Tuna: çok özledim.
Hiçbir şey söylemeden bekledim. Şuan, doğru olanın bu olduğunu düşünüyordum.
Ben: Tuna, tamam.
Beni bırakıp, biraz kırgınlık biraz da şaşırmış bir ifadeyle yüzüme baktı.
Tuna: sen, beni özlemedin mi?
Ne diyeceğimi bilememiştim. Özledim demeyi her şeyden çok isterken şuan yaptığım tek şey susmaktı. Sadece susmak.
Tuna: kendini kontrol etmeye çalışıyorsun. Yapma. Bırak artık. Özlediğini biliyorum, söylemiyorsun ama biliyorum. Nasıl Anladım biliyor musun? Feyza, istediğin kadar konuşma, istediğin kadar kaç, istediğin kadar uzak dur. Ben senin Gözlerine bakınca ne olduğunu, ne hissettiğini, nasıl hissettiğini anlayabiliyorum. Nefes alıp verişinden bile anlıyorum bunu ben. İstediğin kadar Susmaya devam et.
Haklıydı. Hareketlerime dikkat etmeye çalışsam da ne olursa olsun birbirimizin gözlerinden anlıyorduk her şeyi.
Ben: kaçmıyorum. Kaçmak isteseydim bugün seninle eve gelmezdim. Orada kalabilirdim. Azra Merve neden sordu sanıyorsun? Asıl sen yapma Tuna. Her şey normalmiş gibi devam edemem. Hemen her şeyi kafamdan atamıyorum ben senin gibi. Evet haklısın. Seni özledim. Hem de deliler gibi özledim. Ama bunu şuan ne söyleyebilirdim. Ne de bunu sana hissettirecek bir hareket yapabilirdim. Bunu yapmamamın nedeni kontrol manyaklığım mı sanıyorsun? Yanılıyorsun. Bunu yapmamamın nedeni kırgınlığım. Iki gün önce söylediğin sözleri unutamamış olmam. Sana bana biraz zaman ver diyorum. Bilmiyorum, belki kıskandın gözün hic bir şeyi görmedi. Belki çok kızdın. Seni de anlamaya çalışıyorum. Ama söylediğin şeyleri ne sana yakistirabiliyorum ne de kendime yedirebiliyorum. Lütfen beni biraz anla. Lütfen.
Tuna: haklısın ne söylesen, ne yapsan haklısın. Özür dilerim.
Ben: artık gidebilir miyim?Başını salladı. Söylediklerimden dolayı hafiflemiştim. Icimde tutmak oldukça zordu. Biraz daha rahatlamış hissediyordum kendimi. Odaya çıkıp kapıyı kapattım. Yatmaktan vazgeçtim. Balkona çıkıp sallanan koltuğa oturdum. Yine her zaman yaptığım şeyi yapıyordum. Düşünmek. Bir an için geçmişe gittim. Yaşadığımız onca soruna, onca engele, onca zorluğa... neleri atlatmamıştık ki? Nerdeyse çoğunun üstesinden gelmiştik. Beraberdik. Her zaman. Şimdi de olduğu gibi...
Tuna'nın kaza geçirdiği zamanlar geldi aklıma. Kalbinin durduğu. Bir an irkildim. Onu kaybetmekten ne kadar korktuğumu tekrar hatırladım. Her ne kadar kavga etmiş olsak da, ona kırgın olsam da burada, evde olduğunu, benimle olduğunu bilmek bana huzur veriyordu. saat akşam saatleri olduğundan hava biraz serindi. Masanın üzerinde ki şalı omuzlarıma örttüm. Etrafımı seyredip düşünmeye devam ediyordum...Azra Merve'den...
Ben: ne olacak bu çocukların hali?
Okan: hayatım inan bilmiyorum. Tuna orada dayanamadı bir an evvel Ankaraya döneyim diye tutturdu.
Ben: Feyza da burada öyle... işte, iki kalp birbirine bağlı olunca nerede olurlarsa olsunlar çırpınıp duruyorlar.
Okan: çok doğru söyledin.
Ben: biz mi bir şeyler yapsak?
Serter: ne yapabiliriz ki?
Ben: bilmiyorum, yani aklıma şuan bir şey gelmiyor. Biraz siz düşünün.
Merve: düşünelim bakalım. Umarım barışırlar bi an evvel
Ben: barışacaklar başka yolu yok.
Büşra: Tuna biraz ağır konuşmuş. Feyza benim çocukluk arkadaşım. Onu cok iyi tanıyorum. Affetmesi biraz zaman alacaktır. Söylenilen sözleri kolay kolay unutamıyor o. Hele ki sevdiğinden duyduğu..
Bilemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çok Aşık
Fanficİzmir'den Ankara'ya uzanan bir aşk... Tek tutkuları müzik olan iki insan, bir yanda başarılı ve yakışıklı solist Tuna,diğer yanda güzeller güzeli genç kız Feyza...Müzik yapmaktan başka bir hedefleri olmayan bu iki insanın yolları nasıl kesişti? -Nas...