51.Bölüm

100 11 5
                                    

Saat sabahın 9'u olmuştu. Erdemin sesiyle irkildim.

Erdem: yenge? Iyi misin?
Ben: iyiyim erdem. biraz dalmışım. siz gittikten sonra serterler de gitti.
Erdem: seni eve götürmemi istermisin?
Ben: yok. Sağol. iyiyim ben.
Erdem: çok bitkin düştün. biraz bizde kal. bizim ev boş zaten. yeni bir eve çıkacaksınız. şimdilik, olmaz mı?
Ben: burda tunayla kalsam daha iyi.
Erdem: tamam. zorlama yok.
Ben: doktor geliyor.

Doktorun geldiğini görünce ayağa kalktık.

Ben: doktor bey. tunanın durumu...Bugün nasıl?
Doktor: hergün iyiye gidiyor. Üzülmenizi gerektirecek ciddilikte bir durumu yok. hayati riski atlattı. hatta hastamız biraz daha güçlü olursa, bugün akşam uyandırabiliriz.
Erdem: gerçekten mi?
Doktor: tabiki
Ben: bunu duyduğuma çok sevindim.
Doktor: tekrar geçmiş olsun.

Doktor yanımızdan ayrılınca sevinçten erdemle yerimizde duramıyorduk adeta. camın önüne gittim.

Ben: sevgilim? Duydun mu? Biraz daha güçlü olursan aksama uyanabilirmişsin. Benim için, bizim için aşkım hadi.
Erdem: hadi be abi. çok özledik seni.

Birbirimize bakıp güldük. erdem serterleri arayıp haber verdi. onlarda duruma çok sevindiler.
Bi süre sonra telefonum çaldı arayan büşra'ydı.

Ben: alo büşra?
Büşra: feyza. kardeşim tuna nasıl?
Ben: iyi büşra. çok iyi. aksama uyanacak inşallah.
Büşra: biz çok mutlu olduk. senin sesinden de belli zaten.
Ben: evet bende öyle.
Büşra: canım benim. allah kalbine göre verdi bak. sevdiğini senden almadı. görüyor musun? hiç üzmeyin birbirinizi olur mu?
Ben: üzermiyim. ben ona Kıyamam. bir uyansın, el bebek gül bebek bakacağım.
Büşra: hadi bakalım tekrar geçmiş olsun. tuna biraz düzelsinde bizde ankaraya gelmeyi düşünüyoruz.
Ben: çok güzel bir haber bu. gelin bekleriz.
Büşra: tatil varken gelelim dedik.
Ben: tabi. tabiki gelin.
Büşra: hadi canım ben seni tutmayayım. görüşürüz kendine iyi bak.

Telefonu kapattıktan sonra bekleme koltuklarından birine oturdum. içimde herzamankinden daha fazla umut vardı. tuna iyilesecekti. aramız düzelecekti. evlenecektik. çocuklarımız olacaktı. geleceğimde tuna varsa hayal kurmak da bir o kadar güzeldi.
Umutlu bekleyişim sürerken  koridorun sonundan esra ve hilalin bana doğru geldiklerini gördüm.  büyük bir coşkuyla ayağa kalkıp ikisine doğru yürüyüp sarıldım.

Esra: canım benim nasılsın?
Hilal: feyza iyi misin tatlım?
Ben: iyiyim. bugün biraz daha iyiyim. tuna da iyi. hatta aksama uyandırmayı düşünüyorlar.
Esra: inanmıyorum. Süper bi haber bu.
Hilal: eniştede bu uyku meselesini biraz abarttı. dört gündür aralıksız uyuyor.
Ben: haklısın.
Esra: neler olmuş öyle feyza. duyunca inanamadık. gerçekten. cok geçmiş olsun
Hilal: evet. Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Ben: boşverin kızlar unutmak istiyorum. hatırlamak istemiyorum. gerçekten canımı yakıyor bazı şeyler. o an. bilmiyorum. çok zor.
Esra: evet unutalım. en iyisi.
Ben: kantine inelim mi?
Hilal: olur. senin içinde bir değişiklik olur. kaç gündür buradasın.
Ben: hadi ozaman.

Tunaya son bir kez bakıp aşağıya kantine inmiştik. üç tane kahve söyleyip boş bir masaya oturmuştuk.

Ben: kızlar. Sevgi ile konuştuk
Hilal: Sevgi?
Ben: tunanın kız kardeşi.
Hilal: öyle mi ne dedi?
Ben: çok güzel şeyler söyledi. tuna, herşeyini onunla konuşurmuş. benim hakkımda da öyle şeyler söylemiş ki. bazen düşünüyorum. ben onu hakediyormuyum, sevgisine layık mıyım diye.
Hilal: saçmalama bunu sorgulama bile.
Ben: olanlara bak. sırf inatciligim yüzünden onu affetmedigim için bu haldeyiz. o orada yatıyor. ben burada nefessiz.
Esra: hayır. Hayır kendini suçlamayı bırak. her insanın başına gelebilir böyle şeyler gayet normal.
Ben: içimdeki ses susmuyor esra. konuşuyor ve sürekli benim suçlu olduğumu söylüyor.

Çok AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin