29. Bölüm - Tabletler

6.3K 681 44
                                    

Cade ile benim açımdan talihsiz olacak bir karşılaşma daha yaşamak istemediğimden; o akşamüstü takımın geri kalanları ile birlikte bir toplantı yapıyor olmalarını fırsat bilip, hızla  soluğu hızla Dani'nin ofisinde almıştım. 

Ben içeri girdiğim sırada bilgisayarına gömülmüş kendi işiyle fazlasıyla meşgul görünüyordu.

Beni gördüğü an kaşları merakla havaya kalktığından zaten bir iyilik istemeye geldiğimi anlamış olduğunu düşünüyordum. O yüzden direkt konuya girmeye karar verip en masum ifademi takınarak, "Dani, şu her Cuma yapılan partilere katılmak için senden onay alabilmem mümkün mü?" diye sordum.

Muhtemelen aklına gelen onca ihtimal arasında bu sorduğum en alt sıralarda bile yer almıyordu.

Ses tonu ifadesizdi. "Aslını istersen bu konuda sana izin vermemem için çoktan uyarıldım Alina."

"Yaaa." diye karşılık verdim yüzüm düşerken.

"Ne olursa olsun Cade'in emirlerini çiğneyemem üzgünüm."

"Anlıyorum Dani. Önemli değil." Omuzlarım yenilgiyle çökmüştü çünkü bu Cade'in kazandığı anlamına geliyordu. Muhtemelen bu Cuma, yine bir kitaba gömülerek daha geçireceğim klasik akşamlardan birini geçirecektim.

Ancak Dani, haince göz kırptıktan sonra aynı ifadeyle de sırıtmayı başarıp, "Bana, sana asla terasa çıkma izni veremeyeceğimi söyledi. Ben de öyle yaparım. Netice de parti teras da yapılmıyor." dedi.

Otuz iki dişimi birden görebileceği şekilde bir gülümseme oturdu yüzüme. Terasa çıkabilmek için ayrı güvenlik sisteminden bir parmak okuyucu onayı gerekiyordu. Asansörün o kata çıkması içinse farklı bir onay gerekiyor demekti bu.

Yani partilere katılabilirdim. Terasa çıkmasam ne olacaktı ki?

Ancak bu yine de Dani'i açısından sonradan bir sorun yaratacaksa...

"Bu başını Cade ile derde sokacaksa sorun değil Dani."

Umursamaz bir tavırla omuzlarını silkti. "Neden soksun ki? Sonuçta bana ne dediyse onu yapıyorum."

"Emin misin?"

"Elbette." diye karşılık verdiği dırada benim de yüzümde tıpkı onunki gibi kocaman bir sırıtış vardı.

Hatta gülümsemem; Cade ya da Melinda'yla, hatta en kötüsü ikisiyle birden karşılaşmadığım sürece tüm gün yüzüme yapışıp kalacak gibi görünüyordu.

Akşam yemekten sonraysa doğruca Greta'nın odasına gittim.

Kapıyı arkamdan kapatana kadar konuşmadık. Ardından, "Merak etme güvenli bölgedeyiz, burada hiçbir dinleme cihazı yok üç kez kontrol ettim." dedi.

"Bunu anlayabilmek için ne yaptığını öğrenebilir miyim? Çünkü odamda bir kamera olduğundan neredeyse eminim."

"Şaka yapıyorsun!"

"Çok ciddiyim. Bir tanesini bulup Cade'in suratına fırlattım bile, ancak bir diğerini yerleştirmiş olmalarından şüpheleniyorum."

"Tanrılar aşkına! Cade'i bu kadar paranoyaklaştıracak ne yaptın Alina?"

Tam olarak hiç bir fikrim yoktu. Cevap verirkense istemsizce yüzümü buruşturmuştum. "Varlığım yetermiş gibi görünüyor."

"İcabına bakarız merak etme."

"Güzel. Çünkü taktiğin her neyse benimkilerden çok daha kullanışlıya benziyor."

Özellikle de son çare olarak başvuracağım silah sisteminden iyiydi. En azından etraf batmayacaktı ve yerden beyin parçaları temizlemek zorunda kalmayacaktım.

TUFANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin