşağıya muhakkak uğruyor. Bu gün iki bilet aldı. Basketbol maçı bileti, yarın saat on buçukta ve adam bu bilgilere, fotoğraflara ulaşmamı istedi. İstemediği zamanlarda peşime birkaç adam takıp beni oradan uzaklaştırdı." dedi.
"Teşekkürler, Ebru. Enes'in Arda Dinç'i araştırmasını istiyorum. Detaylı bir araştırma." dedim.
"O, aşağıda çalışıyordu." dedi Miray. Uzaktan gelen sesle. Yardım istediğim kimsenin düşmanım olduğunu farkına varmıştım.
Sesli bir şekilde yutkunduğumda:"Orayı en kısa zamanda terk edin." diyerek konuştum. "Kerem Birlik'in numarasına ulaşın ve Mert'e numaraya mesaj atın." diyerek emirlerimi söyledim.
Onaylama sesleri gelince Mert'e kısa bir bakış attım. Telefonu kapattığında dikiz aynasına bakıp yan aynaları kontrol ettim. Paranoyak değildim. Takip edileceğimi anlamayacak kadar aptal da.
"Navigasyonu açmanı istiyorum." dedim gözlerimi kısarak.
Telefonuyla ilgilenip navigasyonu açtı ve:
"Nereye gidiyoruz?" diye sordu.
"Arabadan kurtuluyoruz." dedim. "Ağaçlık ve virajlı bir yer bulmalıyız." diyerek sözlerime ekledim. Direksiyonu sıktığım da Mert tepkimi görüp:
"Pekala, araştıralım. Arkadakileri oyala." dedi. Emirler yağdırarak gerçekten iyi anlaşıyorduk. Gerçekten(!)
"Takip edildiğimizi anlamışsın, ne güzel." dedim alayla.
"Komik olmak sana göre değil." dedi telefonu ile uğraşmayı bırakıp geri yaslandı.
"Dediğin tarz da bir yer buldum da." dedi. Kafamla onaylayıp gaza bir tık daha yüklendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...