77.Bölüm

22 5 0
                                    

Kulağımda kulaklıkla uyuya kalmışım. Uyandığımda aynı şarkı tekrar edip duruyordu. Sözlere odaklandım. "Anlayamazsın kaçamazsın..."
Şarkının da sözleri gibi kaçamıyordum, kurtulamıyordum, uyuyamıyordum... huzursuzca bir nefes verip tekrar gözlerimi kapattım.
Odamın kapısı açıldı.

Azra Merve: Feyza, okan aradı.
Ben: evet
Azra Merve: öğlen bir festival konseri vardı ya onu yaptıktan sonra hemen döneceklermiş.
Ben: hani yarın geliyorlardı?
Azra Merve: yarın ki konser iptal olmuş. Bugün vakit kaybetmeden gelmeyi düşünmüşler.
Ben: Anladım konser kaçta?
Azra Merve: 12'de. Bizimkiler bir saat sahnede kalacaklar. Üç gibi de burada olurlar heralde.

Ellerimle yüzümü kapattım. Daha ne kadar her şey üst üste gelebilir diye düşünüyordum. Tunaya karşı nasıl davranacaktım? Bir çocuğumuz olacağını ondan nasıl saklayacaktım?

Azra merve: ne yapmayı düşünüyorsun?
Ben: bende şimdi onu düşünüyordum. Ve cevap olarak da... koca bir bilmiyorum.
Azra Merve: bebeği Tunaya söylememekte kararlısın.
Ben: evet, şuan için.
Azra Merve: umarım boş boğazlık etmem.
Ben: etmezsin etmezsin.
Azra Merve: istersen bir duş al. Kendine gelirsin.
Ben: haklısın

Mervenin dediği gibi kendime gelmem için bi duş almam şarttı. Kendimi soğuk suyun altına bıraktım. Hala ne yapmam gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Düşünüp duruyor ve bir sonuca varamıyordum. Duştan çıktım. Saçlarımı kurutup üzerimi değiştirdim.

Azra Merve: Feyza, bir şeyler ye. Yüzüne renk gelsin. Yoksa Tuna bir terslik olduğunu anlayacak.

Aynada yansımama baktım. Gerçekten de bitkin bir halim vardı. Bu halimi gören bir kişinin aklında direkt ihtimal hasta olup olmadığım gelirdi. Bu durumu düzeltmek zorundaydım.

Ben: haklısın. Saat kaç?
Azra Merve: biri geçiyor.
Ben: bugün hava güzelmiş, ben biraz dışarı çıksam olur mu?
Azra Merve: doktor seni uyarmadı mı?  Evde olman gerekmez mi?
Ben: üzülme stres yapma falan dedi.
Azra Merve: öyleyse çık biraz dolaş, iyi gelir. Beni haberdar etmeyi unutma ama.
Ben: tamam, yemeği de dışarıda yerim ben.
Azra Merve: tamam canım

Oyun parkında oynayan Efeyi kucağıma alıp bir kaç kez öptüm.

Ben: bana geldiklerinde haber verebilir misin?
Azra Merve: tabi ki. Mesaj atarım.
Ben: teşekkür ederim, görüşürüz.
Azra Merve: görüşürüz.

Kendimi dışarıya attım. Nereye gideceğimi bilmemekle beraber istediğim tek şey biraz nefes almaktı. Evde durunca duvarların sanki Üzerime üzerime geldiğini hissediyordum. Kulaklığımı takıp yürümeye başladım. Yol nereye götürürse. Yürürken yolun kenarında bebek arabasında çok güzel bir kız çocuğu gördüm. Babası arabayı tutuyor, annesi ise eğilmiş onunla ilgileniyordu. O kadar güzel görünüyorlardı ki... acaba biz de böyle olabilecek miyiz diye geçirdim içimden. Umarım olabiliriz. Bunu her şeyden çok istiyordum. Bebeği Tunadan saklayacağım için vicdan azabı çekiyordum. Ama saklamak zorundaydım. Çünkü eğer saklamazsam, duyunca hiç bir şey olmamış gibi davranacak ve hayatımıza devam edecektik. Her şey normalmiş gibi. Ben daha söylediklerini hazmedememişken, bunun olmasına izin veremezdim. Haberi olacaktı ama şimdi değil. Düşüncelerime dalmış yürürken okuduğum üniversitenin önüne geldiğimi farkettim. Durup bahçesine baktım. Bahar dönemi olduğundan oldukça yeşil ve kalabalıktı. Bir an anılarım gözümün önüne geldi. Okula ilk girişim, arkadaşlarım, Tuna... sanki her köşeye bir anı saklanmıştı. Şurada ettiğimiz kavga, şurada birbirimize olan özlemimiz, şurada şakalaşmalarımız, şurada şarkı söylediğimiz günler... buruk bir şekilde gülümsedim. O günlerin geri gelmesini çok isterdim. Bahçede sakin bir banka oturup etrafı daha uzun seyrettim. Elimi karnıma götürdüm.

Çok AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin