67. Bölüm - İpucu

5.3K 571 80
                                    

En sonunda odada Cade, Marduk, Roy ve Greta kaldığımızda; üstümüzde kara bulutlar gibi yükselen o gizlenme büyüsü hâlâ yerinde duruyordu.

Marduk'un gözleri ise üstümdeydi. Ağzını konuşmak ister gibi birkaç kez açıp, kararsızlık yaşıyormuş gibi kapatmasından anladığım kadarıyla söyleyecekleri henüz bitmemişti.

En sonunda kederli bir sesle, "Semiramis... O nasıldı?" diye sordu.

Neredeyse onun için üzülecektim...

Neredeyse...

"Ne söylememi istiyorsun? Bir şezlonga uzanmış güneşlendiğini mi? Ya da Yogadaki o sıkkın zengin hatunlar gibi; asıl amacının etrafa caka satarken, beleş içkilerden içmek olduğu bir spa merkezinde keyif çatar gibi göründüğünü mü?"

"Alina." dedi ikaz eder gibi.

"Bok gibiydi tamam mı? Neredeyse kendi cümlelerini bile kuramıyor, Kingu ne isterse onu yapıyor. Ne isterse derken hayal gücünü biraz zorlamanı bekliyorum senden."

Bakışları derin bir ıstırapla kısacık bir an kapandı. Bunu, ne hissettiğini görmememiz için yaptığından adım kadar emindim. Gözleri tekrar beni bulduğunda bu kez görebildiğim tek şey kararlılıktı.

"Eski dünyayı özlüyor olmalı... Umarım üşümüyordur. Soğuktan hep nefret ederdi, tıpkı örümceklerden nefret ettiği gibi."

Üşümek mi daha Temmuz ayındaydık?

Ve örümcekler mi? Ben Critias'da hiç örümcek görmemiştim...

Roy yine duygularıma tercüman olup, "Temmuz ayındayız yahu?" dese de benim asıl dikkatimi çeken Greta'nın şaşkınlıkla iç geçirmesiydi.

Cade ile dikkatle birbirlerine baktıklarını görünce kaşlarım iyice çatıldı.

Neyi kaçırmıştım?

Marduk'un dikkatli gözleri gözlerim arasında gidip geliyordu. "Bana ihtiyacın olursa ne yapacağını biliyorsun Alina." diyerek ortadan kaybolduğu an Greta, sanki konuşmak ister gibi ağzını açtı ve Cade'in ikaz eden gözleriyle karşılaştı.

Sonra Marduk'un kendisiyle birlikte yok olan gizlenme büyüsünün yerini bir başkası alırken, kaşlarım giderek daha çok çatılmaya başladı. 

Ve işte bu kez, Cade'in yarattığı başka kara bulutlar tarafından sarmalanmış gibiydik. İçimde yarattığı iç kapatıcı histen; Cade'in neden sürekli bu şekilde gizlenerek gezinmediğini çok net anlayabiliyordum. 

Zaten kasvetli olan hayatını neden daha çekilmez hale getirecekti ki?

Cade'in kafa onayıyla Greta tuttuğu nefesini verir gibi heyecanla, "Avustralya?" dedi

Tabi ya! Sanki bu her şeyi açıklıyordu da...

"Avustralya?"

"Avustralya, Alina. Semiramis orada."

"Öyle mi?" derken belli ki Greta heyecandan bir açıklama yapamayacak gibi göründüğünden bakışlarım Cade'deydi.

"Marduk, az önce üstü kapalı olarak tam da bunu söyledi." diyerek benim için hala hiçbir anlam ifade etmeyen bir açıklama yaptı.

Nihayet Greta, Roy'u ve beni de düşünecek kadar insafa gelmişti.

"Eski dünyayı özlüyor olmalı. Umarım üşümüyordur. Soğuktan hep nefret ederdi tıpkı örümceklerden nefret ettiği gibi dedi Alina."

"Evet, bende duydum." dedim ters bir şekilde.

"Biz kuzey yarım kürede Temmuz ayında yazı yaşarken, güney yarım kürede bu mevsimde kış ayları yaşanıyor. Doğu yarımküre; yerküre, Greenwich'ten geçen 0° boylamı ile ikiye bölündüğünde doğuda kalan kısmıdır. Jeopolitik anlamda genellikle; Avrasya, Afrika ve Avustralya'yı kastetmek amacıyla "Eski Dünya" tabiri ile eş anlamlı olarak kullanılır."

TUFANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin