73

943 71 17
                                    

Ön camı çatlamış arabanın içeriğini dolduran klasik telefonun melodisi ile cebimdeki telefonu çıkardım. Mustafa Çetin'in aradığını görünce çatılan kaşlarıma ayak uyduran silecekler ile cevapladım.

"Beren."dedi ve durakladı. "Ahmet Gök ile bir buluşma ayarlandı. O sizin DNA nızdaki gizemi biliyor ve ikinizide benimle beraber davet etti.

"Burak ve Kıvanç'ı uzaklaştırmalıyız. Onların Dna larındaki şifreyi bilen Ebabil'di. Ahmet Gök'ün haberinin olduğunu zannetmiyorum. Bugün, Ebabil Cafenin bulunduğu caddenin köşe başındaki restaurantta buluşmak için anlaşıldı. Zümrüt Anka'nın haberi var. Okan'ı çatıya gözcü olarak dikecekler. Ekstra güvenlik önlemleri alınıyor. Fark etmeyecektir,Ahmet Gök."

"Bundan senin kadar emin değilim."diye cevap verdiğimde o da nefesini bıraktı.

"Ben de."dediğinde,

"Hala neye güveneceğim konusunda tereddütlerim var. Zümrüt Anka, adaletli bir kuruluş fakat bu adaleti kötüye gidebilir. Ebabil, bitmiş durumda. Tarık Abi umarım Ebabil Cafe dedir. Güvenebileceğim tek tük insanlardan."dediğimde Mustafa Çetin sessizliğini korudu.

"Şehir merkezindeyiz. Bir otelde kalacağız. Sadece diğerleri kuruluşta kalsınlar, ben diyene kadar. "dediğimde karşıdan bir ses geldi.

"Senin demene gerek kalmadı. Hepsi şuan yanımda. Her biri. Kuruluş, onları gönderdi."

"Ne yapmaya çalışıyorlar?" diye sitem ettiğimde elimle alnıma dokundum.

"Hepinizi toplamaya ve Uranyum Projesini geri almaya çalışıyorlar."dedi.

"Pekala,yanınıza geliyoruz. Neredesiniz?"

"Adresi mesajla ileteceğim. Sanırım canın bir kere daha sıkılacak."dediğinde ne kadar daha beni öldürebilirlerdi merak ediyordum.

"Ne oluyor?"diye sakin bir şekilde sormaya çalıştım.

"Yağmur ve Miray hazırlanıyor. Akşam için sana kıyafet bakmak için."dediğinde bunu onaylamadığımı söyleyecekken,

"Seninle birlikte alışverişe çıkmak istiyorlar. Ah, Ceren de geldi. Sanırım o da size katılacak. Yağmur yakasına yapıştı."

Telefonu yüzüne kapatırken gözlerimi yumdum.

"Bana Yağmur'u öldürmemem için tek sebep söyle."diyerek Mert Aksan'a döndüm.

"İyi kız."dediğinde kaşlarını çatmıştı.

"Kesinlikle ölmeli."dediğimde kafamı dışarıya çevirdim.

Telefona gelen adresteki binayı bulduğumuzda arabadan ağır hareketlerle indim. Mert Aksan bana dönerek:"Arabadan kurtulmalıyız."dedi ve tekrar arabaya binip beni apartmanın önünde bırakıp gitti. Hızlı adımlarla binaya girerken, daire numarasına göz ucuyla baktım. Asansöre binip 4.kata basarken, kapı numarasına göz gezdirdim. On ikinci dairenin kapısında durup zili çaldım. İçeriden gelen gürültü ile kapı açılmış, üzerime atlayan iki kişi ile geriye sendeledim. İçeriye doğru çekildiğimde kollarımı esir alıp çeken kişilere baktım.

Batuhan, oturduğu krem rengi koltuktan kalktı ve koşturarak yanıma geldi. Belimi kollarıyla sardığında ellerim onun ensesini buldu ve kalbimin üzerindeki buzun çatladığını hissettim. Nefesim ensesinde son bulurken yüzümde bir gülümseme oluştu. Arkadaşlıktan daha iyi bir kavram vardı benim için yoldaşlık.

Ve şuan da etrafımdakiler arkadaşların yapamayacağı şeyleri yapıyorlardı. Bunu görmemimi sağlayan beynimdeki kendimdi. Ellerimi ensesinden çekerken, Kıvanç'ın bana sarılmasıyla durakladım. Ona sarılırken anıların dipsiz kuyusundan yüzeye çıktım. Ellerimi onu sırtına vurup:

B.S.ÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin