94.Bölüm

27 2 0
                                    

Ben: Deniz?

Korkudan titrememe engel olamıyordum. Biraz daha sakinleşmeyi umarak nefes alıp verdim.

Ben: senin burada ne işin var? Nasıl girdin?

Soğuk ve ürkütücü bir biçimde gülümsedikten sonra boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

Deniz: bahcenizde ki merdiven ve balkonunuzun demirleri sağolsun. Çok yardımcı oldular. Isim beklediğimden de kolay oldu ve kısa sürdü.
Ben: ne istiyorsun benden?
Deniz: benim olanı. Yani, Tunayı. Bu yüzden bikac kez, bazı sebeplerden dolayı yarım kalan işimi bugün bitirmeye geldim.
Ben: lütfen. Lütfen kızıma bir şey yapma. Lütfen.

Yanıma yaklaştı.

Deniz: bakıyorum da epeyi korktun. Saçlarında ki bukleler bile titriyor korkudan.
Ben: bak. O masum. O çok masum. Lütfen bize bir şey yapma.
Deniz: ama siz yolumda olursanız. Tuna beni nasıl görecek? Bu yüzden yolumdan cekilmeniz lazım.

Arkasını döndü

Deniz: ikinizinde.

Kolumdan tutup beni yere doğru ittiginde karnımın üzerine düşmemek için ellerimi yere koydum. Koluma ve ellerime batan cam parçaları canımı yaksa da sesimi çıkarmadım.

Deniz: sen böyle rahatsız olursun. Gel benimle.

Saçlarımı kavrayıp beni sürükleyerek aşağıya indirdi.

Deniz: otur şuraya.

Koltuğa oturup ellerime ve koluma bakıyordum kesik yerlerden çok hızlı bir biçimde kan akıyordu. Canım yandığı için ağlamaya başladım.

Deniz: ne kadar da dramatiksin.
Her şeye ağlıyorsun. Tıpkı mızmız bir bebek gibi. Halbu ki tuna böyle kadınlardan hiç hoşlanmaz. Sende ne gördü bilmiyorum.

Onu daha fazla sinirlendirmemek icin hicbir sey söylemedim. Masanın üzerinde duran telefonumu nasıl alacağımı düşünüyordum. Onu alıp yardım çağırmalıydım.

Deniz: eviniz de çok güzelmiş. Biliyor musun? Ben bu evi senden önce gördüm. Sen yokken. Sen, tunayı terk ettiğinde. Ben burdaydım. Sen onu her uzdugunde ben onun yanındaydım. Her zaman. Sen yokken bile.

Evin icinde bir aşağı bir yukarı yürüyordu.

Deniz: ama o kimi seçti?

Eline aldığı bir bibloyu tam arkamda ki duvara fırlattı.

Deniz: seni!

Kulaklarımı kapattım.

Deniz: ben onu bu kadar cok severken. O seni seçti. Aslında biliyor musun, o da beni seviyordu.
Ben: sen hastasın.
Deniz: hasta falan değilim! Hasta değilim ben!

Yanıma gelip saçlarımı tuttu.

Deniz: şu haline bak. Hadi bana karşılık ver. A, ne oldu. Yapamıyor musun yoksa? Aciz.
Ben: bırak beni.
Deniz: nerede o seni çok koruyan takım? Hangisi burda? Bak. Hic biri yok. O çok güvendiğin insanların hic biri suan senin yanında değil. Imdat çağrına bile yetisemezler. Istersen cok sevgili kocanı, tunayı arayalım. Onun bile buraya gelmesi uzun bir zaman alır. Ve ben o zaman zarfında ikinizin de icabına coktan bakmış olurum.
Ben: tamam. Tamam benden ne istiyorsun? Tunayı mı? Tamam onu bırakacağım. Tamam mı? Lütfen kızıma zarar verme. Lütfen bize zarar verme lütfen.
Deniz: sen tunayı bıraksan ne olacak? Tuna seni ve biricik kızını bırakır mı sanıyorsun?

Çok AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin