24. Bölüm - Kamera

6.1K 693 96
                                    

Spor salonundan hızla ayrıldıktan sonra odama gidip üstümü değiştirdim. Önce Dani ve diğerleriyle keyifli bir kahvaltı yaparak kendimi şımartıp, Cade'in üstümde yarattığı öfkeli ruh halinden iyice arındığımdan emin oldum. Ardındansa yine kütüphanenin yolunu tuttum.

Elbette bir şey bulamadım...

Yine...

Tekrar odama döndüğümde neredeyse akşam olmuştu. Elimdeki kitapları bırakıp, yemekte tekrar Dani ve diğerlerine katılmak için çıkacaktım ki kapımın çaldığını duydum.

Gidip açtığımdaysa görmeyi beklediğim en son kişiyi gördüm.

Melinda asık bir yüzle kapımda dikiliyordu. Beni yok sayarak içeri daldı. Arkasından kapıyı kapatırken gözüm dikkatle üzerindeydi.

Odam ufak bir "L" şeklindeydi. Kapıdan girince hemen karşıda banyo ve sol tarafta gardırobum vardı. Ardındansa sağa doğru devam ediyor; yatağım, koltuklar, televizyon, ufak bir masa ve üzerinde bir kahve makinası ile bir lavabo olan tezgâh bulunuyordu... Yani yaşam alanım o kısımda kalıyordu.

Melinda'nın adımlarının ise o kısımda duraksadığını fark ettim. Tam olarak yaşam alanı dediğim yere özellikle geçmiyordu.

Misafirliğinin kısa süreli olacağını ima etmeye mi çalışıyordu?

Banyonun bittiği yerde durdu ve kollarını göğsünde birleştirip bana doğru döndü.

"Şimdi beni iyi dinle." dedi tehditkâr bir ses tonuyla.

Kesinlikle hoş beş için gelmemişti...

"Cade'den uzak duracaksın. Seni onun yakınların da bile görmeyeceğim anladın mı?"

"Bunu ona da söyledin mi?" diye sorarken duruşunu taklit edip meydan okur gibi ona baktım.

"Sana söylüyorum yetmez mi?"

"Yetmez. Neden biliyor musun? Çünkü ben zaten ondan uzak duruyorum."

"Nedense dışarıdan bakınca pek de öyle uzak durmaya çalışıyormuşsun gibi görünmüyor."

Dudaklarımda alaycı bir gülümseme oluşurken kafamı hafifçe yana eğip küstahça ona bakmaya başladım. "Yemeklere inmiyorum, etrafta gezinmiyorum. Antrenmanlar dışında onu hiç görmüyorum. Ancak buna rağmen kafanda ne kuruyorsan sebebi kesinlikle ben değilim, Cade."

Homurdandı.

"O yüzden bence bana gelmek yerine ona gitmeliydin. Ayrıca bunu yapmak, yani uzak durmak kesinlikle benim kendi tercihim. Ne yapıp yapmayacağımı, ya da kimden uzak durup durmayacağımı bana sen söyleyemezsin." İşte bu kez sesimden öfke akıyordu.

"Ben söyleyeceğimi söyledim. Eğer dediklerimi ciddiye almazsan olacaklardan ben sorumlu değilim. Kimin kızı olduğun, ya da bir Tanrıça mı, yoksa Yarı Tanrıça mı olduğun beni ilgilendirmez. Sonuçlarına katlanırsın?"

Susmak ve alttan almaya çalışan olmak da bir yere kadardı. Bu durumda tıpkı Melinda gibi gereksiz bir özgüvenle dolu herkes aynı hataya düşerdi. Sessiz kalmayı kaçmak sanarlardı.

"Güç olarak senin boyunu aşacak adamlar tarafından da tehdit edildim ben. Ve hiç birini bir tarafıma takmadım. O yüzden söylediklerini kıskançlık krizine kapılmış özgüvensiz bir yeni yetmenin lafları gibi algılayıp ciddiye almayacağım Melinda. İnan bana ciddiye almamı sende istemezsin."

Uzanıp kapıyı açmak için panele dokundum. "Şimdi defol git buradan."

Yüzü öfkeden kıpkırmızı kesilmişti. Bir an tereddüt eder gibi olsa da kapıya yöneldi ancak çıkmadan son bir kez dönüp, "Bana seni uyarmadığımı söyleme." demekten de geri kalmadı.

TUFANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin