68.Bölüm

51 6 6
                                    

Birden gözlerim kararmıştı. sanırım migrendendir diye geçiştirdim ve odaya çıktım. Tuna da peşimden gelmişti.

Tuna: hayatım iyi misin?
Ben: iyiyim hayatım. sen yanımdasın daha nasıl olayım? Tabi ki iyiyim.
Tuna: lütfen yine rahatsızlanırsan bana söyle. bunu benden saklama.
Ben: söylerim canım, hadi biraz dinlenelim.
Tuna: feyza?
Ben: efendim?
Tuna: bugün seninle birlikte uyuyabilir miyim?
Ben: birlikteyiz ya zaten Tuna.
Tuna: yani... beraber uyuyabilir miyiz?
Ben: yanım da yatmak istiyorsun. doğru mu anladım?
Tuna: akıllı sevgilim.
Ben: gel buraya koca bebek.

Tunaya sarılmak kadar huzurlusu yoktu şu dünyada. Bu yüzden isteklerine karşı koymam güç geliyordu... hem insan kendini kendi huzurundan nasık yoksun bırakabilirdi ki?

-

Sabah alarmın çalmasıyla irkildim. Uyandığımda yanımda sevdiğim adamı görünce büyük bir güven hissettim. O her zaman ordaydı. her zaman onu bıraktığım yerde bulabilirdim. Hiç gitmezdi. beni hep severdi... yeri geldiğinde bir baba gibi kollardı, bir anne gibi şefkat gösterirdi, bir sevgili gibi çok severdi. Her zaman ordaydı. Benim en büyük kazancım da o'ydu sanırım.

Kapı tıklatıldı

Ben: kim o?
-Feyza benim Büşra?

Gelen Büşraydı. Ve doğal olarak biz uykucuları sabah kahvaltısına çağırıyordu... Tunayı uyandırmaya gittim

Ben: Tuna?
Tuna: Feyza?
Ben: uyan artık bak sabah oldu
Tuna: görebiliyorum

Bu çocuk beni öldürecekti, görebiliyorum diyordu ama gözleri kapalıydı.

Ben: ama gözlerin kapalı? O nasıl oluyormuş? Bir tarif et bakalım bir dahakine bende deneyeyim.
Tuna: gözümü açmasam da güneşim doğdu benim. Işıltını hissedebiliyorum. Sabahın geldiğini de.

Şarkı sözü yazdığından mı, yoksa yengeç burcu olduğundan mı bilmem ama güzel konuşmayı ve beni mutlu etmeyi de her zaman bilirdi. Sanki düşündüklerimi duymuşcasına yine gözünü açmadan

Tuna: ilhamım sensin

Dedi.

Ben: madem güneşin benim, ilhamın da benim. Beni bu güzel sözlerinle büyüledin yalan söyleyemem. Buna karşın bende sana kocaman bir öpücükle teşekkür ediyorum.

Yanagına kocaman sulu bir öpücük bıraktım. Biraz sonra Tunanın da kalkıp hazırlanmasıyla kahvaltıya indik. Fakat ismail ortalarda yoktu sadece Büşra masadaydı.

Ben: Büşra? Ismail nerde?
Büşra: ismail acil bir telefon aldı. şirketle ilgili birkaç sorun varmış. sabah ilk uçakla gitti. tabi siz biraz geç uyandıgınız icin haberiniz olmadı.
Tuna: hadi ya. neyse onunla döndüğümüzde görüşürüz.
Büşra: benim de bugün dönmem lazım.
Ben: biz de döneriz bugün Okanı,Azra Merveyi,Erdemi çocukları çok özledim. en çokta miniği.
Büşra: minik?
Ben: okan ve Azra merve'nin çocuğu .
Büşra: onlarla da pek tanısamadık uzun uzun.
Tuna: düğüne geldiğiniz de uzun uzun tanışma firsatınız olur
Ben: aynen.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra denize girmek için biraz plaja gittik ve sonrasında toparlanmak için otele geldik...

Ben: tuna, ben hazırım.
Tuna: ne çabuk hazırlandın? Normalde kızlar geç hazırlanir derler ama?
Ben: bildiğin kızlardan değilim. Hem de az eşya almıştım yanıma
Tuna: bildiğim kız.

Diyip yanağıma bir öpücük bıraktı. Çantaları da alıp otelden çıktık. Büşra uçakla İstanbula geçecekti biz de Ankaraya. Onu havaalanına bıraktık, biz de arabamızla devam ettik. Iki gun de olsa biraz uzaklaşmak iyi gelmişti. Lakin dostlarımı hemen özleyen bir yapım olmasa tatili daha da uzatabilirdim. ama işte onlardan ayrı kalamıyordum .

Ben: Tuna? Okanlara mı gitsek direkt?
Tuna: sen Efeyi özledin belli. Tamam bir arayayım okanı evdeler mi sorayım.
Ben: evet, ne yalan söylemek gerekirse.
Tuna: biz ne zaman kendi çocuğumuzu sevecegiz acaba feyza hanım? Ne zaman güzeller güzeli bir anne olacaksın? Ne zaman babalık duygusunu tadıp kızımla bahçeler de koşturacagım ben?
Ben: kızım?
Tuna: senin gibi güzel bir kızım...
Ben: senin gibi güzel gülen bir kızım...
Tuna: inşallah.
Ben: inşallah.

Tuna Okanı aradı.

Tuna: evdelermiş hayatım
Ben: ozaman Okanlara.

Uzun bi yolculuktan sonra önce Ankara'ya sonra da Okanlara gelebilmiştik. Kapıyı çaldım.

Azra Merve: kim o?
Ben: benim Feyza

Kapıyı açar açmaz boynuna atladım. Çok özlemişim.

Azra merve: Nerdesiniz siz ya
Tuna: burdayız işte. sarilmanız bittiyse içeri girebilir miyiz?
Okan: ne o? Sende bana mı sarılacaksın kardeşim?
Tuna: sana neden sarılayım oğlum. Iyi misin?
Okan: ne bileyim bir an öyle diyince.
Tuna: okan hiç değişmiyosun biliyorsun degil mi? Gel buraya.

Onlar da sarıldıktan sonra Hemen efeyi kucagımıza alıp sevmeye başladık.

Okan: ben sormaktan yoruldum siz evlenmemekten yorulmadınız. Neyse artık adet oldu bizde sormazsak ayıp olur, evlilik ne zaman?
Tuna: haftaya.
Okan: nasıl haftaya?
Ben: benim neden haberim yok acaba?
Tuna: uzatmayalım aşkım. Yeteri kadar uzattık da zaten. Sen sade bir düğün istiyordun? Sade olur. Ama olsun artık. Bak insanlar da yoruldular biz de kendimizi çok yorduk. Haksız mıyım?

Aslında haklıydı. Çok haklıydı. Hem kendimizi hem de bizi seven insanları çok yormuştuk. Güzel bir son görünümlü başlangıcı hakediyorduk.

Ben: tamam ozaman.
Azra merve: ozaman başlasın hazırlıklar. Ilk önce davetiye seçelim ama dur davetiyeden önce kına detayları var. Detay dedim de Feyza? Sen ne giyeceksin?
Ben: merve sakin ol hallederiz hepsini
Okan: o bizim dügünümüzde de öyleydi. Detaylara takılıp beni kaç kere fırçaladığını biliyorum.

Hepimiz gülmeye başlamıştık. Hakikaten birçok iş vardı ve henüz bir arpa boyu yol alamamıştık. Ama hallolurdu. Böyle dostlarım oldukça herşeyin üstesinden gelirdim.

Azra merve: ben bi mutfağa gideyim

Peşinden ben de gittim. Mutfakta bi an başım döndü. Tezgahın kenarına tutundum.

Azra merve: feyza? Iyimisin?
Ben: iyiyim.
Azra merve: neden böyle oldu peki? Doktora gittin mi? Ne dedi?
Ben: migren başlangıcı. Arada bir böyle olurmuş ilaç tedavisine başladık.
Azra merve: kendine çok dikkat et.
Ben: tamamdır.

İçerden okanın bağırmalarını duyduk

Okan: merve! Merve! Buraya gel Efe'ye birşey oldu!

Bölüm sonu.

Çok AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin