Ölümün eşiğinden zar zor kurtulup hafızasını kaybetmişti . Kimseyi ve hiçbir anıyı hatırlamazken yıllardır görmediği babası ile tanıştı . James ile ...
Bakalım Evie'nin yeni hayatı nasıl işleyecekti . The War Of Dark and Light 6.sezon ile devam edi...
Edward ile Aİdan konuşmaya devam ederlerken Hailey kapının arkasında hala onları dinliyordu . Evie'ni aydınlık tarafa ait olduğunu ve korktuğu şeyi öğrenince tepkisi gülmek olmuştu . Belki de Evie için bir planı vardır ?
Hailey tam dinlemeye devam edecekken koridordan adım sesleri gelmeye başlamıştı . Daha sonrada birisinin sesi duyuldu .
Isla : Heyy ! Kapı mı dinliyorsun sen ?
Hailey : SEN BU İŞE KARIŞMA !
İçeridekiler koridorlardaki sesi duyarak dışarı çıktılar . Tam kapılarının önünde Hailey biraz ötede ise Isla duruyordu .
Edward : Hey ! Kapımızın önünde ne arıyorsunuz , sorabilir miyim ?
Isla direk ispiyona başladı .
- Gizemli bir misafiriniz var !
Hailey : Hayırr öyle değil ! Sadece geçiyordum .
Edward : Heyy geçiyordun madem biz seni daha fazla tutmayalım o zaman !
Edward'ın bu sözünden sonra da Aidan el işareti ile yolu göstermişti .
Hailey de sahte bir gülümseme takınarak '' O zaman yarınki oyunda görüşmek üzere . '' dedi ve odasının yolunu tuttu . Isla da arkasından (Hailey gidince) '' Mümkünse görüşmeyelim '' dedi . Aidan buna gülerken Edward da Isla'ya bakmakla meşguldü . Niyeti onu da kapılarının önünden gönderip bir gramcık kadar huzur istemesiydi .
...
Bu olaylar sonrası gün bitmiş ve diğer gün olmuştu . Son yarışma olan parkurun günü gelmişti . Parkur yolunu tutmadan önce herkes bir şeyler atıştırmıştı . Aydınlık taraf zaten kaybettiklerini bildiği için parkuru umursamıyorlardı . Eğlencesine oynayacaklardı . Bu oyunu umursayan tek kişi görünüşe bakılırsa spor ruhlu kral(içe) Evie idi .
Kahvaltıyı yaptıktan sonra üstlerini değişmişler yanlarına parkur öncesi ve sonrası giymek için yedek kıyafetler aldıklarından sonra servislere binerek parkur yerine gitmişlerdi . Servisler parkura az mesafe kala tüm öğrencileri parkın (girişin) önünde indirmişti . Parkur yerine gidebilmek için yaklaşık 45 dakikalık bir doğa yürüyüşü çekmek zorundaydılar . Bu doğa yürüyüşü su üstü taşlı yoldan başlıyor ve köprü ile bitiyordu .
Öğrenciler servislerden iner inmez öğretmenlerin arkasından yola koyulmuşlar parkur alanına doğru yürümeye başlamışlardı . Öğretmenler onları o kadar çok oyalıyordu ki 1 saatte anca varırlardı bu gidişle oyun alanına . Her bir doğa abidesi harika yerde aydınlık taraftan bir öğretmen içerdiği tabiatı en ince ayrıntısına kadar betimlemeden geçmiyor dolayısıyla da bu herkesin canını epeyce sıkmakla birlikte yol da doğal olarak uzun sürüyordu .
...
Suyun üzerinden taşlara basa basa geçip bir sonraki zorlu yere geldiler . Minik bir çamurluk alan ! Öğrencilerin bazıları iğrene iğrene bazıları birbirlerine çamur fırlata fırlata bazıları da aynı Alfia gibi umursamazca yürüyorlardı . Yürüyüşün sonunda en son olarak öğrencilerin karşılarına uzun mu uzun upuzun bir köprü çıkmıştı . Köprünün altından da su akmaktaydı . Köprü pek sağlama benziyor muydu orası ayrı bir konuydu tabi .
Köprü şöyle bir şeye benziyor etrafı yeşillik hayal edin :)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
