İçeri girdiğimizde, Trever televizyonu açıp karşısında iki kişilik koltuğa kurulurken ben kahve makinasıyla mücadeleye giriştim. Lanet şeyin üstünde düzinelerce tuş vardı ve daha önce beni tedirgin ettiği için kendisinden uzak durmayı tercih etmiştim. Şahsen benim için bir uzay mekiği kullanmaktan hiçbir farkı yoktu.
Trever kahkahalar atarak yanıma geldi ve yan tarafta bulunan kapsül gibi şeylerden birini makinenin bir yerlerine koyup hızla birkaç tuşa basmaya başladı.
"Bu şeylerden zerre kadar haz etmiyorum."
"Aslında çok basit." deyip uzay mekiği kendi kendine kahveyi hazırlarken, Trever bir taraftan da bana nasıl çalışacağını anlatmaya girişti. Ancak biliyordum ki boşa bir çabaydı.
Benim için başlat tuşu dışında diğer tuşların hepsi anlamsızdı. Ayrıca tek bir tuşla hayatımı kolaylaştırmayacaksa bu teknoloji ne işime yarardı.
Kahvelerimizi alıp kanepeye geçtiğimizde, "Kütüphaneye gidebilmek için Cade dışında onay alabileceğim birisi var mı Trever?" diye sordum.
Kütüphanenin bulunduğu kat bana yasak olan katlar arasındaydı ve girebilmek için izin almam gerekiyordu. Yatakhaneler dışında sadece kütüphanenin bulunduğu bir kat için böyle bir prosedür saçmalık ötesiydi. Elbette kitaplar arasında 'eldeki malzemelerle koskoca bir gemi nasıl yok edilir.' ya da 'size karşı oluşan aptalca önyargıyı nasıl kolayca kırarsınız.' gibi kitaplar saklamıyorlarsa...
Bu yüzden, bunun asıl sebebinin Cade'in damarıma basmaya çalışmasından kaynaklandığını düşünüyordum.
"İşini Dani ile halledebilirsin sanırım." diye cevap verdi Trever daldığım sinir bozucu düşüncelerden çıkmamı sağlayarak.
Cade'in odasında ki panelden Dani diye biriyle konuşup, Kevin'ın odasına gönderilmesini istediğini hatırlıyordum. Engin dekorasyon bilgilerimi odası üzerinde uyguladığım gündü ve zavallı Kevin'ın tüm odayı kendi başına toparlamasına gönlüm razı olmamıştı.
"Peki, bunu nasıl yapmam gerekiyor?"
"Git konuş. Sonuçta girmek için izin almak istediğin yer silah deposu değil ya, alt tarafı bir kütüphane. Bu kadar yetkiyi sana Dani'de verebilir."
"Benimle gelir misin peki? Yani sırf şu malum önyargılardan dolayı kütüphaneye gitmekten de alıkonulmak istemiyorum."
Güldü. "Merak etme Dani öyle değildir. O bir insan ve Cade'in sağ kolu olduğunu söyleyebilirim. İyi adamdır da aslında. Ancak elbette seninle gelirim."
Kendime odaklanabileceğim yeni bir iş bulmanın heyecanını yaşıyordum. "Harika o zaman neden kahvelerimizi içip hemen gitmiyoruz."
"Tanrılar aşkına! Bu kitap aşkı da nereden geliyor söyler misin?"
"Sıkılacak bolca boş vaktim var ve neden kitap okuyarak değerlendirmeyeyim."
"Tatlım inan bana boş vakitlerini değerlendirecek çok daha iyi hobiler biliyorum." dedi çarpık bir şekilde gülümseyerek.
Bir kahkaha attım. "Hiç utanman yok değil mi?"
"Asla. Ayrıca ben sabırlı bir adamım güzelim. Bir gün o güzel poponun kucağımda olacağını ümit etmekten kolay kolay vazgeçmeyi düşünmüyorum."
Kafamı iflah olmayacağını belirtir gibi iki yana sallarken gülümsüyorum. "Bunun için ümit etmekten fazlasına ihtiyacın var Trever."
Merakla tek kaşını kaldırıp, "Ne gibi?" diye sormasına ise iyice sırıtıp, "Şans, tanrısal bir güç ya da sihir falan gibi." diyerek karşılık verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUFAN
FantasyKavuşamadığı prensinin ardından ağlak gözlerle bakan o deniz kızı hikâyelerini unutun. Çünkü gerçekle yakından uzaktan hiçbir ilgisi yok. Bu sadece onları zayıf, duygusal ve güçsüz birer mitolojik varlık olarak düşünmeniz için bilinçli olarak yaratı...