45. "Karadul Örgütü"

306 35 0
                                    

2. KİTAP 45. BÖLÜM

B

ileğindeki örümcek dövmesi, Tiber'i ifşa etmişti. Ve bunun Aiden gibi sinirlerini pek kontrol edemeyen birine denk gelmesi de olayın büyümesine sebep olmuştu. Zaten küçük de bir olay değildi. Korku ve şaşkınlıkla etrafına bakıyordu Tiber. Herkes oraya toplanmıştı ve Aiden'ın gözleri alev saçıyor gibiydi.

"Hemen şimdi konuşmaya başla!" diye bağırdı Aiden. Ancak Tiber, konuşmamakta ısrar ediyordu. "Sana konuş dedim!"

"Aiden, bunun yeri burası değil." dedi McGregor. "Onu ofisime götürelim."

Aiden, Tiber'i kazağından yakalayıp ayağa kaldırmıştı ki, birden koridorun pencerelerinden içeriye yoğun bir ışık girmeye başladı. Sarıya dönük renkte bir ışık. Kimlerin geldiğini tahmin etmek zor değildi. Bir an için herkes Tiber meselesini unutup, pencerelere yöneldi. Yedi süvari aşağıda bekliyordu.

"Bunların burda ne işleri var?" diye sordu Bay Elvis. "Sürekli böyle gelecekler mi?"

"Size verilen süreyi doldurmak üzeresiniz." dedi süvarilerden biri. O sırada Tiber, Aiden'ın elinden kaçmayı başardı ve hızla oradan uzaklaştı.

"Kaçıyor!" diye bağırdı Aiden ve hemen onun ardından koşmaya başladı. Süvarileri es geçerek Blake de Aiden ile birlikte gitti. Ancak süvarilerin diyecekleri henüz bitmemişti.

"O kız yaptığı şeyi düzeltmezse, hepinizin sonu hüsran olacak."

"O kız mı?" diye sordu Jason, bir an için kendi kendine.

Süvariler, daha fazla konuşmadılar ve arkalarında beliren ışığa doğru koşmaya başladılar. Gözden kaybolmaları uzun sürmedi. Gitmeden önce gençlerin kafalarında çok büyük soru işaretleri bırakmışlardı.

Bu sırada Tiber, çoktan binadan çıkmıştı ve ormanın derinliklerine doğru koşuyordu. Ancak hala arkasından öfkeyle ona seslenen Aiden'ın sesini duyabiliyordu. Hızla koşarken, aniden bir adam tarafından durduruldu Tiber. Onu tanıyordu.

"Laxmurth? Burda ne arıyorsun?"

"Bu işi senin gibi bir acemiye bırakacağımı mı sanıyordun? Diğerleri bunu uygun görmüş olabilir ama ben, senin bunu yapabilecek kadar iyi olduğunu düşünmüyorum."

"Bu araziden çıkmazsan, senin için hiç iyi şeyler olmayacak, aptal çocuk!" diye haykırıyordu Aiden. Haykırışları Laxmurth'un kulağına gitmişti.

"Bekle, yoksa senden mi bahsediyor?"

"Ben... Ne olduğunu anlamadım. Öylece derse girdi ve sanırım dövmeyi gördü."

"Seni aptal!" diye bağırdı Laxmurth. Sesini olabildiğince alçak tutuyordu. "Kendini ifşa mı ettin? Şimdi planı nasıl yürüteceğimizi sanıyorsun? Bu işi sana vermemeliydik. Lanet olası velet!"

"Daha fazla ifşa mı olmak istiyorsun?" diye sordu Tiber, tavrını değiştirerek. Laxmurth'a meydan okuyordu. "Benimle konuşmalarına dikkat et, Laxmurth. Onların tarafına geçersem sizin için her şey mahvolabilir."

"Beni tehdit mi ediyorsun?" diye sordu Laxmurth. Ancak ardından duraksadı, aklına bir fikir gelmiş gibiydi. "Tabi ya! Bunu yapmalısın, Dusty. Eğer onları örgütten ayrıldığına inandırabilirsen, işimiz çok daha kolay olacak! Şimdi gidiyorum. Yüzümü kara çıkarma."

Ardından Laxmurth, oradan uzaklaşmaya başladı. Tiber ise çok geçmeden Aiden ve Blake'in karşısına çıktı. Ancak Aiden hala çok kızgındı. Tiber'i gördüğü anda onu yakaladı ve yüzüne sert bir yumruk geçirdi.

YETENEK OKULU (1 & 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin