13

2.8K 142 18
                                    

Odamın içinde yatağın ayakucunda elimdeki fil oyuncağa bakıyordum. Yorgundum, günün sabahında karnımda dikişler ile uyanmış tekrar dikiş atılmak zorunda kalınmış, bu dikişlerle motor kullanmış, bara gitmiş, bir polisin daha doğrusu komiseri tehdit etmiş, sonra da Batuhan ile dövüşmüştüm ve iki saat sonra ise okula gidecektim. Sırt üzeri uzandım. Gözlerimi kapatıp, uyumak istedim. Uyuyamayacağımı biliyordum. Hayatım yedi ay da değişmişti Uyku düzenim alt üst olmuştu.

Gözlerimde içleri yanıyordu. Sanırım gün kavramım kalmamıştı. Mutluluğum her geçen gün emiliyordu. Gerçi mutluluk kalmamıştı. Güzel olan hiçbir şey kalmamıştı. Hayallerim kalmamıştı. Ben kalmamıştım.

Yok, olmuştum belki de...

Güçlü olacak gücü bazen kendimde bulamıyordum. Bana ateş eden insanın ölümüne susadığını görebiliyordum. Aslında kim yapmıştı ki demeyecektim.

Neden bunu bana yapıyorlar?

Demeliydim. Neden bana bu hayatı vermişlerdi? Neden ölmemiştim? Neden iki kere kurtulmuştum? Neden benim peşimde bu kadar insan var?

Öğrenecektim. Teker teker...

Kıvanç işime yaramalıydı. Yarayacaktı da. Babasını uzak tutacaktı. Hakan Kaya'yı.

Kemal Aksan ise beni gözetlemekten vazgeçmeliydi.

Talha Bey- bu adama saygı duyuyorum. Beni bir cehennemden kurtarmıştı ne de olsa(!)- okula göndermekten vazgeçmeliydi!

Tolga Aslan, peşimdekileri bulmalıydı.

Mert Aksan, işlerime başka kişileri sokmamayı öğrenmeliydi.

Yağmur Sare Yalçın-evet, on dakika önce Batuhan'dan onun hakkında kısa bir bilgi aldım - neye bulaştığını fark etmeliydi.

Burak Özkan, işlerime burnunu sokmamayı anlamalıydı.

Batuhan Vural, ihanet etmemeliydi.

Duygu Kaya, Mert'ten uzak olmalıydı. Bu Kıvanç ile Mert'i birbirine düşman yapardı ve yapmıştı da. Benim zararıma olan bir şey ve bu olmamalıydı.

Evet, şu an ki umutlarım bunlardan yana...

Ama şu da bir gerçek ben de umut kelimesinin karşılığı yok. Hepsini benim yapacaklarımı listelediğim gibi benden teker teker almışlardı. Korkusuzca...

Şimdi nasıl bir canavar yarattıklarını farkındalar mı?

Bu yaratıktan ölesiye korkmaları gerektiklerini farkındalar mı?

Olmalıydılar ve olacaklarda...

Hem de hepsi görerek. Gözlerini kapamalarına izin vermeyeceğim.

Kesinlikle hayır, hepsi teker teker nasıl bir canavar yarattıklarını hissedecekler.

Korkmayacaklar, ürkmeyecekler...

Hepsi teker teker acı çekecekler...

Gözlerini açma zamanı Beren!

İsmin gibi ol, Melek'inin sana verdiği isim gibi ol.

Güçlü ve akıllı ol. UZUN SİYAH SAÇLI MELEK'İM...

Su ismi gibi ol, Beren Su!

Tadı, kokusu ve rengi olmayan bir kişi ol, Kerem'in dediği gibi, büyüten babamın dediği gibi...

Çetin ol, Mustafa ÇETİN gibi ol. KORKUSUZ VE GÜÇLÜ. Baban gibi ol. Tanımadığım babam gibi...

Şimdi kalkma zamanı, uzandığım yerden doğruldum ve odanın içini dolduran ışık hüzmesine baktım. Havada ki toz parçacıkları dans ediyor gibiydi. Oturduğum siyah örtülü yataktan kalkıp dolabımın önünde durdum. Derin bir nefes alıp, iki kapağını kolundan tutup çektim. Üzerime lacivert bir tişört çıkardım. Altıma da siyah deri pantolon çıkarmıştım. Evet, yine deri... Alışsanız iyi edersiniz. Üzerimdeki bol tişört bacaklarıma yapışan

B.S.ÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin