Ertesi güne alarmın lanet sesiyle başlayıp, zorlukla ayağa kalkarak kırık dökük eşyalar arasından bir duş almak için banyoya geçtim. Ağlamaktan gözlerim şişmiş, saçlarım ıslak yanaklarıma yapışmış ve yerde uyumaktan her yerim tutulmuştu.
Suyun üstümde ki yükleri ve acımı azaltır gibi vücudumdan akıp gitmesini izledim. İçim ihtiyacım olan ve huzur ve rahatlıkla dolarken, şarj olan bir pil gibi hissetmemek elde değildi.
Avucumu açınca istediğim kadar büyük bir kısmı elimin üstünde yine bir küre gibi toplanmıştı.
Sonra onu kontrol ederek şekil vermeyi denedim. Önce bir at, ardından bir yıldız sonraysa bir ok.
Kafamdan geçirdiğim her şekle giriyordu sonra küreyi duvara doğru savurup suyun giderde kayboluşunu izledim.
Her yere dağılmış eşyalar arasından iç çamaşırları, şort ve askılı bir bluz bulmak düşündüğümden fazla vaktimi almış olsa da saat daha beş buçuk olmadan antrenman sahasının kapısındayım.
Cade ve Melinda hariç herkes buradaydı ayrıca Peter dışında hepsinin keyfi yerinde gibiydi.
"Tanrılar aşkına! İyi misin? Geceden kalma bir ayyaş gibi görünüyorsun." dedi Sandy.
Benimle konuşmasına şaşırmıştım. Artık ne kadar acınacak durumdaysam diye düşündüm. Ayrıca demek ki bir duş almaktan fazlasına ihtiyacım vardı.
Kafamı sallayarak, "İyiyim." dedim ve beni yine afallatarak gülümseyerek karşılık verdi.
Trever ise gelip sataşır gibi omzuyla benimkini dürtüp, "Yoksa yine deprem olacak diye korkup uyuyamadın mı?" diye sordu.
Bundan korkup uykuları kaçması gerekenin onlar olması komikti aslında...
"Gidip onu bulduğumda bir sulu göz gibi ağlıyordu." diye devam etti Trever konuşmasına kahkahalarının arasından.
Neşesi bulaşıcı gibiydi. Herkes gülerken neredeyse ben bile gülümsemek üzereydim.
"Bunlar gece yine beraber takıldılarsa anca uyanmışlardır." dedi Marc sıkılmış gibi oflayarak.
"Kimler?" diye sordum boş bulunup.
"Cade ve Melinda ara sıra" dedi Sandy. Bir elinin başparmağı ve işaret parmağını daire şekline getirdi. Ardından diğer elinin işaret parmağını dairenin içine sokup çıkarırken, "Anlasın ya? Ara sıra geceyi beraber geçirirler ve ne zaman onları burada ağaç olup beklesek bil ki sabaha kadar duvarları inletmişlerdir." diye devam etti.
Düz bir sesle, "Birlikte olduklarını bilmiyordum." dedim. İçimden fokurdamaya başlayan nefretin biraz bile farkında değillerdi. Duygularımı saklama konusunda bu kadar iyi oluşuma bir kez daha minnettarken belki de bunun için bir gün Semiramis'e teşekkür etmeliyim diye düşündüm.
"Değiller." diye cevap veren Trever oldu.
Kafa karışıklığım yüzüme de yansımış olmalı ki Sandy, "Açık bir ilişki yaşıyorlarmış gibi düşün. Canları istedikçe birbirleriyle olurken," dedi birden kederlenen gözleri Peter'a kayarken, "Başkalarıyla da takılmaktan geri kalmıyorlar." diye ekledi.
Ahhh! Durum karışıktı demek...
Sandy; Peter'a abayı yakmışken, Peter Melinda'ya âşıktı, Melinda ise Cade'e...
Vay canına!
Ayrıca emindim ki bu ilişki açıksa, şu an ben hariç diğerlerinden de bu denkleme dâhil olanlar vardı...
Bakışlarım etraftakilerin üzerinde gezindi. Ancak Sandy ve Peter dışında, kimse beklemek zorunda olmak dışında huzursuzmuş gibi görünmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUFAN
FantasyKavuşamadığı prensinin ardından ağlak gözlerle bakan o deniz kızı hikâyelerini unutun. Çünkü gerçekle yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok. Bu sadece onları zayıf, duygusal ve güçsüz birer mitolojik varlık olarak düşünmeniz için bilinçli olarak yaratı...