Mert tişörtünü omuzlarından çıkardı ve ringdeki tele yaslandı. Etrafı izlediğinde gözleri benimle buluştu. Kaşlarımı çatıp, ayağa kalktım.
Neler oluyordu?
Yağmur tellere ellerini dayayıp Mert'e bir şeyler söyledi ve Mert kafasıyla bu tarafı işaret etti. Yağmur kafasını çevirip hızlı adımlarla yanımıza gelmeye başladı. Bu pek mümkün olmamıştı,tabi.
Önüne geçen bir adamla sarsıldı.
Biri söyleyebilir mi?
Neler oluyor?
Burada olmaz. Burada kimse belaya bulaşmamalıydı.
Pekâlâ, Beren.
Yağmur önüne düşen uzun, sarı saçlarını arkaya itti. Önündeki adam iyice sokuldu. Ben hareket etmeye kalkmadan Batuhan koluma çarpıp Yağmur'un yanına hızlı adımlarla yürüdü ve pembe kazağından tutup kendine çekti. Kazağı sünmüştü.
Bana arkası dönük koyu saçları olan adam Batuhan iteklemesiyle arkaya savruldu. Adam kendini toplayıp Batuhan'a bir adım attı. Hızlı bir şekilde yanlarına gidip adamın arkasından sol kolunu tutup, beni görebilmesi için çevirdim. Tabi o anda bir gürültü kopmuş ve tüm gözler o tarafa çevrilmişti. Mert'in arkasındaki iri yapılı, kel adam Mert'e yumruk atmıştı. Arkasından gelen yumruk ile yere çömelmişti ve ayağa kalkmaya çalışıyordu. Gözlerimle taradığım bu büyük alan, ellerinde biraları olan, sakalları birbirine karışmış ve bazılarının da göbeği vardı. Eski tarz siyah, deri yelekler... Bazıların altında İspanyol paça pantolonlar...
En garibi ise yaşı ilerlemiş insanlar kafalarına taktığı bezden bantlardı. Gotik bir hava vardı ve ortada büyük para dönerdi, bu dövüşler de...
Ama Mert, ne yaptığı belirsizdi. Onun için üzülecek değilim. Eğer o kafese girdiyse çıkmasını da bilsin!
Önümdeki adamın, dövüş dikkatini çekmiş ve kafese yaklaşmak için oraya doğru yöneldi.
Olay çıkmazdı değil mi? Burada kesinlikle çıkmamalıydı.
Yağmur'a döndüğümde gözünden akan yaşları anca gördüm.
Batuhan'a yaklaşıp:"Çıkar onu buradan."diyerek kulağına fısıldadım.
Kafasını sallayıp Yağmur'un beline elini koydu ve tekrar bana döndü.
"Dikkatli ol."
Kafamı salladım ve gidişlerini izledim.
Kafese döndüğümde Mert, sırtını tellere yaslamış yüzünü savunuyordu.
Bekliyordu, yorulmasını bekliyordu. Gözlerini kaldırdı ve kel adamı sol kolunun arka kısmıyla ittirdi ve bir sağ kroşe geçirdi. Adam sola devrilirken bir sol kroşe daha attı.
"Hayır, hayır... Koca adam, hayır."diye bağırıyorlardı. Bu tezahüratlarla koca adam silkelendi ve Mert'e bir yumruk geçirdi. Kafesin arkasında birkaç koltuk ve sigara içen birileri vardı. Gözlerimi kısarak kim olduklarını çıkarmaya çalıştım.
Bulunduğum yerden anlayamıyordum. Kafesi çaprazıma alacak şekilde yürüyüp, tavanın yıkılmaması için yapılan ince kirlenmiş sütunlardan birine sırtımı yasladım. Daha iyi bir alandaydım. Hem kafesi hem de deri, siyah ve yırtık koltuklarda sigara içen adamları seçebiliyordum. Koltuğun önünde metal sehpaya bira şişeleri bırakılmış ve oldukça pis görüntü sergiliyordu.
Sigarasını ağzına götüren adam sakallarına taktığı boncuklarla ilgi çekebiliyordu. Ta ki yüzünde ki bıçak izini görene kadar...
Sol gözünün altından başlayarak burnuna doğru çaprazlamasına geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.S.Ç
ActionBataklığın başlangıç hikayesi. Zümrüt'ün doğuşunun ve yok oluşunun kanatları arasındaki savaşın portresi... "Ruhu bedeninde asılı kalan, harflerin yan yana gelerek kelimeyle beraber ayağa kalkmasını bilen, kelimelerin bütünleşip cümle ile dan...