45. BÖLÜM
"Kimse yok mu? Çocuklar, neredesiniz?" diye bağırıyordu Victoria, kendi kendine. Her taraf zifiri karanlıklı ancak o bunu fark etmiyordu bile. Sadece yürüyordu ve bir yol bulmaya çalışıyordu. Karanlık Askerlerin kendisini aldığının bile farkında değildi.
Muhteşem karanlığın içinde yürürken, aniden ayağını bir taşa çarptı. Yere baktığında yarısı yanmış bir mektubu ve fotoğrafı görebiliyordu. İşte o an Victoria, bir Karanlık Yolcu olduğunu yeniden fark etti.
Ani bir irkilmeyle uyandı Pars. Vaktinin olmadığını biliyordu. Bu yüzden Karanlık Askerler onu almadan önce yapması gereken son şeyi yapması gerektiğine inanıyordu. Telefonunu eline aldı ve bir numara çevirdi. Telefonu bir adam açtı.
"Pars? Umarım yine boşuna aramamışsındır."
"Kapa çeneni, John. Onlarla anlaşmak istiyorum."
"Dostum, bunlar çok tehlikeli varlıklar. Kontrol edebileceğine emin misin?"
"Kontrol etmeme bile gerek kalmayacak, güven bana."
"Pekala, hangilerileriyle anlaşmak istiyorsun?"
"Omanilerle."
Tüm günü Victoria'yı hatırlamaya çalışarak geçiren gençler, artık çok yorulmuşlardı. Kendilerini rahatça dinlenebilmek için serin ağaç evde serbest bıraktılar.
"Sanırım beynim yandı, çocuklar." dedi Jason.
"Buna kesinlikle değdi." diye ekledi Blake. "Artık daha fazlasını biliyoruz. Onu hatırlamaya yaklaşıyoruz. Belki onu tamamen hatırlarsak kendiliğinden geri gelebilir."
"Peki ya diğerleri?" diye sordu Mona. "Onları almaya devam edecekler. Durdurmayı başaramazsak, bizi de alacaklar."
"Biliyor musunuz, aslında dünyanın geri kalanı tarafından unutulmak cazip gelmiyor değil." dedi Zach.
Tam o anda gerçekleşen alev patlamasıyla birlikte kulağına gelen fısıltıları işitmeye başladı. Blake, onun yüzündeki korkuyu fark etmişti.
"Zach, bir sorun mu var?"
"Fısıltıları duymuyor musun?"
"Fısıltı falan duymuyorum." dedi Blake. Ardından gözlerini pencereden dışarıya dikti. Bir Karanlık Asker gelmişti.
"Ne görüyorsun?" diye sordu Jason.
"Bir Karanlık Asker."
"Bir tane değil." dedi Mona. "Şuraya bakın."
Ters giden bir şeyler vardı. Blake, bir penceren diğerine geçtiğinde fark etti. Bir tane Karanlık Asker yoktu. En az yirmi Karanlık Asker binaya doğru ilerliyordu.
"Gidelim, gidelim!"
Karanlık Askerlerin olmadığı arka yoldan koşmaya başladılar. Çok geçmeden binaya varan gençlerin hemen ardından Karanlık Ordu da varmıştı. Hiçbiri binaya girmiyordu ancak Blake'in orada olmasına rağmen silahlarını Karanlık Yolculara doğrultmuşlardı.
"Yapmayın." dedi Blake. "Kimseyi almanıza gerek yok!"
O sırada Karanlık Askerler, Blake'e döndüler. Blake, onlardan korkmuyordu. Kendini toparladı ve üstlerine doğru yürümeye başladı. Tam karşılarına geldiğinde, Karanlık Askerlerin kendisine bir şeyler anlatmaya çalıştıklarını fark etti. Dikkatle onları anlamaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETENEK OKULU (1 & 2)
FantasySıradan bir yetenek okulu gibi görünen McGregor, aslında öğrencilerin hayatta kalma mücadelesi verdiği bir yetenek okuludur. Karanlık güçlerin karşısında Yetenek-10 sınıfı vardır. İlk 60 bölümlük kısım 1. kitap, ikinci 60 bölümlük kısım 2. kitap Do...