20

1.8K 115 19
                                    

Önüme siper ettiğim Murat Gök vurulmuştu. Buradan çıkma biletimi yakmış sayılırdım ya da keskin nişancı benim biletimi yakmıştı.

Her neyse.

Asıl hedef benim, şuan da. Telaşlanmayın. İyiyim. Sadece tekrarlanan bir çatışma. Bu sefer karşılıklı. Dışarı da evi nöbetleşen adamlar ile evi tekrar kurşun yağmuru tutan biricik insanlar. Gerçekten sadece bir gün normal bir şekilde yaşayabilecek miyim?

Salondaki beş adamın şaşkın bakışlarıyla beraber saklanmaya başlamışlardı. Bir yerden de dışarıda ki adamlara ateş ediyorlardı.

Telaşlanmayın ben iyiyim. Ölsem de sorun olmaz. Arkamdan üzülecek biri de yok ne de olsa. Yani sorun yok.

Zorlukla nefes alan Murat Gök ile yere çömelmiştim ve kendimi geriye çekiyordum. Pek kolay olduğu söylenemezdi. Murat Gök'ün ağırlığı altında hafif ezilmiştim. Ayağım ile destek alarak geriye doğru kaydım. Elimde ki cam parçasını da bırakıp elime bulaşan Murat Gök'ün kanın pantolonuma sildim. Salonun içinde silahın patlama gürültüleri oldukça baş ağrıtıcıydı. Bir saniye motorum da bir delik kurşun varsa fena olabilir. Hem de oldukça...

Köşedeki kaset, plakların olduğu raflara sırtımı dayamıştım. Eğer bu Batuhan ise delirmiş olmalıydı.

Dışarıdaki adamlardan biri içeriye daldı ve ortadaki sütuna sırtını dayamış olan kot montlu Gökhan'ın yanına eğilerek gitti. Silahların yaptığı sesten dolayı bağırarak:

"Başımız belada!" Dedi.

Ciddi olamazdı, değil mi? Çok korktum, gerçekten (!)

"Herkes şu kızı öldürmek istiyor. Başına konan fiyatı duyan onun peşinde."

Gökhan yere çömelmiş elindeki silahın şarjörünü değiştiriyordu ve aynı anda:

"Bunlar kim?" Diye sordu.

"Kızı kurtarmaya çalışmadıkları oldukça belli. Düşünmeden evin içine ateş ediyorlar."

Haklıydı eliyle alnındaki teri silmekte olan adam.

"Kızın diri ya da ölü gelmesini istendiğini biliyorum. Onu buradan çıkarıp götürmeliyiz."

"Öldürmek, daha kolay."

"Bir de ceset mi taşıyacağız?"

"Haklısın!"

Hey, hey, hey...

Ben, buradayım.

Cebimde ki telefon tekrar titremeye başladığında çıkartıp açtım.

"Neredesiniz?"

"Silahlar ile polise yakalandık."

"Aferin, aferin(!) Sizi tebrik ediyorum." Dedim alaycı bir tonla ve sinirle telefonu kapattım. Neden her işi batırıyorlardı. Onlarsız yaşama yüzdem daha yüksek.

Silah sesleri kesilmişti. Evin içindeki çoğu adam saklandıkları yerden çıkmaya başlamıştı. Gökhan yanıma doğru eğilerek geliyordu. Lambaya denk gelen bir kurşun onu sağa sola hareket ettiriyor ve ampul yanıp yanmamakta kararsız gibi davranıyordu. Gökhan yerde uzanan Murat Gök'e baktı ve görmemezlikten geldi.

Yanıma yavaş hareketlerle yaklaşmaya başladı. Sırtımı dayadığım rafın kenarına tutunarak ayağa kalktım. Gökhan yanıma yaklaşmış ve koluma kavramıştı.

"Gidelim." Dediğinde kaşlarımı çatıp alnımın kırışmasını sağladım.

"Hiçbir yere gitmiyoruz." Gökhan'ın sinirli sesine rağmen benim ki daha sakin bir ses tonuydu.

B.S.ÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin