Lotus
"Bazen düşüncelerim bacak bacak üzerine atarak benimle bir fincan kahve içiyordu."
Tahta gıcırtısı veranda da sallanan sandalyeden geliyordu. Başaklar, mavi gökyüzünün esintisi ile ürkekçe sallanıyordu. Mavi gökyüzünde ki uçurtma özgürce uçuyordu. Tellere takılmıyordu. Satranç tahtası sallanan sandalyenin önündeki sehpada duruyordu. Kırmızı taşlar özenle yerleştirilmişti. Siyah taşlar parlayan güneş ile ihtişamlı duruyordu. Satrancın hamlesinin dolum süresini hesaplayan kum saati ağır ağır akıyordu.
Keman sesi, rüzgarın esintisi ile kulaklarına doluyor ve plaktan çalan ses gökyüzündeki kuşlar ile ahenkle ile dans ediyordu. Evin verandasına dikilmiş leylak ağacı kokusunu tene işletiyordu. Verandanın tavanında asılı olan kuş kafesi ise ağır ağır sallanıyordu. Her nesne bir şeyleri anlatmaya çalışırken başaklarının bitimindeki Çınar ağacının birkaç metre ilerisinde ki uçurum özgürlüğün kıyısındaki çınar ağacının sonsuz anlamına alayla gülümsüyordu.
Gerçekliğin aynasına sorumsuzca bakıyordu. Görünen gerçek olmadığı gibi gerçekte göründüğü gibi asla değildi. Bir Zümrüt Anka olamayacak kadar ruhu bedeninde asılı kalmış gibiydi. Verandanın iki basamaklı merdiveninde yatan siyah köpeği bile karanlığının yansımasının en sadık görünümüydü.
Yutkundum, hayal dünyamın beni esir aldığı korkunç dünyamdan, asıl korkunç olan dünyama gözlerimi aralayarak cevap verdim. Uzun, taş duvarların arasındaki koridorun sonundaki kapının tam önünde duruyordum. Kapının üzerine kazınmış Çınar ağacının dallarına ruhunu emanet etmek istedim. Belki de emanet de değildi, bu isteğim. Ruhum, büyük görkemli bir ağacın yaprağından ayrılması gibi acı çekiyordu. Ruhumun küllerini de bu kapıdan geçtikten sonra, yuvarlak şeklindeki kütüphanenin arasındaki kitap yapraklarına savuracaktım.
Vücudum dikleşirken, uzun ince parmaklarım kapının ama gövdesine dokundu ve kütüphaneye son adımımı atıyor gibi hareket ettim. Bir hastanın ölümü kabullenmesine benziyordu, yaptığım. Umudu yok saymış bir hastadan başka bir şey değildim. Kendi kendime mırıldandım.
"Ruhumu daha ne kadar daha öldürmeliyim?"
Ellerim titredi, dizlerimin üzerine çöküp her şeyin bitmesini istedim. Yıkımın, bitmesini diledim.
Düşüncelerimi yıkılmaz bir şekilde dikmeye çalıştıkça, benim bir bardak daha kahve içmesine izin veriyordum. Sonra da düşüncelerim bir budanmış dal gibi etrafı örmeye çalışıyordu. Bir örümcek ağı gibi,artıkça artıyordu. Karşımdaki rafların arasındaki masada oturan genç kadına baktım. Durgundu, masasının üzerindekilerin aksine oldukça durgundu. Sesindeki sakinliği beni de sakinleştirirken gülümseyerek:
"Beren?"dedi.
"Bataklıkta, sadece bir çiçek nefes alabildi." diyerek gözlerini yumdu. Bilinmezliklerin izlerini taşıyordu. Ağ gibi örülmüş kelimelerini gizliyordu. Dolgun dudakları ile devam etti kelimelerine, genç kadın.
"Lotus."dedi bir hayat sunmuşçasına. Gözlerim kısıldı. Önümdeki sandalyeyi çekerek oturdum.
Bir yok oluştu, bataklık. Ve şimdi de bataklıkta nefes alabilen canlıyı dudaklarının arasına alıp üflüyor karşımdaki genç kadın.
Hayatımı hep bataklıkta gördüğümü hatırlarcasına gerildim. Hiçbir zaman lotusu ağzına dahi almamıştım Bataklıkta kendimi öldürmüştüm, nedensizce. Yaşam bulacağımı düşünmemiştim bile.
Karşımdaki genç kadın tekrar konuştu.
"Bataklıkta sadece biri hayatta kalabilirdi. Sadece biri özel olabilirdi. Sadece biri Lotus olabilirdi. Sadece biri efsanevi bir kuşu yüreğinin soğukluğunda hissedebilirdi. Sadece biri kendi kafesinde özgür olabilirdi. Sadece biri kırmızının en koyusu olabilirdi. Sadece biri kusursuz gibi görünen kusurlu olabilirdi. Sadece biri. Ve şimdi de sadece biri Anka'nın tarihine geçebilirdi.
Düşüncelerim, beynimde dallandıkça dallanıyordu ve ardından köklerinden bataklık sayesinde içeriye çekiyordu. Yüzeyde nefes alan sadece bir lotus kalıyordu.
Yüzeyde sadece bir lotus kalıyordu.
"Ve şimdi de sadece biri, Zümrüt Anka'nın bilinmeyen raflarına geçebilirdi."dediğinde yutkundum.
Ve hikayem yazılmaya başladı. Ruhu ölmüş bir kahramanın, bedeni fütursuzca kaleme alındı.
---
Merhabalar.
Son demeyeceğim, çünkü sizler içinizde yaşayacaksınız. Bunu biliyorum. Ek olarak tek bir bölüm gelecektir. Anlaşıldığı üzere diğerlerine ne olduğu belli değil ve uranyum projesi ek bölümde nerede, kiminle olduğu açıklanacaktır.
Teşekür ederim. Benimle ve hikayem ile buraya kadar geldiğiniz için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...