Kendime gelmek ister gibi derin bir nefes aldım. Marduk'un bu kez; ister başı belaya girsin, ister kuralları çiğnesin ancak yapması gereken çok fazla açıklama vardı ve ben cevaplarımı almadan hiçbir yere gitmeyecektik.
"Konuş." derken bir tıslamadan farksız çıkan sesim benim bile irkilmeme sebep oldu.
"Ne bilmek istiyorsun?"
"Her şeyi ve sakın bana anlatamam bu yasak gibi gereksiz şeyler söyleyerek nefesini boşuna tüketme."
Bir süre sessizliğe gömüldü ve ben tam istediğim cevapları alabilmenin düşündüğümden çok daha zor olacağından endişelenmeye başladığım an, sanki kendisini söyleyeceği şeylere hazırlar gibi derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Cyrus zaten Semiramis'in benim çocuğumu doğurduğundan şüpheleniyordu. Ve o insan grubuna katılmasının tek amacı başlarda sadece seni bulmaktı."
Kafa karışıklığıyla ona baktım. "Bu da ne demek?"
"Seni bulabilmesinin en iyi yolu buydu. Elini kolunu sallayarak Critias'a giremezdi. Bekleyecekti. İnsanların sizi avladığını ve bir gün bir şekilde hepinizi ele geçireceğini biliyordu. Açıkçası haklıydı da bundan kurtuluşunuz hiçbir zaman yoktu."
"Onların arasına dikkat çekmeden nasıl karıştı."
"O bir Tanrı Alina. Bir telepat. Sence üst düzey birinin aklına girip, kendisini aralarına sokmasını sağlamak onun için ne kadar zor olabilir."
Trever'ın, bir eğitim tesisinde doğmayan aralarındaki tek kişinin Cade olduğunu söylediği günü dün gibi hatırlıyordum. Aralarına sonradan katıldığını söylemişti. Ayrıca geçmişinden konuşmaktan hiç hoşlanmadığını ve bunu yapmadığını da...
"Sonra?" diye sordum vakit kaybetmeden.
"İntikamını almak için insanların seni ele geçirdiği günü bekleyecekti."
"Bundan nasıl bu kadar emin olabilir ki?"
"Nuh'un başındaki adamdan emindi."
"Tepedeki adamdan mı?"
Biz Greta ile bu zamana kadar onun Cyrus olduğunu düşünmüş ve koskoca bir yanılgı içine girmiştik. Ancak eğer tepede ki adam Cyrus değilse... O zaman?
Lanet olsun!
Marduk'a şaşkınlıkla bakıp, "Kingu mu?" diye sordum.
Kafasını sallayarak onayladı. "Açıkçası peşindeki hiçbir zaman sadece Cyrus olmadı."
"Hangarda bana saldıran Kingu muydu?"
"Evet."
"Peki, neden Cyrus yardım etti? Sen neredeydin? Ve Kingu saldırmak için neden o kadar bekledi?"
Art arda sıraladığım sorularım karşısında çok kısa bir an duraksadı.
"Duvarda gördüğün kanla yazılmış runlar yüzünden seni izlemeye devam edebilsemde ben içeri giremezdim."
"Ama Cyrus girdi?"
"O bizden biri değil Alina."
"Yani o şeyler sadece sizin katta yaşayanlar için mi bir engel?"
Kafasını sallayarak beni onayladı. "Kingu, Tanrılara kafa tutabilecek kadar güçlü bir yaratılan. İyi bir büyücü ve usta bir zehir uzmanı. Yaratılışında, Tiamat'ın kendi özünden verdiği güçleri de var."
"Mesela?"
"Mesela o da iyi bir telepattır ve seni bulup saldırmasını bu özelliğine borçlu."
"Nasıl?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUFAN
FantasyKavuşamadığı prensinin ardından ağlak gözlerle bakan o deniz kızı hikâyelerini unutun. Çünkü gerçekle yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok. Bu sadece onları zayıf, duygusal ve güçsüz birer mitolojik varlık olarak düşünmeniz için bilinçli olarak yaratı...