24. BÖLÜM
Sabaha karşı artık kimse daha fazla dayanamamış, ağaç evde birbirlerine sarılarak uyuyakalmıştı. Ancak Victoria, henüz güneş doğmamışken ağaç evden indi.
Tüm orman sislerle kaplıydı ama artık korkmuyordu. Tüm Arcane'ler ölmüştü. Onun dışarı çıkmaktaki amacı farklıydı. Gardiyanları görmek istiyordu.
Son iki Arcane'in öldüğü yere kadar yürüdü. Cansız bedenlerini bile görmek deli ediyordu onu. Ardından akşam üzerinde ışığın geldiği yöne doğru devam etti. Yol, sonunda büyük duvarlara çıkıyordu. Ancak ne Gardiyanlar vardı ne de farklı olağanüstü bir şey. Büyük hayal kırıklığı ve öfkesiyle inanılmaz bir çığlık attı Victoria. Ve o andan sonra hiç beklemediği bir şey oldu.
Attığı çığlık birkaç saniye sonra uzaklardan geri döndü. Sanki oradaki biri, Victoria'nın attığı çığlığın tıpkısını atmıştı. Aniden kalp atışları hızlandı ama vazgeçmeyecekti. Çığlığın geldiği yöne doğru ilerledi. Bu yol, arazinin çıkışına gidiyordu. Ne yazık ki gittiği yerde de hiçbir şeyle karşılaşmadı.
"Hadi ama! Bir açıklaması olmalı." dedi kendi kendine.
Bu saatten sonra da çaresi kalmamıştı. Ta ki o içlerine korku salan metal sesini duyana kadar. Ses gerçekten öylesine yakından duyulmuştu ki, bir an için arkasına dönüp baktı. Kimseler yoktu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Orada öylece dizlerinin üstüne çöktü ve ağlamaya başladı.
"Bir şeyler olmalı, bulmam gereken bir şeyler... Ama hiçbir şey yok!"
"Hayır." dedi ona doğru yaklaşan biri, "Tahmin ettiğinden de çok şey var, Victoria."
Bu Pars'tı. Bir süredir ortalıkta görünmüyordu ama gecenin bu vakti Victoria'nın karşısına çıkmıştı.
"Sen lanet herifin tekisin, Pars! Arcane'lerin yüzünden aramızdan birini kaybettik. Bunun yanına kalacağını sanmıyorsun değil mi?"
"Üzülme, Victoria. Kaybedeceğiniz tek şey Eva olmayacak. Bugün büyük gün. Hazır ol."
"Neyden bahsediyorsun sen? Bir dakika, Gardiyanları sen mi yönetiyorsun? Yeter artık dur!"
Pars, kahkaha atarak cevapladı.
"Ne? Gardiyanları yönetmek mi? Tatlım bilmiyor musun, onlar asla yönetilemez. Buraya neden geldiklerini bende bilmiyorum ama bana zarar vermiyorlar. Bunun ne kadar işime yarayacağını tahmin edebiliyor musun?"
"Defol buradan, lanet herif!" diye haykırdı Victoria. Daha sonra da ardına bakmadan koşmaya başladı.
Ağaç eve döndüğünde yaptığı ilk şey telefonunu alıp McGregor'u aramak oldu. Ancak McGregor cevap vermiyordu. Onun telaşına Blake de uyandı.
"Victoria, ne yapıyorsun sen?"
"Blake, Pars'la konuştum. Gardiyanlar hakkında bir şeyler biliyor."
"Bekle, Pars'la mı konuştun? Victoria, neredeydin sen?"
"Ormana indim, belki bir şey bulurum diye ama hiçbir şey bulamadım. Hiçbir şey!"
"Dinle, Victoria. Kendine çok güvendiğini ve bizi korumak istediğini biliyorum ama artık tek başına bir şeyler yapmaya çalışmazsan iyi edersin. Kararları tek başına alamazsın, biz birlikteyiz. Hepimiz."
Victoria daha fazla konuşmadı. Blake'in haklı olduğunu biliyordu. Blake onu kollarının arasına aldı ve zor olsa da uyumasını sağladı. Pars'ın da dediği gibi, bugün büyük gündü. Ancak bu defa da Blake'in gözüne uyku girmemişti. Sabah arkadaşlarının uyanmasıyla kendine geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETENEK OKULU (1 & 2)
FantasySıradan bir yetenek okulu gibi görünen McGregor, aslında öğrencilerin hayatta kalma mücadelesi verdiği bir yetenek okuludur. Karanlık güçlerin karşısında Yetenek-10 sınıfı vardır. İlk 60 bölümlük kısım 1. kitap, ikinci 60 bölümlük kısım 2. kitap Do...