Ertesi sabaha buram buram kışkırtıcı bir Cade kokusu ve saçlarımı şefkatle okşayan ellerinin hissettirdiği mutlulukla uyandım.
Kafam göğsüne yaslanmış bir süre daha bu huzurun tadını çıkarmaya karar vermiştim ki Cade o boğuk pes sesiyle konuşmaya başladı.
"Sana söylemem gereken bir şey var Alina."
Kaşlarım endişeyle çatılırken kafamı kaldırıp dikkatle ona bakmaya başladım. Düşünceli görünen yüz ifadesi ise söyleyecekleri konusunda endişelenmemem için pekte yardımcı olmuyordu.
Tanrılar aşkına lütfen anı bozmasındı.
Sanki endişelerimi bakışlarımdan anlamış gibi hafifçe gülümsediğinde, "Öyle korkulacak bir şey değil." dese de benim hala o kadar emin olduğum söylenemezdi.
"O gün, babanın seni götürmesini istediğinde bir an için boynundaki sinyali kaybetmiş olsak da bir süre sonra sinyalini tekrar almaya başladığımızda bizden sadece iki gün uzaklıkta bir bölgedeydin."
"Yani?"
"Yani seni almak için hala bakımda olan denizaltını kullanıp vakit kaybedeceğimize, çoktan gemiyle yola koyulmuştuk bile."
Bir süre sessiz kalıp saçlarımla oynamaya devem ederken, düşünceleri içinde kaybolmuş gibi görünüyordu.
Istırapla çarpılmış yüzü, aklından neler geçirdiğini anlayabilmem için yeterdi de artardı. Kingu'yu ve yaşamak zorunda olduklarımı düşünüyor. Ayrıca yine gerçekten çok geç kaldığını düşünüp kendine resmen eziyet ediyordu.
Benim, Kingu'nun elinde olduğumu anladığı süre zarfında kim bilir onun ne durumda olduğunu düşünüp, aynı şekilde kendime eziyet etmemse; ikimizin de yarı kaçık olduğunun ispatı gibiydi.
Sonra konuşmaya kaldığı yerden devam etti. "Bizden çok daha hızlı bir şekilde sana ulaşabileceklerini düşündüğüm için Roy ve Jacob'ı ne olur ne olmaz diye önden gönderdim."
"Öyle mi?"
Elbette öyleydi, onlar kuyrukları da olan adamlardı. Üstelik hızlıydılar...
Kafasını sallayarak beni onayladı. "Ancak ertesi gün yanlarında bir balık herifle çıkageldiler."
Kaşlarım çatılmıştı.
"Kim olduğunu tahmin edebiliyor musun?"
"Açıkçası hiçbir fikrim yok."
"Orada, yarattığın kaostan kaçmasını ve diğerlerine artık insanlara zarar vermeye devam ederlerse eğer karşılarında seni bulacaklarını söylemesi için öldürmediğin herifti getirdikleri." diye açıkladı.
"Yaptığımız, ya da daha doğrusu sebep olduğumuz şeyi fark ettiğimde hala onlarlaydın. Ertesi gün sistemden tekrar hareket ettiğini görebiliyorduk. Ancak senin biz olmadan da bir süre idare edebileceğini, bununla birlikte insanların bir an önce oradan kurtulması gerektiğini düşünerek çok yanlış bir karar verdim Alina..."
"Ve önce onlar için gittin."
Gözlerini acı çeker gibi kapatması benim için bardağı taşıran son damla olmuştu.
Bunun için onu suçlayabileceğimi mi düşünüyordu?
Elimi şefkatle yanağına koyup sabırla bana bakmasını bekledim.
Gözleri tekrar benimkileri bulduğunda yaşadığı pişmanlığı görmekse benim de canımı yakıyordu.
"Olacakları bilemezdin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUFAN
FantasyKavuşamadığı prensinin ardından ağlak gözlerle bakan o deniz kızı hikâyelerini unutun. Çünkü gerçekle yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok. Bu sadece onları zayıf, duygusal ve güçsüz birer mitolojik varlık olarak düşünmeniz için bilinçli olarak yaratı...