O akşamüstü revirden çıkar çıkmaz soluğu Greta'nın yanında aldım.
Olan biten hiçbir şeyden haberi yoktu. Ona kısaca bir özet geçtim ve nihayet bitirdiğimde en az benim kadar kafası karışmış gibi görünüyordu.
"Bu hiç mantıklı değil Alina."
"Biliyorum."
"Win'in yaptığı açıklama tam bir saçmalık. Ancak gerçekten neyin peşinde olduklarını öğrenmemizin de bir yolu yok. Cade'in gözü zaten üzerimde, sistemden girip kan sonuçlarına göz atsam ya da o gece her ne yaptılarsa onunla ilgili bir iz bulabilir miyim diye baksam giriş yaptığımı fark ederler ve başımız belaya girer."
"Biliyorum Greta. Sadece neyin peşinde olduğunu anlayamıyorum."
"Açıkçası hiçbir fikrim yok. Ancak bir süredir Cade'in her ne kadar normal davranmadığını kabul etmem gerekse de asla sana zarar verebilecek bir şey yapmış olduğunu düşünmüyorum." derken kendinden gayet emin görünüyordu.
Dürüst olmak gerekirse aklıma gelen onlarca ihtimale rağmen -ki bizzat şahit de olduğum üzerimizde yapılan deneyler bana geniş bir hayal gücü kazandırıyordu- benim de dönüp dolaşıp vardığım yer Greta ile aynıydı. Cade bana karşı tam bir pislik olabilirdi ancak yine de prensipli bir pislikti.
Ama bu bilincim yerinde değilken bir haltlar karıştırdığı gerçeğini değiştirmiyordu.
İkimiz de bir süre sessiz kaldık ve o an aklıma Trever ile Cade arasındaki ufak tartışma geldi.
"Aslını istersen merak ettiğim başka bir şey daha var."
Greta'nın meraklı gözleri daldığı düşüncelerden çıkıp ilgiyle bana döndü.
"Cade ve Trever o akşam ufak bir tartışma yaşadılar."
"Gerçekten mi?" diye sorarken kaşları hızla endişe içinde çatılmıştı ve paniklemiş görünüyordu. Bu tepkisi beklediğimden bile çoktu sanki.
"Evet. Trever beni odama bırakırken tam o sırada Cade odasından çıktı ve Trever'a yapılacak işleri olduğu için gecesinin sona erdiğini söyledi."
Greta'nın alaycı bir tavır takınıp imalı yorumlarda bulunmasını beklemiştim. Ancak hala kaşlarını çatmış dikkatle beni dinliyor ve anlatmaya devam etmemi bekliyordu.
"Trever olması gerekenden daha fazla tepki verdi sanki ve Cade'e daha önce de bu yollardan geçtiklerini ve buna bir son vermesi gerektiğini söyledi."
"Cade ne dedi?" diye sordu rahatsız olmuş gibi yerinde kıpırdanarak.
"Aslını istersen oldukça sinirlendi. Bununla onu bir tutmaması gerektiğini, ne halt ettiğinin umurunda olmadığını ve onun istediği şey için kendisinin hi. bir zaman biraz bile çaba sarf etmek istemediğinin farkında olup olmadığını sordu."
"Tanrılar aşkına! Tam bir pislik gibi davranmış."
"Benim için her zaman ki Cade işte bilirsin... Bahsettiği o şeyin ben olduğuma eminim elbette. Ancak daha önce bu yollardan geçtikleri ile ilgili kısmı pek aydınlatıcı bulduğumu söyleyemeyeceğim."
"Belki de sen değilsindir..." derken daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi ve bunu o kadar sessiz söylemişti ki onu doğru duyup duymadığımdan emin bile değildim.
Ancak Greta'nın neden bahsettiğimi anladığını biliyordum. Bununla birlikte anlatıp anlatmamakla ilgili kararsızlık yaşıyor gibi görünüyordu. En azından konuşmak ister gibi ağzını birkaç kez açıp da sanki ne söyleyeceğinden emin olamıyor gibi tekrar kapatmasından anladığım buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUFAN
FantasyKavuşamadığı prensinin ardından ağlak gözlerle bakan o deniz kızı hikâyelerini unutun. Çünkü gerçekle yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok. Bu sadece onları zayıf, duygusal ve güçsüz birer mitolojik varlık olarak düşünmeniz için bilinçli olarak yaratı...