14. Bölüm - Yetenekler

6.9K 677 43
                                    

"Hepinizin bir yeteneği var mı?"

Cevap verip vermemekte çok kısa bir an tereddüt etse de şu saatten sonra -özellikle de ben çoktan kalmayı seçmişken- daha fazla saklayamayacağını düşündüğü için, "Evet, neredeyse hepimizin var. Ancak bazılarımızın ki çok daha beliğin." diye cevap verdi.

"Daha belirgin derken?"

"Çoğunun özelliği pasiftir ve birden çok kişide aynı özellikler olur. Mesela Kevin'da duyguları yönlendirebilme yeteneği var. Nasıl o kadar kolay tuzağa düşebildin sanıyorsun?" 

Bu bir soru değil, aksine kendi kendine varmış olduğu bir yargıydı.  

"Duygularını seni yönlendirip tuzağa çekmek için kullandı da ondan. Ancak Kevin, aramızda bu özelliğe sahip tek kişi değil. Neredeyse yarımız onunla aynı yeteneğe sahip. Yani düşünceleri manipüle edebilirler."

Kevin ile gitmem tamamen kendi seçimimmiş gibi hissediyordum. Şimdi kendimi Cade'in yatağına bağlı olarak uyandığım o gün; neden Cade'in onlar hakkında hissettiklerimden emin olamadığını ve diğerlerinin bu konuda bana karşı önyargılarının değişmediğini anlıyordum. Onlarla ilgili düşüncelerimden emin değillerdi. Bunun Kevin'ın yönlendirmesi olduğunu düşünüyorlardı.

Ancak hala bir şekilde Kevin hislerimi kontrol edip beynimle oynamaya kalkmasaydı bile yinr aynı kararı vereceğimden emindim. Gerçi görünüşe göre benim ne düşündüğümün, ya da ne hissettiğimin bir önemi yoktu.

"Peki, bu Kevin'in yaptığı şey kalıcı mı?"

"Sadece birkaç gün."

Belki de sırf bu yüzden hemen gitmeme izin vermemişlerdi. Hatta...

"Beni bu yüzden öptün!"

"Görüyorum ki sadece yetenekli değil aynı zamanda zekisin de."

"Görüyorum ki küstah olduğun kadar pisliğin tekisin de."

Dudaklarının seğirdiğini gördüm ve bu ister istemez o dudaklarla sertçe öpüldüğüm hatıraların hızla gün yüzüne çıkmasına sebep olurken, kendime gelmek için derin bir nefes aldım.

Oturduğu sandalyeye iyice kurulup, "Kişisel algılama lütfen. Sadece tepkini görmem gerekiyordu ve aslını istersen beni bile şaşırttığını söyleyebilirim." dedi keyifli bir sesle.

"Kibirli herifin tekisin."

"Çok daha kötülerini de duydum ve çoğu yine sendendi."

Ona ters bir bakış atsam da sırf kafamda canlandırdığım hatıraları uzaklaştırmak istediğimden konuyu değiştirdim.

"Peki, başka ne gibi özellikleriniz var?"

"Düşünceleri okuyabilen bir adamım var... Sen sormadan ben söyleyeyim, senin burada olduğun süre içerisinde bir görevde olduğundan tesis dışındaydı. Bu yüzden gücünü senin üzerinde kullanamadık."

"Başka?"

"Bizim yeteneklerimizin bile üstünde fiziksel güce sahip olanlar, havada ki nemi kullanarak ortam sıcaklığını düşürebildiği gibi karşısındakilerin vücut sıcaklığıyla da oynayabilen bir adamımız var. Benim zaten yarattığım elektrik akımıyla kişinin sinir sistemini geçici olarak felce uğratabildiğimi biliyorsun. Bunların dışında birkaç telepatımız var ve belli bir alandaki zihinleri kontrol edebilirler. Ayrıca az önce söylediğim gibi Sandy düşünce de okuyabilir." 

Kendimi bir bilimkurgu filminin içine kısılıp kalmış gibi hissetmeye başlamıştım. 

"Bir de bizim sifon adını verdiğimiz ve karşısındakinin enerjisini emip, onları güçsüz bırakabilen bir adamımız var. Gücünü emebildiklerine sadece insanlar değil bizde dâhiliz. Yani o gün Jacob kafeterya da olsaydı, işler bu kadar çığırından çıkmazdı. Bir de bir grup üstün zekâlı adamımız var. Ancak laboratuvardan çıkmadıkları için onları çok nadir görüyoruz. Kendi aramızda onlara beyin takımı deriz."

TUFANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin