83. Bölüm - Satürn

5K 498 234
                                    

Perşembe günü finali yayınlayıp kitabı bitiriyorum. Şimdiden hepinize teşekkür ederim❤ 

Tanrılar aşkına!

Neredeyse iki gündür buradaydık ve açtım!!!

Üstelik bir orangutan gibi hindistan cevizi yiyip durduğum için yakında kürklerim çıkmaya başlayacaktı...

Hem zaten neden hep ıssız adalarda hindistan cevizi ağaçları olurdu ki?

Bence bu; Tanrıların, ıssız bir ada yaratmakla hata yaptığını düşünen insanları cezalandırma yöntemiydi.

Tüm bu süre boyunca Cade ile -özellikle de geceleri- dip dibeydik. Sanırım kısa süre içerisinde ikimizde neredeyse bir diğerimizin kaybıyla sınanmışken, artık birkaç saniyeliğine bile olsa gözlerimiz diğerini kaybetmiyordu.

Kesinlikle keyfi yerinde gibi görünüyordu... Özellikle bu hamilelik durumu onu daha önce hiç görmediğim kadar mutlu etmişti.

Ancak zaman zaman -özellikle ona bakmadığımı düşündüğünde- ruh halinin kayıp gittiği düşünceli hali gözümden kaçmıyordu ve aklından geçenleri biliyordum.

Marduk'un söylediklerini ve sesli olarak söylemedikleri her neyse onları düşünüyordu.

Ve bir karar vermeye çalışıyordu.

Binlerce yıldır içinde barındırdığı nefreti silip atamazdı, yokmuş ya da hiçbir şey olmamış gibi davranamazdı.

Ancak sanırım benim yüzümden bu şekilde de yaşayamayacağını düşünüyordu.

Ve onu ikileme sürüklemiş olmak gerçekten canımı sıkmaya başlamıştı.

En sonunda dayanamayarak konuyu açan ben olmuştum.

"Marduk'un söylediklerini düşündüğünü biliyorum Cade." deyip uzanıp elini tutarak, "Ne karar verirsen ver ben arkandayım. Sadece bunu bildiğini söyle bana lütfen." dedim.

Bakışları gözlerim arasında gidip geldi.

"Güzel. Çünkü teklifini kabul etmeyi düşünüyorum, tabi senin için de uygunsa." diye cevap verdi.

Gözlerinde gördüğüm içtenliği bir an bile sorgulamadım ve o an bunu kabul etmesinin altında yatan başka sebepler olduğunu fark etsem de üstünde durmadım. Zamanı gelince bana anlatacağına olan güvenim tamdı.

Hem en kötü daha ne olabilirdi ki?

Benim için o an önemli olan Cade'in söyledikleriydi... Affetmek asla unutmakla karıştırılmamalıydı. İç huzura kavuşulmasını sağlardı belki, ya da bir daha yaparsan bu kez canını yakarım demekti.

Bununla birlikte kesinlikle hoş görmek değildi.

Gurursuzluk değildi.

Yaşanılan acıyı artık önemsememek değildi.

Nefretin yarattığı o tutsaklıktan kurtuluş değildi.

Olan biteni artık arkada bırakmak, önüne bakmak değildi.

Anlayış değildi.

İncelik değildi.

Öfkenin zamana yenilişi hiç değildi.

Sadece kabul etmek ve artık yargılamamaktı...

Bu bir erdemdi. Bir seçim ve süreçti. Üstelik bizi özgürleştirirdi. Artık yaşamdan bir şekilde zevk almamızı, kendimizi güzel şeylere bırakmamızı, umut etmeye devam etmemizi ve ne olursa olsun rahatlamanızı sağlardı. Geçmişin boyunduruğundan kurtulmak ve olan bitenin, yaşamımızı kontrol altında tutmasına son vermek demekti.

TUFANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin