Hala yan yana uzanmış ve hızlanmış soluklarımızın düzene girmesini bekliyorduk.
Elbette ilk toparlanan Cade oldu. Ayağa kalkıp etrafına yüzünü buruşturarak baktıktan sonra parmağıyla dağınıklığı işaret edip, "İlk iş burayı eski haline getiriyorsun Alina." diye buyurdu.
"Mümkün değil."
"Ahhh kesinlikle mümkün. Bu odadan etrafı düzene sokmadan çıkmayacaksın."
"Bana emir veremezsin Cade. Ben senin o dengesiz askerlerinden biri değilim."
"Dengesiz kısmı haricinde kesinlikle haklısın."
Kalkmama yardımcı olmak için elini uzattı ancak görmezden geldim.
Doğrulduğumda etrafıma bir bakış atıp, Cade'in beni getirdiği odanın kendi odası olduğunu fark ettim.
"Önce sebep olduğun bu pisliği temizleyeceksin. Sonra seninle oturup konuşacağız Alina." derken çoktan kapıya doğru gitmişti bile.
Ona aldırış etmeden peşinden gittim. Bunu kesinlikle yapmayacaktım. Bu dağınıklığa sadece ben sebep olmamıştım.
Kapı açıldığında dışarıda bekleyen bir avuç askeri Cade'in iri cüssesinden zar zor seçebiliyordum.
Tam yanından geçip gitmeye yeltenmiştim ki, dirseğimden tutarak beni tekrar içeri doğru çekti ve dışarıda ki askerlere, "İçeride ki kargaşayı toparlamadan dışarı çıkmasına izin vermeyin." dedi.
O an dışarıdakilerin arasında Kevin'ın da olduğunu fark ettim.
Cade bana yandan bir bakış atıp hafifçe sırıtarak, "Özellikle de sen Kevin. Ondan..." dedi parmağıyla beni işaret edip, "Seni sorumlu tutuyorum. Dediğimi yapmadan çıkmasına izin vermeyeceksin. Anladın mı?"
Öfkeyle dişlerimi gıcırdattım. Diğer askerlerin hakkından gelerek o odadan çıkmam sadece birkaç saniyemi alırdı. Bunu adı gibi bildiğinden işin içine Kevin'i da dâhil edip elimi kolumu bağlıyordu.
Cade dönüp arkasına bir kez bile bakmadan kapıdan çıkarken, arkasından baka kalmıştım.
Gözlerim bana tedirgin bakışlar atan askerlere kaydı. Halinden hoşnut gibi görünen bir tek Kevin vardı.
Bana tüm dişlerini görebildiğim bir şekilde sırıtıp, "Yemekhane de yaptığın şey gördüğüm en havalı şeydi biliyor musun?" dedi heyecandan yerinde duramayarak kıpırdanıp dururken.
O an, o kadar öfkeliydim ki Kevin'a bir cevap verebilecek durumda değildim. Hatta öfkeden gözüm dönmüştü.
Kapıya arkamı dönüp odaya tekrar baktığımda etrafımı artık kızıl bir pusla görüyordum.
Kapının kapandığını duyduğum sırada aklıma gelen düşünceyle yüzümde pis bir sırıtış oluşmaya başladı.
Evet... Kesinlikle bu odayı tekrar düzenleyecektim. Ancak kendi yöntemlerimle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUFAN
FantasyKavuşamadığı prensinin ardından ağlak gözlerle bakan o deniz kızı hikâyelerini unutun. Çünkü gerçekle yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok. Bu sadece onları zayıf, duygusal ve güçsüz birer mitolojik varlık olarak düşünmeniz için bilinçli olarak yaratı...