17

2.1K 133 8
                                    

Uzandığım koltukta karanlığı seyrediyordum. Dikişlerime pansuman yapmam gerektiğini biliyordum. Acısı çok fazlaydı. Bu acı beni dinç tutarken olmayan uykumu da yok ediyordu.

Uyku, uyuyamamak ne kötü. Gözlerimin yanıyor, uykusuzluk yüzünden düşünemiyorum.

Karanlık üzerime çökmüş gibiydi. İçinden bir el çıkıp beni azıcık aydınlığa çıkarsa...

Bu mümkün değil mi?

Uzandığım koltuktan doğruldum ve sehpanın üzerine attığım iki dosyayı incelemek için kapalı olan ışığı açtım.

Tekrar koltuğa oturduğum da Burak'ın verdiği dosyayı elime aldım. Bir yanım ona inanmak isterken diğer yanım bunu kesin kesine reddediyordu.

Elimde ki sarı renkli dosyayı açmak için hareket ettiğim de kapıya güçlü bir yumruk vuruldu. Açmayacaktım. Dosyaya yöneldiğim de tekrar bir gürültü koptu.

Yerimden kıpırdamadan gitmesini bekledim, kapıyı çalan kişinin.

Israrla çalmaya devam ediyordu. Kim olduğunu merak etmiyordum. Kapıya vurulan yumruk sesleri kesilmişti. Derin bir nefes alıp, çattığım kaşlarımı rahat bıraktım ve gözleri kırpıştırarak önümdeki ince dosyaya döndüm. Sarı renkli kapağı açarken yanımdaki sürgülü cama tıklandı. Gelene bakmak için döndüğüm de ellerine cebine atmış ve gözlerime bakan Mert'i gördüm.

Krem rengi perdeli perdenin arkasında kalan cama tekrar tıklattı. Yağmur tekrar yağmaya başladı. Cama düşen yağmur damlaları hüzünlü ve titrek bir şekilde aşağı doğru süzülüyordu.

Mert'in saçlarına düşen damlalar ile tekrar cama tıklattı. Koltuktan kalkıp sürgülü cama yöneldim ve derim bir nefes aldım.

Aramızdaki boydan boya camı açıp içeriye soğuk havanın girmesiyle Mert kendini içeriye atıp camı hemen kapattı.

"Soğuk!" Dedi elini nemlenmiş saçlarını geçirirken.

Koltuğa gidip oturdum. Dosyayı elime alıp ona anlamsız bakışlar atmaya başladım. O ise salonun kenarlarından inceleyerek gezmeye başladı.

Tam 'Ne işin var burada?' Diyecekken konuşmaya başladı.

"Çocukken arkadaş mıyız, biliyor musun?" Dedi incelediği vazodan elini çekerek.

"Pek bir şey hatırlamıyorum. İki veya üç yaşındaydım." Dediğimde bana doğru döndü.

"Resimlerimiz var, beraber olduğumuz." Dediğinde "Olabilir." Dedim ve önümdeki dosyanın kapağını açtım. Birkaç belge ve bahsettiği CD vardı. Cd'yi çıkartıp önümde bulunan sehpanın üzerine fırlattım. Mert adımlarını videokasetlerin olduğu yere gitti ve incelemeye başladı. Eski filmler bulunmaktaydı. Ne bekliyordunuz ki, on altı yıldır bu evde yaşayan yok. Buraya gelmemin sebebi hem huzurlu hem de Kemal Aksan'ın birkaç ev ileri de oturması.

Ayaklarımı sehpaya uzattım ve sol ayağı onun üzerine koydum. Bunu büyük bir gürültüyle yapmıştım. Mert arkasını dönüp, kaşlarını çatmış ve eline aldığı bir plakı sallıyordu.

'Ne?' Dercesine bakış attığımda dudaklarını yalayarak, elinde ki plakı gösterdi. Bir Beatles plakı olması şaşırtıcı mıydı?

Pek değil, plaklara hasta olan bir babam varmış benim gibi.

Büyük tesadüf değil mi?

Mert cdler, kasetler ve plakların bulunduğu rafların yanında ki altın renkli gramofona yürüdü ve ustaca hareketlerle plakı yerleştirdi. Ses ayarını yaptıktan sonra bu eski evin sessizliği Beatles doldurdu.

B.S.ÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin