61. Bölüm - İtiraflar

6.2K 649 73
                                    

"Kim olduğumu en başından beri biliyordun değil mi?" diyerek nefesimi tutup cevap vermesini bekledim.

Gözlerini benimkilerden bir an bile ayırmadan, "Evet biliyordum Alina." dediği ansa tuttuğum nefesi bir solukta verdim.

"Nasıl bilebilirsin?"

Marduk'un bu konuda söyledikleri kesindi. Asla beni izleyemezdi. Ancak bir şekilde o kadar gizli tutmaya çalışmalarına rağmen, düşmanlarının benden nasıl haberdar olabilecekleri ile ilgili de tam olarak bir şey söylememişti.

Cade'in dudaklarına, o hep kışkırtıcı bulduğum küstah gülümsemelerinden biri yerleşirken, bakışlarını sanki bana değilde Marduk'a cevap veriyormuş gibi hafifçe tavana doğru çevirdi ve "Benim de kendi kaynaklarım var." demekle yetindi.

Bu da birinden bu konuda bilgi aldığı anlamına geliyordu. 

Ama kimden ve neden? 

Ve daha da önemlisi Marduk bunu biliyor muydu? 

Bilmiyor olsa bile en azından şüphelendiğine emindim. Çünkü ilk yüzleşmemizde bana varlığımın düşmanlarının kulağına gittiğinden neredeyse emin olduklarını söylemişti.

Kim olduğumu başından beri bilyorsa...

Kaşlarım çatıldı, "O halde neden..."

"Gitmene izin mi verdim?" diyerek sözümü kesti.

Kafamı evet der gibi salladım.

Sıkıntılı bir tavırla avuçlarıyla yüzünü ovuşturduğu için boğuk çıkan sesiyle, "Çünkü beklentilerimin tam tersiydin Alina." diye cevap verdi.

"Bu da ne demek?"

"Ben her dediğinin sorgusuz sualsiz yapılmasına alışmış, şımarık, bencil ve en az Tanrı ve Tanrıçalar kadar kibirli bir prenses bulmayı beklerken sen; hiç tanımadığı bir çocuk için hayatını tehlikeye atacak kadar fedakâr, cesur, aklı başında ve..." kısacık bir an duraksayıp yüzünü buruşturarak, "İnatçı bir savaşçı çıktın diyelim." diye ekledi.

"Ancak hepsinden önemlisi, tıpkı babanın o gün de söylediği gibi masumdun Alina. Ve açıkçası babana karşı olan nefretimi seni öldürerek almaya kalksaydım; onlardan biri olmadığım için kendime olan saygımı hala tam olarak kaybetmediğim o Tanrı ve Tanrıçalardan bir farkım olmayacaktı."

Duraksadı. "Üstelik kim ya da ne olduğunun farkında bile değildin. Yanılıyor muyum?"

"Yanılmıyorsun. Annem bana hiç anlatmadı..."

"Ve Marduk'da sana kendini adadığı o aptal kanunları yüzünden tüm gücünü kavuşana kadar ulaşmadı." diye sözlerime benim yerime devam etti.

"Kesinlikle."

"Açıkçası Semiramis'in biraz sağduyusu varsa seni dinler ve en azından ben Kingu'nun işini bitirene kadar bu işten ve Kingu'dan uzak durabilirsin diye düşünmüştüm."

"Ama yine de peşimden geldin değil mi?"

Kafasını hafifçe yana eğdi ve gözlerimin içine muzip bakışlarla bakarak, "Az da olsa Semiramis'i tanıyorum diyelim." diye cevap verdi.

"Anlıyorum. Sanırım Marduk'la yaptıkları o saçma sapan anlaşma yüzünden beni şımartmaması en azından hayatımı kurtarmış." dedim iç geçirerek.

Kaşları çatılırken, "Ne anlaşması?" diye sordu.

"Senin ve Kingu'nun peşime düşeceğinizden emin oldukları için bir anlaşma yapmışlar. Böylece benim kimliğimi gizleyebileceklerini... Ya da en azından kim olduğumdan emin olamayacağınızı düşünmüşler."

TUFANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin