Bir hafta daha kütüphanede şansımı kendimi başıma denemeye karar verdim. Greta'ya güvenebilirim gibi hissediyordum. Ancak ona kalsa en başta Cade'in de bana huzur veren bir yanı olduğundan emindim. Şimdi eline geçen her fırsatta huzurumu kaçırıp beni rahatsız etmekten başka bir şey yapmıyordu.
Onunla ilgili her şey tam olarak ne zaman değişmişti?
Onu öpmemden çok daha önceydi...
Yeteneğimi ilk fark ettiğim zaman mıydı?
Burada kalmayı kabul ettiğim gün müydü?
Antrenman sahasında ki ilk günümde miydi?
Yemekhanede ki ilk günümü düşündüm. Yeteneğimi keşfettiğim ilk günü. O gün Melinda ile içeri girdiğinde de beni görmezden gelmişti. Revirde yatarken kendi halimi unutup elini tutarak onu teselli etmeye çalışmıştım ve bir şeyler değişmişti sanki...
Ama ne?
Ayrıca burada kalmamı istediğinden beri tavırları fark edilir derecede yön değiştimişti de... Öncesinde çok daha sıcakkanlı olduğundan değil, ancak bir şekilde beni kışkırtmak ve damarıma basmak için fazladan çaba harcıyor gibi görünüyordu.
Neden?
Belki de hep böyleydi ve ben sadece görmek istediğimi görmüştüm...
Belki de bir aptaldım ve kendimce hala hareketlerine bahaneler bulmaya çalışıyordum. Ama içimde çöreklenen bir huzursuzluk vardı... Bir dürtü... Ve bana sanki göremediğim bir şeyler varmış gibi hissettirip daha dikkatli bakmamı söylüyordu.
Duvarda ki saate kaydı gözlerim. Gece yarısını çoktan geçmişti. Bu saatten sonra kimsenin odama gelip, partiye onlarla gitmem için ısrar edemeyeceğinden emindim. Yanıma gece okumak için birkaç kitap daha alıp kütüphaneden ayrıldım.
Odamın olduğu kata geldiğimde asansörden çıkıp tam olarak önüme bakmadan yürümeye başladım. Kafamı kaldırdığım an karşı komşumun yiyişmek için odasına girene kadar sabredemeyip, Melinda'yı kapısına dayamış olarak üzerinde detaylı bir çalışmaya giriştiğini gördüm. Gerçekten hayal gücümün sınırlarını zorlayacak bir girişimdi.
Tanrılar aşkına!
Geri mi dönseydim acaba?
Bakışlarım odamın kapısıyla asansör arasında gidip geldi kısacık bir an.
Sonra kendime gelmek ister gibi kafamı iki yana salladım. Onlar çekinmiyorsa ben neden çekinecektim ki?
Mümkün olduğu kadar ses çıkarmadan ve onlara dokunmamaya çalışıp odamın kapısına geldim. Tam yanlarına geldiğimde Cade'in bedenin kasılır gibi olduğunu gördüm göz ucuyla.
Sebebinin Melinda ve yaptıkları şey olduğunu umarak kapımı açıp hızla içeri girdim.
Kapı arkamdan kapandığında tutmuş olduğumun farkında bile olmadığım nefesimi vererek elimdeki kitapları masanın üstüne koyup banyoya doğru yöneldim.
İstediğim tek şey bir duş alıp kitaplardan birine gömülürken uykuya dalmaktı.
Her Cuma bu parti olayına giriştikleri için cumartesi günleri herkesin boş günüydü. Tek planımsa yarın bütün zamanımı kütüphanede geçirmekti.
Duşun altına girip suyun serin ve tazeleyici etkisinin tadını çıkardım.
Yine bir kısmını elime doğru yönlendirip şekiller vermeye başladım. Önce bir gül, sonra bir kuş, ardından bir ağaç. Fakat en son su tanıdık bir yüzün şekline büründü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUFAN
FantasyKavuşamadığı prensinin ardından ağlak gözlerle bakan o deniz kızı hikâyelerini unutun. Çünkü gerçekle yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok. Bu sadece onları zayıf, duygusal ve güçsüz birer mitolojik varlık olarak düşünmeniz için bilinçli olarak yaratı...