Miyuki arkasında bir kanat sesi duy-
duğunda,elindeki yeşil kristal şişeyi, hala Haru'nun burnuna doğru sallı-
yordu.Daha arkasını dönmeden kimin geldiğini anlamıştı.Gelenin otların ü-
zerinde oluşturduğu gölge heybetliy-
di.Gölgenin ensesine yöneltmiş oldu-
ğunu tahmin ettiği bakışları,ürperme-
sine sebep oldu.Elindeki kristal şişeyi
neredeyse yere düşürüyordu.Önünde
duran Haru'nun yüzü allak bullaktı.
Anlaşılan o da gölgeden korkuyordu.
Nasıl korkmasındı ki..Asahi'nin gürle-
yen sesi duyuldu"KOMUTAN HARU!"
'KÜÇÜK HANIMI AFFETTİNİZ Mİ!?"
Bu bir soru muydu,yoksa uyarı mı?
Bilemedi Haru.Sırtında kapanmamış yaralarına ve henüz dinmemiş ağrıla-
rına rağmen,az önce yumduğu gözle-
rini hiç açmadan eğilerek ona selam verdi."Efendim ne haddime!
Miyuki döndü,Asahi'nin alışık olduğu
karanlık gözlerine dik dik baktı.Haru-
yu İkari'ye dövdürmüş,bu kanatlı ya-
rasanın ne işi vardı burada!Şimdi de değerli Baş Muhafızı'nın vaktini aldı-
ğı için mi cezalandıracaktı onu!Gözü Haru'nun ellerinin üzerinde,İkari'nin açtığı ve henüz iyileşmemiş yaraları-
na takıldı.Bu haliyle Haru,Dağat balık-
çılarının ağına yakalanmış,ağdan kur-
tulmak icin mücadele ederken,vücu-
dunda derin yarıkların oluştuğu Vin-
ga Balığı'na benziyordu.Asahi'nin o çok kıymetli Çiğil Merhemi'nden Ha-
ru'ya vermemiş olması,Miyuki'yi şa-
şırttı.Elindeki yeşil şişenin kapağını açtı.Daha ne olduğunu anlamasına fır-
sat vermeden,Haru'nun elini tutarak losyonu yarasının üzerine sürdü.Haru
derhal elini çekti.Asahi'nin gözleri kı-
sıldı.Haru'nun elini çekmesini yanlış
yorumlayan Miyuki"Merak etmeyin komutan ölmeyecek-
siniz.Bu anneannemden öğrenip,sizin için yaptığım özel bir losyon.Yaraları-
nıza iyi gelecek!"dedi."BAKIN!"
"İYİLEŞMEYE BAŞLADI BİLE!"diye he-
yecanla bağırdı."TEŞEKKÜR ETMENİZE GEREK YOK
KOMUTAN!"diyerek elindeki şişeyi Haru'nun avucunun içine yerleştirdi.
Neşeyle gülümseyerek geri çekildi.Sa-
niyeler içerisinde,gözle görülür bir şe- kilde iyileşmeye başlayan derin yarık-
lara bakan Haru,"Bu kız sonunda gerçekten beni öldür-
tecek"diye düşündü.Haru'nun Asahi'
ye bakan gözlerinde endişe ve korku
vardı.Çok öfkelendiği belliydi."BENİ AFFETTİNİZ Mİ KOMUTAN HARU!"
"SİZİN İÇİN YAPTIĞIM ÖZEL BİR LOS-
YON.YARALARINIZA İYİ GELECEK!"Asahi'nin beyninde yankılanan bu cü-
retkar sözlere ek,Haru'nun elini tutup losyonu sürmesi..Ya gülümsemesi!!
Prensin allak bullak olmuş yüzüne ba-
kan Miyuki"Değerli komutanınıza tam üç günde,
büyük zahmetlerle hazırladığım özel bir losyon getirdim.Daha ne!""Üstelik bakıyorumda,ona Çiğil Mer-
hemi'nden bile vermemişsiniz!"diye-
rek Haru'nun elini tutup ona göster-
mek istedi.Haru elini çekince bunu yapamadı.Yüzü mü kızarmıştı!Göz-
leri mi kararmıştı ne!Neler oluyordu bu yarasaya böyle!?"Asahi Haru'nun elindeki kristal şişeyi kaparcasına aldı.Haru gözlerini yum-
du.Alnındaki alev şeklindeki kırmızı lekelerin parlamasından,aslında hiçte sakin olmadığı anlaşılan Asahi,iki par- mağının arasında tuttuğu kristal şişe-
yi havada sallayarak,Miyuki'ye doğru
ilerliyordu.O yaklaştıkça geri geri gi-
den kız"Şey!Prensim!"
"EVET MİYUKİİ!"
"Alnınız!"
"ALNIM MI?NE OLMUŞ ALNIMA!"
"Alnınız parlıyor!"
"E GÜZEL!NEDEN PARLADIĞINI BİLİ-
YOR MUSUN PEKİ!""Şey!Hasta mısınız!"
"EVET MİYUKİ OLDUKÇA!"
Sonunda geri geri giderken Çavni Di-
keni'ne basıp,acıyla çığlık atarak aya-
ğını kaldıran Miyuki,aynı anda denge-
sini kaybedip tam yere kapaklanacak-
tı ki,Asahi onu belinden yakaladığı gi-
bi tutup,kendine doğru çekti.Onu ken-
dine doğru öyle bir sert çekmişti ki,M-
yuki'nin nefesi kesildi.Kulağına eğilen
prens,"Küçük hanım!İkari Ağacı'nın açtığı hiçbir yaraya bırakın Çiğil Merhemi'
ni,Orman Perisi Şiva gelse faydası ol-
maz!""Bakın!"diyerek Haru'nun tekrar beli-
ren yaralarını gösterdi."Ayrıca komutan Haru'nun sizi affe-
dip affetmeyeceğini düşüneceğinize!
Benim sizi affetmem için,ne yapacağı-
nızı düşünmeye başlasanız iyi olur!" diye fısıldadı.Göz göze geldiler.Zaman daha yavaş
akıyordu şimdi.Kızın susmak bilme-
yen ağzı nihayet susmuş,gözleri Asa-
hi'nin karanlık gözlerine kilitlenmiş-
ti.Miyuki o karanlık gözlerin içinde u-
çan beyaz bir Sakai Kuşu gördüğüne
yemin edebilirdi.Gözlerini yavaş ya-
vaş kapadı.Miyuki'yi belinden kavra-
yarak,onu iyice kendine yaklaştırıp,
kokusunu içine çeken Asahi'nin hid-
deti geçmiş gibiydi.Miyuki'nin dizleri titriyordu.Bir eliyle belinden sıkıca kavradığı kızın başını,diğer eliyle göğ-
süne doğru sıkıca bastırdı.Aniden si-
yah kanatlarını sonuna kadar açarak,
Abel Gezegeni'nin batan güneşine
doğru havalanarak uzaklaştı.Haru,da-
kikalar içerisinde gözden kaybolan iki karaltının arkasından bakakaldı.Başı-
nı yere eğerek ne kadar ucuz atlattığı-
nı düşündü.Arkalarından gülümseye-
rek bakarken"Nihayet sevgili prensim!Nihayet!"di-
yordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Prens
FantasiaPrens Asahi,uzun kirpiklerinin çevrelediği kapkara gözleriyle, Akemiler'in yaşadığı gökyüzüne baktı.Pencereyi açıp bulutlara elini uzatsa,elinin ıslanacağından emindi.Aşağıda Terra bölgesinde, hala ışıkları yanan evler vardı.Dağatların okyanusuna ya...