Bölüm 42

8 12 1
                                    


...

??? : Ben de tamda sana geliyordum tatlım . Zehrini uygulamaya !

Edward : Ne zehri !? Bırak onu !!!

??? : Merak etme yavaş yavaş yayılarak zor bir şekilde etki edecek . Hala bir şeyler için zamanınız olacak yani .

Adam bunu söyleyip Evie'ye doğru yaklaşırken Edward sinirli bir şekilde ipleri çekiştirdi . İplerden en sonunda kurtulabilmişti ama Evie için bu geçerli miydi ???

Edward vakit kaybetmeden adama doğru atlayarak onu yere doğru itti . Adamın elindeki zehirli iğne de doğruca Evie'nin bacağına saplandı . Edward bunu fark etmeden adamı yumruklamaya başlamıştı . Bunu gören kapıdaki nöbetçiler de içeri girmişti . Edward Evie'ye bir bakış attığında zehrin enjekte olduğunu görüp iyice bir sinirlenmiş ve daha da çok endişeye kapılmıştı .

Hayliyle tüm o güçleri de kontrolden çıkmıştı ama bu onlar için iyi bir şey idi . Kurtuluş için !

...

Gelen adamlara tüm karanlık güçlerini uyguluyor desek yalan olmazdı . Birkaçı dumanla zehirlenmiş diğerleri karanlık güç toplarına maruz kalmıştı . Kapıyı kapayarak kapının arkasına diğer sürgün edilen adamlar açamasın diye güçleriyle duman şeklinde bir dolap koyduktan sonra Edward hızla Evie'nin yanına gitti .  

Edward : Evie iyi misin !??

Evie sadece kafasını sallamıştı .

Edward : Mahvedicem onları !!

Edward bunu söyleyerek sinirle yanlarındaki cama tüm gücünü yansıtmıştı . Cam parçalara ayrılıp kırılmakla birlikte camda bulunan korkuluklarda camdan ayrılıp yere düşmüştü . Özgürlükleri için bir kapı açılmıştı bile .  Edward bunu görerek hızla Evie'nin yanına çömeldi .  Bacağındaki iğneyi çıkarıp cebine attı . Her ihtimale karşı ne olduğunu anlayabilmeleri için iğne onda kalmalı idi . 

Evie'nin kalbine ve tüm vücuduna bu zehir ulaşmamalı idi . Bu yüzden Edward yavaşlatmak ve işe yararsa tamamen durdurmak için gücüyle iğnenin uygulandığı yere bir tane hafif derinlikte çizik attı .  

Edward daha sonra üstündeki ceketi çıkarıp Evie'ye giydirdi . Evie'nin bacağına gücü ile zehir yavaşlasın diye iğnenin saplandığı yerin biraz üstüne zehrin geçişini az da olsa engellesin diye bir şey yapmış , zehrin geçişini engellemiş idi ve  bacağını sıkmasını sağlamıştı .  ( Kemer , kumaş parçası gibi bir şey ama güç ile yapılanı . )

Evie bayılmak üzere iken son olarak şunları duymuş idi .  '' Güvendesin ! '' '' Tamam , benimle geliyorsun ! ''

Edward, Evie yi evine götürmeye karar verdi. Ama evde Alfia olacaktı . Muhtemelen de onun için endişelenecekti . Bu yüzden Evie orada rahat dinlenemezdi. Ayrıca onu bu halde de bırakamazdı. Ve bırakmaya da hiç niyeti yoktu anlaşılan ...

 Sonra kısa bir süreliğine düşünüp Evie 'nin rahatça dinlenebileceği bir yer aklına gelmişti.

Edward : Tamam, benimle geliyorsun. 


 Daha sonra paramparça olmuş camdan birlikte çıktıklarından sonra arka çıkışa doğru yöneldiler . Arka tarafı da korumaktaydılar . Sadece birkaç kişi vardı . Edward onları kısa sürede halletmişti . Depodan azıcık uzaklaştıklarında Evie de Edward'ın kucağında uykuya dalmıştı .

...

Ardından daha fazla vakit kaybetmeden Evie kucağında uyurken Edward'ın  evine gittiler. Edward bir süreliğine Evie yi kendi ayakları üstüne bastırıp anahtarıyla kapıyı açtıktan sonra Evie yi tekrar kucakladı. Sonra içeriye bakındı. " Kimse var mı?" diye seslendi. Ses gelmeyince de " Huh! Kimse yok." diyerek içeri bir özgüven patlamasıyla girdi. Sonra kapıyı bacağıyla kapatıp Evie'yi salondaki koltuğa yatırdı.


Edward : Allahtan annem yok! Yoksa 2 saat açıklama yapmak zorunda kalacaktım...

Ardından arkasından gelen bir ses onu bayağı bir ürkütmüşe benziyordu. Yüz ifadesi bir hayli komikti. Evet, bu ses annesine aitti.

" Neyi açıklayacakmışsın bakalım. "

Edward arkasını dönüp: Anne.. Senin burada ne işin var?

Annesi : Bugün okulda işim erken bitti. Gelip seninle vakit geçirmek istedim. Ve en sevdiğin kekten yapmak için mutfağa girdim. Geldiğini duymamışım. ( Sonra Edward'ın arkasından tarafa bakıp Evie yi ucu ucuna fark etmişti.)

Yine annesi : Edward, arkanda ne saklıyorsun?

Edward hangisi masadaki vazodan mı bahsediyorsun, evet evet ben de bayıldım. Yeni mi?

Annesi : Edward, benimle dalga mı geçiyorsun? O vazo 2 yıldır var.

Edward : Aov.. Ahahha! Evet, tabi ya. İki yıl önce satın almıştın biliyorum.

Annesi : Edward, onu bana sen almıştın!

Edward : Ahh..

Annesi : Daha fazla gevelemeyi kes! ( Diyerek Edward'ı önünden çekti ve Evie yi gördü.)

Annesi : Bu kız da kim?

Edward : Iı.. Okuldan...

Annesi : Okuldan?

Edward : Arkadaşım. ( Bunu öyle kısık sesle söylemişti ki annesi bile zor duymuştu. )

Annesi : Arkadaşın?

Edward : Yardımcı olmuyorsun ! Bana inanmıyor musun ? ( Diyerek baş parmağıyla koltukta baygın olarak yatan Evie'yi işaret etti.)

Annesi : Nesi var? Ah umarım başına kötü bir şey gelmemiştir!

Edward : Görmüyor musun yaralı . Zehirlendi . Panzehir lazım veya bu işlerde bilgili biri .Acilen bir şey yapmalıyız!

Annesi : Bana nesi olduğunu anlat. Ve duruma göre ne yapabileceğime bakayım. Olmadı onu okula götürmemiz gerekecek.

Edward : Hayır, asla okula geri dönemeyiz!

Annesi : Sorun ne Edward ?

Edward olanları annesine anlatmaya başladı. Annesi de ona hak vererek, bahsettiği zehrin  panzehrini aramaya başladı, Edward ilk müdahaleyi iyi yaptığından ufak bir hemşire iğnesi ile Evie kurtulabilirdi . Kanındaki ufak kalmış zehrin vücuttan atılabilmesi için özel bir iğne . 

Tek sorun bunun okul revirlerinde bulunduğu . Edwardların evinde böyle bir iğne bulunmuyor ve okuldan da öyle istenildiği üzere kolayca bir şekilde alınamıyor . Büyük hastaneler bu işe bile karıştırılamaz . Olaya polis dahil olsun kimse istemez çünkü .

Son kez emin olabilmek için Edward'ın annesi kitapları da kontrol etmek istedi . Edward da Evie 'nin başına oturmuş, onu kurtaracağını söylüyordu. Tabii annesi başka odada olduğu için bu kadar rahat davranabiliyordu. Sonra annesinin bir şey bulup bulamadığına bakmak isteyip Evie' nin baş ucundan kalkmış ve doğruca onun olduğu odaya gitmişti. Annesi meşgul bir iş kadını ciddiyetiyle tüm kitapları karış karış arıyordu. Edward içeri girmişti ve annesinin bu haline gülmemek için kendini zor tutmuştu.

Edward bir anda ciddileşerek : Bir şey bulabildin mi?

Annesi : Hayır hiçbir şey yok .

Annesi o anda bir kitap alıp masaya koymuştu. Edward da masanın ucundaki sandalyelerin birine oturmuş annesine bakıyordu. Annesinin aldığı kitabın sayfalarından kopuk 5-6 sayfa yere Edward'ın ayaklarına düşmüştü. Edward yere eğilip sayfaları topladı ve annesine vermek için uzattığında en öndeki sayfa onun bir hayli ilgisini çekmişti.

Edward : Bu da ne ?

Annesi Edward'ın elinden gördüğü sayfayı almadan önce Edward'ın okuyabildiği küçük bir bölüm vardı .  (Şafak vaktinde birleşim . Aydınlık ve karanlık , gece ile gündüz ! )

Annesi elinden aldığı sayfaları kitaplara koyduktan sonra kitapları da sırasıyla rafa dizdi . Ellerinde var 0 . 

...

Yapılacak tek bir şey kalıyordu ...

...


TH̹̟̘̲͚E Waͬ̀r Ǫ͛̽ͬ̆͝F D̤̰̬̖̐ͅa̧rk AND Ligḩ̸̆ͤ̃ͧ͘tHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin